Biz, Türkiye’de gericiliğin rejim değiştirme heveslerini tartışırken, güney sınırlarımızın hemen dışında, Suriye üzerinden Türkiye’nin yakın geleceğiyle ilgili bir takım oyunlar dönmeye başladı bile!..
Önce birbiriyle bağlantısız olması mümkün görünmeyen iki çok önemli habere sırasıyla göz atalım:
1) Rus haber ajansı Sputnik’in İsrail’’in etkin gazetelerinden Haaretz’e dayanarak verdiği habere göre, ABD, Rusya, İsrail ve Ürdün, Suriye’nin güneyinde ateşkes sağlanıp güvenli bölge oluşturulmasından önce, Ürdün’ün başkenti Amman’da ve bir Avrupa ülkesinin başkentinde gizli görüşmeler yaptığını yazdı... Kimler katıldı bu toplantılara peki? Hemen sayalım:
- Rusya’nın Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Michael Ratney, ABD’nin IŞİD ile Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk, İsrail İstihbarat servisi MOSSAD temsilcileri, Ürdün’lü temsilciler ve ordu yetkilileri.
Gerçekten önemli isimler! Ufak bir ayrıntı daha; Mossad yetkilileri ile Ürdün temsilcileri aynı toplantılarda bir araya gelmediler! Neler kotarıldığını ya da pişirildiğini henüz bilmiyoruz. Yalnızca Avrupa’daki toplantıya yalnızca ABD, Rusya ve İsrail’in daha üst düzey yöneticilerinin katıldığı, İsrail’in varılan anlaşmada, İran güçlerinin Suriye’den ayrılmasına ilişkin bir madde olmamasından son derece rahatsız olduğu bilgisi sızdırıldı!.. Haaretz’in kaynağı ise çok ilginç; İsmi saklı İsrailli kaynaklar!.. Bu ne demek peki?..
-İsrail, sanki oyunun dışındaymış gibi görünüyor ancak ve de aslında tüm gövdesiyle içinde! Gelişmeleri saniyesi saniyesine izliyor ve çok önceden “desteklediğini” açıkladığı Kürt devletinin başına bir şey gelmemesi, ikinci İsrail’in Irak ve Suriye’yi kapsayan topraklarda sırasıyla kuruluşunun sağlanması için tüm gücüyle uğraşıyor demek!..
Şimdi haklı olarak soracaksınız; peki taa başında tüm gücüyle Suriye oyununun içinde yer alan, her türlü riski göze alan, bu uğurda büyük bir hezimet yaşadığını itiraf eden, yalnızlaşan Türkiye Cumhuriyeti yönetimi bu gizli görüşmenin neresinde?.
-Dışında maalesef!..

Bir Kürt kantonu daha!..


Tabi dışında olup da hiç bir şeyden habersiz olduğunu düşünmek de saflık olur!..
Sarayın ve bazı yetkililerin yeni bir “Fırat Kalkanı Harekatı olabilir” açıklamalarını anımsayın lütfen! Peki bu harekat söylemi, yalnızca gizli Suriye toplantısıyla mı ilgili derseniz ikinci habere geçelim derim...
2) Suriye’nin kuzeyindeki PKK’nın kolu PYD’nin öncülük ettiği Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu iddiaya göre önceki gün yeni bir kanton ilan etti. Adı Şahba Kantonu. PYD’ye yakınlığıyla bilinen ANHA Ajansı’nın haberine göre Türkiye’nin Suriye sınırındaki tüm bölge kantonlarla birleştirilecek... Peki bu ne demek?
-PYD yani PKK bunu başarırsa Türkiye’nin başta Suriye olmak üzere Arap ülkeleriyle ilişkisi neredeyse kesilmiş olacak!..
Peki, Fırat Kalkanı Harekatı zaten bunu önlemek için yapılmamış mıydı?.. Yanıt kocaman bir evet!.. Bitmedi; PYD’nin ilan ettiği bu yeni kanton bölgesinin büyük bölümü Fırat Kalkanı ile girilen ve TSK desteğinde Özgür Suriye Ordusu’nun kontrolü altında olan bölge, iyi mi?!..
Ancak bir ufak ayrıntı daha var; Şahba Kantonu, PYD’nin 29 Ocak 2014’de kanton ilan ettiği Afrin’in hemen yanı başında bulunuyor!.. Orada da PYD Rus güçlerinin desteğinde kontrolü elinde bulunduruyor!..
-Afrin nerede diye soracak olursanız, tam da Hatay’ın, Reyhanlı’nın dibinde!..
Şimdii, o gizli toplantılar, ardından Türk ordusunun etki alanında PKK’nın yeni bir kanton ilan etmesi ve Türk yetkililerin yeni bir “Fırat Kalkanı” açıklamasını üst üste koyun, ortaya nasıl bir sonuç çıkıyor?.. Haa, bir de PKK’nın Cezire ve Kobani’de ilan ettiği kantonlarda ABD güçlerinin kucağında olduğu ,Afrin’de ise Ruslarla flört halinde bulunduğu, yeni kantonun ise tam Afrin’in dibinde bulunduğu gerçeğini unutmadan düşünün.. Sonuç gayet açık değil mi:
-Yeni bir harekat!..
Diğer bir deyişle yeni bir savaş!.. O ünlü slogan biraz değişiklikle geldiğimiz noktayı pek güzel anlatıyor:
-Tanrı bu milleti korusun!..

 İstihbarat devleti!..


CHP Parti Sözcüsü Bülent Tezcan dün son derece vahim bir belge açıkladı...
Bu ülkede milisler oluşturulduğuna, yarı askeri birimler kurulduğuna dair pek çok bilgi dolaşıyordu ortalıkta ama şu kurumu yeni duyduk:
-Başkanlık Ulusal Güvenlik Kurumu!..
Tezcan, mahkeme dosyasından alındığını belirttiği bir tutanağı medya ile paylaştı. Cumhuriyet savcılıklarının devletin belli kurumlarından FETÖ, terör örgütleri ile ilgili soruşturmaları nedeniyle bilgi talep etmesi üzerine hazırlanan bir tutanaktı bu. Emniyet ise bir başka kurumdan daha bilgi istiyor. Remi belgeye göre bu kurumun adı “Başkanlık Ulusal Güvenlik Kurumu!” Şimdi Tezcan’a kulak verelim:
-Devletin böyle bir kurumu kanunen yoktur! Bu açık şekilde yasadışı istihbarat toplama faaliyetidir. Böyle bir şey varsa hukuk karşısında suç örgütüdür!..
Diğer taraftan Türkiye’de henüz “Başkanlık” adı altında bir kurum da yok!.. ABD’den apartıldığı gayet açık olan bu kurumun neresinden baksanız adı belli:
-Özel İstihbarat Kurumu!..
Tek adam rejimi, bu örgüt ile birlikte tam teşekküllü bir “İstihbarat Devleti” olma yolunda hızlı adımlarla yürüyor, ey ahali!..
-Sonra ağlamak yok!..