Üzücü bir durum tabii..
Sen o kadar canını dişine tak, yıllar yılı sadakatle her istenenin en alasını yapmak için parçalan, olanı biteni takla attırmak, çarpıtmak pahasına kalem salla, kapısına yamandığın gücü savunmak, yüceltmek adına televizyon ekranlarında aslanlar gibi kükre, sonra da 70 milyon yurttaşın gözleri önünde ağır bir şekilde azarlanıp, eldeki nimetlerden ilelebet yoksun kalma tehlikesiyle karşı karşıya kal!..
-Gerçekten çok acıklı, Allah kimsenin başına vermesin!..
Çift kimlikli Yeni Şafak yazarı Fehmi Koru(Taha Kıvanç) işte tam da böyle bir tehlikeyle burun buruna geliverdi.. Aslında (ben eminim) pek bir iyi niyetle yazdığı “Erdoğan 2002’de Obama gibi geldi, giderek Bush’a benzedi” sözleri öylesine bir öfke patlamasıyla karşılaştı ki, neye uğradığını şaşırdı.. Tayyip Bey, “sevsinler seni” dedikten sonra asıl darbeyi indiriverdi:
-Yazıklar olsun!..
Gerçekten ağır!. Ama asıl trajedi bundan sonra başladı.. Yıllardır alıştığı ayrıcalıklı konumunun elden gittiğini gören Fehmi-Taha, hiç vakit geçirmeden yaptığı “gafı” tamir etmeye çalıştı, hem de TRT 1 ekranından:
-Fazlaca AKP’li bir tutum içinde konuştum. Sadece bir tespit. Erdoğan’ın üslubu bu. Bu üslubun arkasında bizleri rahatsız edici bir şey aramamak lazım…
Fazlaca utanç verici bir tutum!.. Taraf gazetesi de geçen pazar günü şu sürmanşetle çıktı:
-Zor günlerden geçiyoruz.
Allah Allah!.. ABD’den, hem Milliyet temsilciliğini, hem Pentagon’daki kocasını bırakıp, ne olacağı belirsiz bir gazetenin başına geçmek için Türkiye’ye koşturan Yasemin Çongar’ın koordinatörlüğünde güzel güzel “faaliyet” yürüten Taraf durup dururken niçin zora düşmüştü acaba?.. Onların ağzından dinleyelim:
-Zaten ilanlarımız azdı şimdi en küçük gazeteleri dahi kapsayan ilan kampanyalarında bile Taraf adının üstünü çiziyorlar…

Tarihin çöp sepetine yollanan tetikçiler!..


Peki kim çiziyormuş üstünü Taraf’ın?..
Sabah gazetesi!.. Tayyip Bey’in damadının başında bulunduğu Sabah, dağıtacağı kitapları Taraf’ı çıkaran Alkım Yayınları’nda bastıracak, böylece Taraf derin bir nefes alacakmış… Ama anlaşma iptal edilmiş…
Yaa, işte böyle!.. Kısa süre öncesine kadar, Cumhuriyet kurumlarına, yargıya, Atatürkçülere en ağır şekilde saldırdığı, hapishanede kendini savunamayacak yurtseverleri “darbeci” diye damgaladığı için “iltifata en mazhar” gazete konumunda olan Taraf, Tayyip Bey’i eleştirince yolun sonu görünüverdi!..
-Gerçekten pek öğretici
Ama işbirlikçilerin kaderi budur!..
Siz “tetikçi” sıfatını da uygun görebilirsiniz… Tarih baba; dünyanın neresinde olursa olsun, iktidarların kapısına bağlanan, güce tapan, halkını aldatan işbirlikçiler eninde sonunda tarihin çöplüğüne atıldığını anlatır!.. Her işbirlikçi, etkin olduğu dönemde ne denli palazlanırsa, gözden düştükten sonra o birikimiyle sürdürür yaşamını… Cem Yılmaz’ın deyişiyle; ne ölçüde “duygusal davranabildiyse” o denli rahat eder!..
Bizim ülkemizde de, tarihin çöplüğünü boylayan sayısız işbirlikçi vardır. Cumhurbaşkanlarının başbakanların uçağından inmeyen, evlerinden çıkmayan, köşklerde, yalılarda oturan, kalemlerinden kan damlayan pek çok işbirlikçinin bugün adı bile hatırlanmaz. Çünkü onların yerini daha iyi görev yapan başkaları almıştır!..
Bugün de öyle oluyor; konumlarını kaybedenlerin, kaybetmemek için en ağır zillete bile boyun eğenlerin yerini başkaları alıyor… Mehmet Tezkan’ın dünkü yazısında yenilerden ikisinin sıfatları yer alıyordu. Yeni dönemin iki yıldızının hiç akıldan çıkmaması gereken çarpıcı sıfatları şöyle:
-Majestelerinin karikatüristi… Düşünce hayatımızın Recep İvedik’i…
Uçağın dışında kalanlar ne kadar üzülse yeridir!!!

İşbirlikçi kirli bir mendil gibidir!..


Pekii, ben arşive gömülmüş bu yazıyı niçin hatırlayıp yeniden paylaştım?..
Çünkü, ipi taa 2008’de çekilen, bir daha istediği gibi bir pozisyona erişemeyen, sonunda kendi web sayfasında yazmaya mahkum kalan Fehmi Koru için dün yandaş Akit gazetesi birinci sayfasında şu habere imza attı:
-Fehmi Koru tutuklanmalı!..
İşe bakın, bir zamanların “yıldız yandaşı” için bir diğer yandaş mevkute “tutuklansın” diye kamuoyuna açık dilekçe veriyordu, iyi mi!.. Gelin de o meşhur özdeyişi anımsamayın:
-Keser döner sap döner, bir gün gelir hesap döner!..
Peki, nedeni neydi bu isteğin?.. O daha da içler acısı; bir zamanlar Fetullah Gülen’in sağ kolu olup sonra karşı cepheye katılan Nurettin Veren, Koru’nun kendisini Gülen’e karşı mücadeleden vazgeçirmeye çalıştığını açıklamıştı...
-Vah, vah, vah aşağılama ve aşağılanmaya bakar mısınız!..
Yukarıdaki yazıda sözünü ettiğim The Taraf gazetesi de aynen Fehmi Koru gibi, kullanım tarihi sona erdikten sonra bir kenara atılıverdi; o zamanın işbirlikçilerinin bir bölümü biat etti, şimdi iktidar medyasından geçiniyorlar!.. Taa, ABD’den gelip gazetenin başına geçen hanımefendi görevini tamamlamanın iç huzuruyla yuvasına uçtu... Bir kısmı da günahına girdikleri insanların tıkıldığı yerde, Silivri’de yatıyor şu sıralar...
“Majestelerinin karikatüristi” madalyasını uzun süre göğsünde gururla taşıyan çizerden ise ne bir ses, ne bir nefes duyuluyor, adeta buharlaştı!.. Düşünce hayatımızın Recep İvediklerine gelince; onlar sürekli yenileniyorlar!.. İşin doğası da budur zaten; yenisi çıkınca eskisinin hükmü kalmaz...
-İşbirlikçi, tetikçi kirli mendil gibidir, kirlenince gideceği yer çöplüktür!..