Başımızı referandum sürecine gömdük, etrafımızda, arkamızda, yanı başımızda olanları, kotarılanları görmekten iyice uzaklaştık, ne yazık ki!..
Cumhurbaşkanı, Rusya’da Putin’le “kritik” olarak adlandırılan ikili görüşmeyi yaparken, haber sitelerine şöyle bir haber düştü:
-Türk Silahlı Kuvvetleri Suriye Ordusu’nu mu vurdu?..
İddiaya göre Menbiç’in doğusunda konuşlanan Suriye Ordusu’na yine aynı bölgede konuşlanan TSK tarafından topçu atışı yapılmıştı; SANA haber ajansı ölü ve yaralıların olduğunu yazdı.. TSK’dan ise konuyla ilgili bir açıklama gelmedi...
Rusya, Suriye’nin en güçlü müttefiki; neredeyse tüm gövdesiyle arkasında durduğunu her fırsatta anımsatıyor. Ayrıca hem İran, hem Lübnan Hizbullah’ı fiili olarak Suriye’yi destekliyor, asker ve militan yardımı yapıyor...
Türk Ordusu’nun bombaladığı alan ise kısa bir süre önce PYD’nin politik bir kıvraklıkla Suriye rejimine terk ettiğini açıkladığı topraklar!..
Bu durumda şayet bu bombalama haberi gerçekse, yapılmak istenen şeyin mantığı ne?. Daha kısa bir süre öncesine kadar ateşli bir savaş taraftarı profili çizen Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül bile “birileri bana kızacak ama gerekirse Şam’la masaya oturmalıyız” derken bölge ülkeleriyle böylesine bir gerginliğe girmenin yararı nedir?!.
Sorular birbirini kovalıyor; acaba ABD ile şöyle temeli sağlam bir işbirliğine, birlikte harekete dayanan bir anlaşma mı sağlandı?.. Görünürde tam tersi:
-Musul’dan sonra Rakka operasyonundan da silindik gibi görünüyor!..

Koca bölgede yapayalnız!..


Türkiye’nin ABD’ye önerisi, PYD bölgesinde bulunan Tel Abyad’dan başlayıp Rakka’ya kadar 54 Kilometre uzunluğunda ve 1600 metre genişliğinde bir koridor açılması, IŞİD’e karşı savaşta birlikte hareket ve PYD’nin işe karışmaması şeklindeydi...
-ABD bu teklifi reddetti!..
Amerikalı yetkililer operasyona Arap aşiretler ve Özgür Suriye Ordusu’nun(ÖSO) katılacağı, PKK/PYD’nin yer almayacağını da vurguladı. Ancak YPG’nin (PYD’nin silahlı gücü) olmadığı bir Rakka operasyonuna soğuk baktıkları da sır değil!..
Kısacası Türkiye Musul’dan sonra Rakka operasyonunda da tümüyle dışlanmış görünüyor!.. Türkiye’ye “PYD yok” denilirken YPG’nin savaşa katılması için tüm cingözlükler art arda sıralanıyor; ağır silahlar çoktan yerine ulaştı!.. Daha da önemlisi ABD Deniz Piyadeleri Rakka’nın 25 kilometre kuzeyine yerleşti bile...
-Tükçeye çevirirsek; Rakka operasyonunun eli kulağında ve orada Türkiye yok!..
Bu durumda El Bab’da bulunan Türk Ordusu ne yapacak? En büyük Türk büyüklerinin ısrarla tekrarladığı gibi “Membiç’e karşı bir operasyon” yapılacak mı? Hem ABD’nin, hem Rusya’nın PYD’ye destek verdiği bir ortamda böyle bir operasyon yapılması ne denli gerçekçi ve yararlı olur?!.
Bitmedi; daha dün Irak el-Nuceba Hareketi sözcüsü Haşim el- Musavi tehdit kokan bir açıklama yaparak, Irak topraklarındaki Türk askeri birliğinin ülkeyi terk etmesini istedi. Peki terk etmezse ne olacak sorusunun yanıtı da şöyle:
-Askeri yolları kullanacağız!..

AKP’den Kürdistan’a evet!.. 

Ortadoğu’da böylesine bir “sıkışık” pozisyonda kalan, stratejik ortağının bir kez daha oyununa gelen Türkiye, Kuzey Irak’taki “bağımsızlık” hazırlığı ile ilgili ne yapıyor ya da yapacak peki?.. Daha geçen gün Özerk Kürdistan bayrağını İstanbul ve Ankara’da göndere çekerek güçlü bir işaret vermişti AKP iktidarı!..
Ancak bırakalım, Pentagon için sıcağı sıcağına hazırlanan bir rapor var, o yanıt versin bu kritik soruya!.. Bu raporda, AKP’nin Barzani Yönetimine aktif destek verdiği ve bağımsız bir Kürdistan’ı tanımaya hazır olduğu açıkça ifade edildi... Rapordaki deyişle “kararlı biçimde” destek veren Türkiye bunu niçin yapıyor? Birlikte okuyalım:
Türkiye’den siyasi desteğin, ekonomik bağlantıların, ticari yatırımın artması Kuzey Irak’ta yarı-özerk bölgeden tam bağımsız ve egemen bir devlete geçiş yapmasını sağlayacak. Türkiye’nin kararlı bir şekilde yeni devletin yanında yer alması ise başka ülkelerin de bu devleti diplomatik olarak tanımasını sağlayacak!..
Nasıl buldunuz? Rapora göre Türkiye bağımsızlık çabalarını kenardan izlemiyor, daha güçlü dile getirilmesi için teşvik de ediyor. O kadar ki, zaman zaman memur maaşlarını bile ödüyor, krediler veriyor, petrolün pazarlanmasında aktif rol oynuyor!..
Bu ülkenin halkının bu olanlardan haberi var mı? Tabii ki yok!.. Yanaşma medyada zaten bu türden haberler göremezsiniz.. Ya bir kaç gazete ve televizyonu izleyeceksiniz ya da yurtdışında yazılıp, söylenenleri!..
Başkanlık rejimine “evet” çıktığı andan başlayarak ülkeyi ilgilendiren bu yaşamsal kararları artık yalnızca bir kişi verecek sayın seyirciler!.. Seyirciler diyorum çünkü yapabileceğiniz hiç bir şey olmayacak, olamayacak!..
Savaş kararları alınmasından tutun da, eyaletlere bölünmeye, idari yapının değiştirilmesine varıncaya değin, aklınız gelen her şeyi TBMM’deki vekillerle birlikte tribünlerden izleyebileceksiniz!..
-Özgürlük, bağımsızlık ve vatan için HAYIR!..