Geçtiğimiz 2 Temmuz, 1993 Sivas Katliamı’nın 24. Yıldönümü idi...
Şairlerin, edebiyatçıların, ozanların, gencecik aydınlık suretlerin hunharca yakıldığı, tarihimize silinmeyecek bir utanç sayfası ekleyen alçak, barbar, ilkel bir namussuzluğun neredeyse çeyrek asıra ulaşan unutulmaz acısıydı...
O gün yine acı, yine hüzün, yine matem vardı bu ülkenin aydınlık, yurtsever insanlarında... HDP de katıldı bu matem buluşmasına... Ve Osman Baydemir, partisi adına Madımak Oteli’nin önüne üç adet karanfil bıraktı ve bu karanfillerin kimler adına bırakıldığını da şöyle açıkladı:
-Karanfillerden bir tanesi Şeyh Said’in torunları, bir diğeri Seyit Rıza’nın torunları adına, sonuncusu ise Hacı Bektaş’ın ve Pir Sultan’ın torunları adına bırakılan karanfildir.
Okurken utandım, yazarken de utanıyorum; Osman Baydemir ise hiç utanıp sıkılmadan “Çok iyi biliyoruz ki canlar bir olduğumuzda, mazlumlar bir olduğumuzda karanlığı yeneceğiz, aydınlığı bu coğrafyaya hakim kılacağız” dedi, diyebildi...
Baydemir Efendi’nin “canlar” diye selamladıklarından Şeyh Said, şeriatçı bir Nakşibendi şeyhiydi... İngilizlerin desteğinde “Şeriat isterük” diye Cumhuriyet’e isyan etmiş, binlerce insanın ölümüne neden olmuş ve sonunda yakalanıp Diyarbakır çarşısında yardımcılarıyla birlikte asılmıştı!.. Bir Nakşibendi şeyhinin Alevilere hangi gözle baktığından bile habersiz Baydemir, hiç sıkılmadan Madımak’ta can verenlerin ruhlarını taciz etmek, yakınlarının yüreklerini yakmak pahasına o kapının önüne bu işbirlikçi adına karanfil koymaktan çekinmemiştir ne yazık ki!..

İskilipli Atıf’ı niye unuttunuz?!.


İkinci karanfil de Seyit Rıza adınaydı!..
Kimdi Seyit Rıza? Dersim İsyanı’nın önderi, İngiliz Dışişleri Bakanı’na “himmetinize sığındık” diye mektup yazacak kadar alçalan, Said gibi binlerce insanın kanına giren, o coğrafyada onulmaz acılara neden olan bir başka eşkıya, bir gerici yobazdı...
Şeyh Said’den 12 yıl sonra, 6 aşireti peşine takarak Cumhuriyet’e başkaldırdı ve sonu da tıpkı Said gibi şehir meydanında asılarak ölmek oldu.
HDP’nin özellikle Cumhuriyet ve laiklik düşmanı, hilafet ve saltanat yanlısı Şeyh Said’e sırf Kürt olduğu için sahip çıkması, araya Seyit Rıza’yı da karıştırması, kimliği konusunda gayet açık ve net bilgi veriyor... Zaten Hizbullah ve onun siyasal kolu Hüda-Par’ın da sahip çıktığı bu işbirlikçinin heykelini de HDP’li Belediye Diyarbakır’ın en büyük meydanlarından birine dikmişti!.. O zaman şu soruyu sormak gerek.
-Madem tüm Cumhuriyet düşmanlarını sahipleniyorsunuz, İskilipli Atıf Hoca’nın ne günahı var; onun da diğerlerinden eksiği yok fazlası vardı!..
Şeyhülislam Mustafa Sabri’nin en değerli elemanıydı. Haa, bakın
150’lik hainlerden Mustafa Sabri’yi unutmanız da acıklı; Mustafa Kemal ve arkadaşlarının ölüm fetvasnı kaleme alan, Cumhuriyet’e en iyi küfür eden, Yunanistan’da çıkardığı gazetede “Allah’ım beni Türklükten azat et” diyen böyle bir değere(!) bir karanfili çok görmüşsünüz!..

Genç bir yazarın verdiği büyük ders!..


Madımak önüne bırakılan üç karanfille ilgili söyleyeceğim çok şey var...
Ancak internet gazetesi ABC’de Alev Doğan öyle bir yazı yazmış, öylesine büyük bir ders vermiş ki, o yazının üstüne yazı yazmak içimden gelmedi. Aşağıdaki satırlar bu genç kardeşime ait...
“...35 insanın gericiler eli ile diri diri yakıldığı bir günü, gerici bir işbirlikçi olan Şeyh Said ile anamazsınız... Eğer anarsanız, Sivas gibi daha onlarca katliama kapı aralarsınız... Eğer anarsanız, bu ülkeyi gericilerin eline teslim edersiniz... Eğer anarsanız, töre cinayetlerinde daha çok kadının ölmesine göz yumarsınız... eğer anarsanız, kız çocuklarının çocuk yaşta evlendirilmelerine razı olursunuz...
Bu ülkede tarikat yurtlarında erkek çocuklarına tecavüz ediliyorsa, insanlar oruç tutmadığı için öldürülüyorsa, eli kanlı cihatçı çeteler bombalı eylemlerle yurttaşlarımızı yüzer yüzer katlediyorsa, Diyanet ‘baba öz kızına şehvet duyabilir’ diye sapkınca fetvalar veriyorsa, taciz-tecavüz kronik hale gelmişse, laiklik anayasadan çıkartılıyorsa, ez cümle Türkiye freni boşalmış araba gibi uçurumun kenarına sürükleniyorsa, insanlığın yakıldığı o günü Şeyh Said ile anamazsınız!..
Şey Said, adlı adınca söylemekten çekinmeyelim, Cumhuriyet düşmanı bir İngiliz işbirlikçisidir. Bugün onun neden asıldığını anlamak için Türkiye’nin dört bir yanında yuvalanan tarikatlara, Suriye’yi parçalamaya çalışan emperyalizmin taşeronu Selefi yapılara bakmak yeterlidir. Şeyh Said’in bu ülkeye olduğu kadar, bu ülkenin kurucu unsuru olan Kürtlere de büyük zararı dokunmuştur. Şeyh Said’in uğruna ayaklandığı şey, hacıların hocaların önderliğinde; kafa kesen, kadınları recmeden, kız çocuklarını yaşlı hacı ve hocalara peşkeş çeken bir toplum arzusudur!
Tam da bu nedenlerle; Yaşar Kemal’in işaret ettiği, Türkiye’nin alnındaki kara lekeyi silecek olanlar, bu ülkenin Türk’ü ile, Kürt’ü ile, Laz’ı ile, Çerkez’i ile, Arap’ı ile ilericileridir. Şeyh Said ya da İskilipli Atıf gibi gerici, işbirlikçi şarlatanlar değil!..”
Kalemine sağlık Alev kardeşim...