Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, insanın her gün, her an içi acıyor!..
Mesela, bu ülkenin en tepesindeki şahsiyetin, “Biz ABD’den daha medeniyiz” dediği zaman diliminde, iktidara muhalif, egemen olandan farklı bir İslami bakış açısına sahip, bunu da mertçe, sözünü sakınmadan ortaya koyan İhsan Eliaçık, davetli olarak gittiği Kayseri Kitap Fuarı’nda, önce Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından hedef tahtasına oturtuluyor, ardından da saldırıya uğrayarak linç edilmeye çalışılıyordu!..
Örneğin, hükümetin Milli Savunma Bakanı, müftülerin nikah kıymasıyla ilgili yasayı savunurken, hiç sıkılmadan ana muhalefet partisi liderini “İslam düşmanı” olarak ilan edebiliyordu!..
Örneğin siyasi yükselişine İstanbul Büyükşehir Başkanlığı ile başlayan AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şehir ve STK Zirvesi’nde konuşurken İstanbul’u kastederek “Biz bu şehrin kıymetini bilemedik. Biz bu şehre ihanet ettik. Ben de bundan sorumluyum” diye günah çıkartıyor, salon alkışlarla inliyordu!..
Örnek o kadar çok ki, arasından koşsak yetişmemiz olanaksız!.. Ancak bazı konular var ki, kocaman bir yumru gibi boğazınıza takılıyor, “biz nasıl bir düzene doğru sürükleniyoruz” dehşetini defalarca yaşatıyor... Gelin, hemen hepsi aynı sıralarda başımıza musallat olan olaylara bir göz atalım...
-Atalım ki, nereye doğru sürüklendiğimizi daha iyi kavrayalım!..

“Ümmetin bir tek devleti olacak!”


Saray’ın fetvacısı olarak biliniyor...
Adı Hayrettin Karaman... Daha önce bu köşeye de konu oldu; Yeni Şafak’taki köşesinde övdüğü kurumların yönetim kurullarına çöreklendiği ortaya çıkmış, biz de anlatmıştık. İşte bu muhterem yine aynı köşede bir gün neler olacağını şöyle anlattı:
-Şartlar müsait olduğunda ümmetin bir tek devleti olacak ve bütün Müslümanlar da bu devletin teb’ası olacaklardır!..
Türkçeye çevirecek olursak; birbirinin boğazına sarılmış, kuyusunu kazan, toplamı dünya sıralamasının son sıralarına istiflenmiş, krallarla, şeyhlerle yönetilen İslam devletleri, şartlar oluşunca Türkiye’nin önderliğinde ümmet devleti kuracaklar. Bir buçuk milyarlık İslam ümmeti de bu devletin teb’ası (kulu) olacak!..
Gerçekten müthiş bir öngörü tabii!.. Üstelik devamı da var; Karaman muhteremi anlatıyor:
-Bu İslam devleti yalnızca Müslümanların devleti değildir, gayr-i Müslimler de kabul ettikleri takdirde basit bir vergi ödeyerek, statülerini koruyarak bu ülkenin vatandaşı olabilecek!..
İşte bu kadar kolay!.. Karaman, Müslüman olmayanlara bahşettiği “vergi” karşılığı vatandaşlık için müthiş bir jest de yapıyor:
-Temel insan haklarına da sahip bulunurlar!..
Yaa, bastıracaksın parayı, alacaksın vatandaşlık hakkını, üstüne temel insan haklarından da yararlanacaksın... Kısacası çift katlı ekmek kadayıfı hem de kaymaklı!.. Ehh, temel insan haklarıyla da yetinecek, daha fazla isteyip başa bela da olmayacaksın arkadaş!..
-Saray’ın fetvacısının düşlediği “Tek Şeriat Devleti” fantezisi bu!..

2. Abdülhamit’in torunu Nilhan hedef gösterdi!


Fetvacı, fantezisini anlatırken, aynı sıralarda 2. Abdülhamit’in torunu Nilhan Osmanoğlu da ite kopuğa bir sergiyi hedef gösteriyordu...
Nilhan Hanım’ı hemen anımsayacaksınız; internet üzerinden yaptığı satışlarla, iktidara yaptığı güzellemelerle, Galatasaray Adası’nın sahibi olduğu, kendisine verilmesi gerektiği iddialarıyla gündeme gelmişti...
İşte bu Nilhan Hanım, Son halife Abdülmecid’in şu anda Koç Grubu’na ait olan evinde sergilenen Ömer Koç Koleksiyonu için sosyal medya hesabında şöyle yazdı:
-Son Halife Abdülmecid’in evinde Koç tarafından açılan sergi durdurulmalı. Kuzguncuk’ta bulunan sergide sanat adı altında “rezalet!!!”
Nilhan Hanım bir tek köşkün krokisini vermemişti! Ne oldu sonra dersiniz? Bu mesajdan kısa bir süre sonra 4-5 kişilik bir serseri grubu Abdülmecid Köşkü’ndeki sergiyi bastı, iyi mi!.. Elifi görse mertek sanacak denli cahil bu herifler köşk içinde ısınma amaçlı yapılan şömineyi de “minber” sanıp, “Laiklik bu mu?”, “burada bunlar sergilenemez” diye bağrışıp sonuçta salondan atıldılar, sonra da polise teslim edildiler. Öğleden sonra aynı kopuklar bir kez daha sergiye saldırmaya yeltendiler...
-Ehh, en azından Nilhan Hanım yeniden gündeme gelmeyi başarmıştı, az şey mi?!..
Daha Amerikan CNBC’nin Rıza Sarraf davasının sonunda “Türk siyasetçileri çok utandıracak kirli çamaşırlar” haberi, CHP milletvekili Barış Yarkadaş’ın “Melih Gökçek’in derdinin istifa değil, Atatürk Orman Çiftliği’nin Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne devrini 30 yıla uzatan kanunun TBMM’den geçmesi olduğunu, böylece 1 milyar dolarlık ranta konacağı” iddiası var ama bence bu kadar yeter...
-Önce yukarıdakileri afiyetle hazmedelim, sonrası Allah Kerim!..