Başlıktaki tespit, “Hocaların Hocası” unvanını, her daim dik duruşuyla, taviz vermez kişiliğiyle ve de bileğinin hakkıyla kazanan Prof. Dr. Korkut Boratav’a ait...Aslına bakarsanız cümlenin tamamı şöyle:
-Darbe girişimi, AKP-MHP işbirliği altında Anayasa Referandumuna ve kalıcılaşan bir OHAL koşullarına yol açmıştır. Fiilen İslamcı Faşizme geçiş sürecine kapıyı aralamıştır!..
ABC İnternet gazetesinden Ahmet Külsoy’un sorularını yanıtlayan Boratav, herkesin yaşadığı kuşkuyu da şu sözleriyle vurguluyor:
-Bu sonuç ile doğrudan darbe girişimi arasındaki bağlantıları kavrayabilecek, darbenin arka planını deşifre edecek durumda değilim. Zaman içinde ortaya çıkacaktır!..
Peki, bu geçiş süreci nasıl yürüyor?.. Boratav , onun da yanıtını şöyle veriyor:
-Sessizce!..
Yani derinden, yani küçük adımlarla, süreci tamamlayacak kararlarla yürüyor geçiş süreci!.. Bakın, Hocaların Hocası, toplumun önemli bir kesiminin bir türlü fark edemediği adımları nasıl anlatıyor:
-Sessiz bir karşıdevrim söz konusudur. Nihai aşamasına bu küçük adımlar sonunda ulaşacaktır. Belki de yeni bir anayasaya gerek duyulmadan. Cumhurbaşkanı’nın sınırsız yetkileri dokunulmazlık güvencesi altında kullanılarak...
Yani, müftülere nikah yetkisi verilerek, dinci vakıflara Mili Eğitim Bakanlığı’nın yapması gereken eğitim işlerinin protokol yapılarak, üstelik tüm finansmanın da üstlenilerek terk edilmesi, ilkokullardan başlayarak “cihat” derslerinin, Muamelat ve Ukubat gibi Şeriat kurallarının ve uymayanlara verilecek cezaların beyinlere kazınması gibi küçük adımları anımsatıyor Korkut Hoca ve şöyle diyor:
-Sözünü ettiğim küçük, iddiasız hatta iktidar tarafından açıkça sahiplenilmeyen adımlar, rejim değiştirme sürecinin aşamalarıdır... Yarattığı tepkinin gücüne, etkisine göre geri çekilme seçeneği açıktır. Fırsat doğduğunda yeniden, belki farklı çerçevede, belki kapsamı daraltılarak, belki de genişletilerek yeniden denenecektir. Yeni düzenlemelere adım adım alışılacak. Bunlar hukuki, siyasi, toplumsal hayatın fiilen kalıcı öğeleri haline geldiğinde rejim de değişmiş olacaktır...
Ne kadar basit, ne denli kolay değil mi!..

Orta çağ karabasanından kurtulmak!..

Peki, bu orta çağ karabasanı bu toplumun kaderi mi?..
Korkut Boratav, bu soruya kesin bir dille “Hayır” yanıtını veriyor. Ancak, oturduğumuz yerden izleyerek, bize biçilen kadere razı olarak değil tabii!..
Öncelikle ana muhalefet partisi CHP’nin “Adalet Yürüyüşü” ve mitingi ile Kılıçdaroğlu’nun o mitingde açıkladığı 10 maddelik Manifesto” ya vurgu yapıyor Boratav; ancak önemli bir eksikliği de dile getirerek:
-Adalet yürüyüşü biçim ve içerik olarak olumlu, ilerici bir eylemdi: Maltepe manifestosunu da önemli rağmen asgari bir demokrasi platformu olarak yorumlayabiliriz; önemli eksikliği bence, laiklik talebinin sadece eğitim politikaları çerçevesinde, orada da “din ve vicdan özgürlüğü” ne referans verilerek içerilmesidir. Din ve vicdan özgürlüğü çerçevesinde tanımlanan bir laiklik anlayışı, İslamcı doktrinin tipik göz aldatmacasıdır!..
Bizim de yıllardır defalarca belirttiğimiz üzere; hem içine kabul ettiği CHP dışı unsurlar hem de “6 Ok” tan verilen tavizler neticesinde, Cumhuriyetin kurucu partisi laiklik ve din konusunda epey “utangaç” bir o kadar da “kırılgan” duruma geldi, getirildi!..
-Laikliğin, dinin gerçek anlamda yaşanabilmesinin, en önemli unsuru olduğu ve gericiliğe karşı en önemli kalkan vazifesi gördüğü gerçeğini göz ardı edecek kadar!..

Topyekun muhalefet!..

Boratav’ın işaret ettiği bu eksiklik giderildikten sonra geriye ne kalıyor!..
Maltepe’de Kılıçdaroğlu’nun milyonlara okuduğu manifestonun ülkedeki tüm muhalif unsurlar tarafından asgari bir “Muhalefet Platformu” olarak benimsenmesi! Ardından genişletilerek günlük mücadeleye taşınması! İşte tam bu noktada Korkut Hoca en yaşamsal noktaya vurgu yapıyor:
-Bu çabalar başarılı olursa, CHP yönetimi ödünsüz Cumhuriyetçi bir platforma çekilir, İslamcılarla uzlaşma eğilimleri terk edilir!..
İşin özü tam da bu aslında; CHP yönetiminin yıllardır yaptığı hatalardan, yanlışlardan, günahlardan arınmasının biricik yolu!.. Üstelik CHP liderinin dahi saray tarafından açıkça tehdit edildiği, adeta “Silivri yolunun” gösterildiği şu süreçte!..
Korkut Boratav’ın Türkiye’nin götürülmek istendiği yer ile ilgili hedefi tam 12’den vuran görüşleri böyle... Hocaların Hocası, sağ cenahta yeni kurulmakta olan parti ile ilgili olarak “OHAL şartlarında iktidarın bu girişimi önlemek için her türlü yolu deneyeceğini de” sözlerine ekliyor...
Kısacası, İslamcı faşizme doğru savrulan Türkiye Cumhuriyeti’ni kurtarmanın, çağdaş çizgisine oturtmanın yolu, herkesin elini, belki de gövdesini “taşın altına” koyabilmesinden geçiyor!. 16 Nisan Referandumu sırasında bunu başaran başta kadınlar, gençler, bu ülkenin aydınlık, cumhuriyetçi yurttaşları, daha büyük, daha görkemli bir “devrimi” niçin başaramasın?..
- Hadi Türkiye, el ele Cumhuriyete!..