Pulitzer ve Nobel ödüllü yazar Ernest Hemingway’in İspanya iç savaşı üzerine yazdığı görkemli romanın adı bugünkü yazı başlığım...
Aynı zamanda ülkenin gündemini hem de dibine kadar anlatan, özetleyen bir başlık!.. Bu güzelim ve kahredici ülkede çanlar hep birileri için çaldı... Hayali, ancak kulaklarımızı sağır edecek kadar güçlü çan seslerini her duyuşumuzda birilerinin ya hapishanelere, ya işkencehanelere tıkıldığını, daha ötesindeyse toprağa düştüğünü, suikasta uğradığını anlardık acı içinde!..
Çanlar 6-7 Eylül 1955’te çaldığında örneğin, İktidar uşağı İstanbul Ekspres gazetesinin, tam da Londra’da Kıbrıs görüşmeleri sürerken, “Atamızın Selanik’teki evi Yunan tarafından bombalandı” yalanıyla sokağa dökülen önceden hazırlanmış kalabalıklar, başta Rumlar olmak üzere azınlıklara ait 5 bini aşkın yeri tahrip edip yağmaladı. 11 kişi ise yaşamını yitirdi!.. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, İçişleri Bakanı Namık Gedik’e çığırından çıkan olaylarla ilgili olarak şöyle demişti:
-Galiba dozu kaçırdık!..
Çanlar epeyce çaldı takip eden yıllarda... Örneğin 1957’de, seçim sonuçlarını gören iktidar yolun sonuna yaklaşmakta olduğunu anlayınca giderek sertleşti... 1959’da Vatan Cephesi’ni oluşturan iktidar, her Tanrı’nın günü radyodan Demokrat Parti’ye katılanları ilan ediyor, CHP akıl almaz suçlamalarla hedef gösteriliyordu. 1960 Nisan’ın da Menderes’in “Adliye işleyemez hale gelmiştir” sözleri üzerine kurulan 15 kişilik, tüm üyeleri DP milletvekillerinden oluşan Tahkikat Komisyonu ise inanılmaz yetkilerle muhalefeti ve basını yargılayacaktı. Asıl hedef tabii ki ana muhalefet partisiydi:
-Amaç CHP’nin kapatılmasıydı!..

Daimi hedef CHP!..


Ancak bu zulüm ve baskı, çanların DP için çalmaya başlamasına neden oldu!..
DP bir askeri müdahale ile yıkıldı. Menderes ve iki arkadaşı büyük bir gaflet neticesi idam edildi. 1960’lar büyük çalkantılar içinde geçti. Sonunda iktidar yine sağ partilerin kontrolüne geçti.
1970’lerin hemen başında bir askeri darbe, 1980 başında ise bir karşıdevrim ile sarsıldı Türkiye... 12 Mart Darbesi sonrası kapatılması için yine bir yığın ayak oyununa hedef olan Cumhuriyetin kurucu partisi arkasına aldığı halk desteği sayesinde ayakta kaldı...
Ancak 12 Eylül’de “Üst akıl” desteğinde yapılan askeri darbe sonrası tüm partiler kapatılıyor bahanesiyle CHP’de kapatıldı...
-Çanlar artık toplumun ilerici kesimleri için çalmaya başlamıştı!..
CHP uzun yıllar sonra yeniden kurulabildi... Ancak Atatürk’ün kurduğu parti, hem sürekli hedef olmaktan hem de parti içinde yabancı unsurların at oynatmasından bir türlü kurtulamadı!.. Öyle ki, ilkelerinden, çizgisinden ödün veren bir süreci bile yaşadı, yaşatıldı...
-Ancak ne olursa olsun Türkiye’yi karanlığa çekmek isteyenlere karşı halkın öncü partisi olma pozisyonundan ayrılmadı!..

Yine aynı oyun sahneleniyor!..


Yaşadığımız 15 yıllık “Fetret Devri” nin son ayağında yine aynı sinsi oyun siyaset, yanaşma medya ve tetikçi yazarlar üçgeninde sürdürülüyor...
-Hedefte yine CHP var!
Dolu dizgin 2019 nihai seçimine doğru koşan ülkenin iktidarı, “çantada keklik” saydığı seçim zaferinin hiç de öyle olmadığını gördüğü için, başta ana muhalefet olmak üzere toplum üzerinde adeta “mengene” vazifesi gören baskı ve şiddeti giderek artırıyor... İş öyle bir hale geldi ki, ana muhalefet partisi liderinin tutuklanması hatta partinin kapatılması üzerine “papatya falları” dahi açılmaya başlandı...
Aslına bakarsanız en gerici kalemler daha 2010 referandumundan sonra “CHP’nin kapatılmasının artık farz olduğunu” açıkça yazmaya başlamışlardı; ancak aynı yolda kol kola yürüyenlerin arasının bozulması, büyük bir savaşa dönüşmesi bu projenin bir süreliğine rafa kaldırılmasını sağladı...
-Demek ki, zamanın geldiğini düşünüyorlar!..
İşaret fişeği zirvenin en tepesindeki isim tarafından atıldı. Bugüne dek yandaş tetikçiler tarafından gündemde tutulan “Kılıçdaroğlu meselesi”, AKP Genel Başkanı Erdoğan tarafından partisinin 16. Kuruluş yıldönümünde ana gündem maddesi haline getirildi!.. yıllardır “herkesin bildiği sır!” haline gelen MİT Tırları nedeniyle 25 yıl hapse mahkum edilen ve Yargıtay aşaması bile beklenmeden hapse atılan İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu üzerinden CHP liderine yüklenen Erdoğan bakın ne dedi:
-Ana muhalefetin başındaki zat ülkesi aleyhine bir suçtan dolayı cezaevinde bulunan milletvekili ile ilgili konunun kendisine kadar ulaşmasından endişe ettiği için şimdiden ön almaya, suyu bulandırmaya çalışıyor. Eğer yakında, bu içerde olan zatla alakalı Kılıçdaroğlu’nun bir bağlantısı çıkarsa hiç şaşırmayın!..
Duyduğumda “vay, vay, vay” diye bir ıslık çaldım valla! Tarihin tekerrür ettiğini, liderinin hapse, partinin ise tarihe havale edileceği aynı içerikte bir oyunun daha sahneye konmak istendiğini, bunun CHP’nin üzerinde “Demokles’in kılıcı” gibi kullanılacağını görememek için “geri zekalı olmak” gerek diye düşündüm açıkçası!..
Ancak boş bir heves! Milyonlarca insanı galeyana getirmeyi, ayrımı tepe noktaya taşımayı düşleyen bu oyun seyirci toplamaz!.. Çanlar hiç bir şekilde CHP ve lideri için çalmaz... Peki kimin için çalar?..
-Onu da erken ya da zamanında yapılacak seçimde, halkın ta kendisi söyler!..
İlgililere, halkın zekasıyla bu kadar oynanmaması da naçizane tavsiye olunur...