10 Ekim 2015...
Yazdan kalma güneşli bir gündü... Binlerce insan Ankara’nın tarihi Gar binası önündeki geniş meydanlıkta Emek Barış Demokrasi Mitingi için toplanıyordu... Ankara Valiliği’nden gerekli izin alınmış, polis miting alanının çevresine konuşlanmıştı...
Halaylar çekiliyor, türküler söyleniyor, kalabalık giderek artıyordu... Hiç kimse biraz sonra, taa Gaziantep’ten yola çıkıp sırf bu mitingi kana bulamak için Ankara’ya gelen iki IŞİD’li canlı bombanın yaratacağı dehşet tablosunu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük kitle katliamının gerçekleşeceğini bilmiyordu, bilemezdi...
Saatler 10.04’ü gösterirken ilk canlı bomba pimini çekti; korkunç bir patlamayla sarsıldı Gar Meydanı... Her taraf kan, her taraf ceset ya da yaralı doluydu... İnsanlar nereye kaçacağını bilemez halde şaşırmışken ikinci büyük patlama inletti meydanı... Artk ortalık can pazarına dönmüştü... Görgü tanıkları, ilk ikisi kadar güçlü olmayan üçüncü bir patlamadan daha söz ediyordu ancak ortada bunlarla ilgilenecek bir güvenlik görevlisi bulmak neredeyse olanaksızdı... Bilanço ise korkunçtu:
-102 ölü, yüzlerce yaralı!..
Katliamın hemen ardından süratle olay yerine gelmesi gereken ambulanslar da yoktu ortalıkta. Yaralılar yerde kıvranıyor, yakınları, arkadaşları tarafından ilk yardım yapılmaya çalışılıyordu... Daha sonraları yaralılardan çoğu o haldeyken polisin üzerlerine gaz sıktığı suçlamasını da yapacaklardı!..
-Bu büyük insanlık suçu Ankara Garı Katliamı adıyla yazıldı tarihe...

MİT’ten 62 istihbarat!..


O dehşet gününden bugüne 2 yıl geçti...
Gar katliamı acı bilançosuyla birlikte adeta gömüldü!.. Gayet gergin, kavgalı geçen mahkeme safhaları bile bir kaç gazete ve televizyon dışında yer bulamadı pek sayın medyamızda...
Ölenler defnedildi, acıları yüreklere gömüldü... Peki yaralanan, kolunu, bacağını kaybeden yaralılar ne oldu?.. anlatayım. Saldırıda yaralanan 30 kişinin tedavisi hâlâ sürüyor! Genel Sağlık Sigortası olmayanlar, devlete borçlandırıldı!..
Katliamla ilgili idari soruşturma başlatıldı. Mülkiye Başmüfettişi Özcan Bademci, Turan Ergün, Polis Başmüfettişleri Ayhan Acet ile Ertan Kara emniyet görevlileri hakkında ön inceleme raporu hazırladı. Bakın raporda ne diyordu:
-1 Ocak ile 10 Ekim 2015 tarihleri arasında canlı bomba saldırısı olabileceğine dair MİT’in 62 ayrı istihbarat notu vardı!..
Düşünebiliyor musunuz, 62 ayrı istihbarat notu!.. Buna bir de katliamdan 25 gün önce IŞİD’in canlı bomba eylemi yapacağına dair istihbaratın, mitingle ilgili önlem almakla sorumlu Güvenlik Şube Müdürlüğü’ne bildirilmediği iddiası eklendi!.. MİT’den gelen son istihbarat ise 10 Ekim günü saat 13.48’de emniyet birimlerine ulaşmıştı:
-Yani katliamdan yaklaşık 4 saat sonra!..
Mülkiye müfettişleri hazırladıkları raporda, gelen istihbaratların değerlendirilmemesine ilişkin Ankara Emniyet Müdürü başta olmak üzere yüksek düzey emniyet yetkilileri için soruşturma talep etti. Peki sonuç?
-Ankara Valiliği soruşturma izni vermedi!..

Anmak da yasak kurbanların fotoğrafları da!..


Müfettiş raporlarında ağır şekilde suçlanan güvenlik birimleri, Gar katliamının 2. yıldönümünde yani dün ne yaptı peki?.. Katliamın yapıldığı yerde toplanan yüz, rakamla 100 kişiye polis biber gazı ve coplarla müdahale etti, iyi mi! İstanbul Beyazıt’ta anma toplantısı yapmak isteyen üniversite öğrencileri de aynı sonuçla karşılaştı, bir de 67 kişi gözaltına alındı ve haklarında soruşturma başlatıldı...
En acıklısı ise Ankara Konur Sokak’ta yaşandı; Gar katliamının kurbanları için dikilen anıtta yet alan fotoğraflar, sivil polis olduğunu söyleyen kişiler tarafından yırtıldı!..
Geriye anılarda ne kaldı diye soracak olursanız,
babası şair Metin Altıok’u Sivas katliamında yitiren CHP Milletvekili Zeynep Altıok’un şu hatırlatması kaldı:
-102 insan başkentin ortasında katledilmişken “Ankara saldırısı sonrası oylarımız artıyor” diyen iktidar mensuplarından hesap sorulamadı!..
Bir hatırlatma da benden: yukarıdaki sözlerin sahibi zamanın Başbakanı Ahmet Davutoğlu’ydu!..