O fotoğraf her şeyi gayet net biçimde anlatıyordu.
-Tahtanın önüne konulan sandalyede oturan sarıklı, cübbeli molla, ilköğretim 7. sınıf öğrencilerine ders veriyordu...
Pilot okul olarak Manisa Turgutlu’da Gazi İlköğretim Okulu seçilmişti. Din dersi öğretmeninin daveti, okul müdürünün de izniyle, Caferi imam Bayram Dalga, öğrencilere din eğitimi verdikten sonra çiçeklerle uğurlandı. Küçücük çocuklara verilen eğitimin fotoğrafını ise yalnızca Cumhuriyet, Aydınlık, Sözcü, Güneş ve Vatan okuyan yurttaşlar görebildi. Türkiye’nin nasıl bir geleceğe yelken açtığını, hangi kılığa sokulmaya çalışıldığını gösteren böylesine önemli, manşet olması gereken fotoğraf ve haber, ne yandaş medyada ne de Hürriyet, Milliyet, Habertürk gibi çok satışlı merkez medya da yer bulabildi!.. Artık utançtan mı yoksa geleceğin Türkiyesi’ni saklama gayretinden mi orasına siz karar verin.. Ortak başlık ise gayet açıklayıcıydı.
-İşte 4+4+4
Üstelik bu başlangıç bile değil, yalnızca bir alıştırma, bir deneme!.. Önümüzdeki eğitim yılından itibaren binlerce okulda yaşanacak olan bu görüntü sıradan bir vaka halini alacak!.
Tayyip Bey’in daha başbakanlığının ilk günlerinde Malezya’da bir gazetecinin “Türkiye bir din devleti olacak mı?” sorusuna verdiği, “Türkiye zaten bir din devletidir” yanıtı yaklaşık 10 yıl sonra hayata geçti:
-Türkiye artık laik bir ülke değildir...

Aydın ihanetinin sonucu!..


Bitmedi! Yeni yasayla Kuran ve peygamberin yaşamı derslerinin de seçmeli olması daha şimdiden “öğrenciler bu derslere girerken abdest alacak mı” tartışmalarını da başlattı.. AKP’li Milli Eğitim Komisyonu üyesi Fikri Işık ”Kuran okumak için gereken neyse yapılacak” fetvasını veriverdi. Diyanet ve ilahiyatçılar da “almalı mı, almamalı mı” tartışmasını başlattılar bile.. Sonuçta tüm okullara abdest alınacak yerlerin inşa edilmesi de gündeme gelecek haliyle... Ardından bu derslere başını kapatarak giren kız çocuklarıyla ilgili şu tartışma başlatılacak:
- Madem ki kapattı, diğer derslerde niçin açsın?. Devam edelim; dün Sözcü gazetesinde Mehmet Türker’in köşesinde, bir avukatın müvekkili adına bir şirkete noter kanalıyla çektiği resmi “ihtarname” yer aldı. Buyrun okuyun:
-Hiç kimse bilmese de Allah’ın cc. Bildiği bu sahtekarlığı siz de biliyorsunuz ve amel defterinize kaydoldu. Ali İmran suresi 5. ayet: Şüphesiz ne yerde ne gökte hiçbir şey gizli kalmaz. Gizlemeye çalışanların mahşerde önüne konulur.... İhtarı aldığınız günden itibaren on gün içinde “Essulhü seyyidül ahkam” diyerek mahkeme yolunu kapatıp müvekkile gerçek manada sıfır araba teslim ediniz...”
Sürdürelim; Diyanet İşleri Başkanlığı Osmanlı’dan kalma camilerde görevlendirmek üzere 333 başimam, 450 vaiz atayacak. Terörle mücadelede kullanılmak üzere de Diyarbakır, Batman, Mardin, Van, Şanlıurfa gibi illerde bin “mele” yani molla görevlendirilecek..
Peki burada kıssadan
hisse ne olabilir?..
Mürekkep yalamış herkes Fizikteki ünlü “Bileşik Kaplar Teorisi”ni bilir. Toplumların gelişmişliği ile ilgili olarak da kullanılan bu teori en basit anlatımıyla “doğada ya da toplumlarda hiçbir alanın boşluk kabul etmeyeceğini” anlatır. Diğer bir deyişle sizin boşaltacağınız alan başkaları tarafından mutlaka doldurulur!.
-Adalet, özgürlük, demokrasi, direniş ruhu gibi değerlerin terkettiği alan bugün işte böyle dolduruluyor..
Sorumlu, milletine
ihanet eden aydındır..
Yazık bu ülkeye, yazık bu millete...

Dünü mumla aramak!..


Yukarıdaki yazı neredeyse 6 yıla yakın süre önce yazıldı!..
O gün için tüyler ürpertici olaylardı... Bu ülkenin insanları “Türkiye’yi nereye götürüyorlar?” diye karalar bağlıyordu... Tartışmalar, tepkiler, protestolar yükseliyordu her yerde...
-Bugün artık sıradan olaylar olarak geçmişe gömüldü!..
Anadolu’ya salınan bin mele üstüne düşeni gayet iyi becerdi... Bu süreç içinde eğitim sistemi defalarca değiştirildi, imam hatipler yurt geneline bir güzel giydirildi... Gelinen nokta artık tam anlamıyla
“kul” yetiştirmeye endekslendi... Okullarda, hastanelerde bile Kuran kurslarının önü açıldı...
-Türkiye’nin kaderi artık “tek adam” yönetiminde bir zavallı devlet olma yolunda yürümek olarak çizilmiştir!..
Bu ülkenin aydınlık, yurtsever insanları işçisiyle, üreticisiyle, emekçisiyle, aydınıyla tek yürek olmadıkça ne yazık ki ülkenin kaderi budur!..