“Adalet gücü bağımsız olmayan bir ulusun, devlet biçiminde varlığı kabul olunamaz. Mustafa Kemal, 1920”

Siyasette Katar krizi, Barzani’nin referandum duyurusu tartışmaları öne çıkan olaylar niteliğini korurken Ankara’nın yağmurlu günlerinin gölgesinde 10 Haziran’da İNÖNÜ KÖŞKÜ bahçesinde düzenlenen başarılı Pınar AYHAN konseriyle İnönü Vakfı ile Anadolu Çağdaş Eğitim Vakfı’nın (ANAÇEV) birlikte gerçekleştirdiği “yazı karşılama etkinliği” duyguları okşayarak dinlendirici etkisini yaşattı. Öğrencilere burs katkısı amaçlı etkinliğe katılım büyüktü.
Karamsar ve kötümser olmamamıza karşın izlenen olayların üzücü ve umut kırıcı olması, düşüncelerimizi ağırlaştırıyor. Aykırılıklar, çelişkiler, bozukluklar, tutarsızlıklar yaşamı olumsuz etkilemektedir. Partizanlık durumu daha kötüleştirmektedir. İlâç sıkıntısı, saldırılar, intiharlar, terör olayları, artan şehit sayısıyla suçlar, iflâslar, kapatılan iş yerleri, büyüyen borçlar birbirine eklenmekte, kiralık ve satılık ilânları pencereleri kaplamaktadır. Ortamın iç açıcı değil, acıtıcı olduğu gözlenmektedir.

YENİ YAPI

Siyasal iktidara ilişkin tartışmalar, AKP Genel Başkanının olur olmaz, gelişigüzel konuşmalarıyla sertleşmekte ve siyasal yaşam düzeyini yitirmektedir. Siyasal, bir hizmet yarışı olmaktan çıkıp karşıtlık kavgasına dönüşmektedir. Asıl üzerinde durulacak sorun, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ırasını (karakterini) ve niteliğinin özgünlüğünü oluşturan hukuk öğesinde odaklanmaktadır.
Yargıda ve basında izlenen kıyım nitelikli durumlar, hukuk ve adalet konularında birbirine bağlı sorunları öne çıkarmaktadır. İnsanı üzen, bıkkınlık, hattâ tiksinti veren olaylar bitmek bilmiyor. Bir zaman Fetullah sevdalısı ve bağımlısı olanların söylediklerini yadsıyıp tümüyle tersine sözler ederek kendilerini aklama çabaları, birlikteliklerinin neden olduğu kötülükleri unutturamıyor. Yalancılıkları katlanıyor, utanacakları yerde sırıtıyorlar

OLANLAR

TBMM İçtüzüğü’nün 91. maddesindeki tanıma aykırı biçimde ve içerikte bohça ve torba yasalar, “Temel kanun” adıyla bir tür iktidar dayatmasıyla yaşama geçiriliyor. Temel kanunun anlam ve amacına aykırı düzenlemeler, yasa yapma tekniğinin yıkımıdır. “Halı altına süpürmek” gibi ilgili-ilgisiz her şeyi koyup partizan amacın gerçekleştirme aracı kılınmaktadır.
Millî Eğitim Bakanlığı yeni “Eğitim Kurumları Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği”nde Atatürk’le ilgili temel değerler, ilkeler ve çağdaş doğrultulara yer vermeyip 1739 no.lu Millî Eğitim Temel Kanunu’na yollama yaparak dinsel içerikli söylemlerle etkinliklere öncelik ve ağırlık vermiş, belli gün ve haftalar değiştirilerek iktidar amacına uygun düzenleme yapılmıştır. Din dersi saati artırılıp biyoloji dersi saati azaltıldı.

GÜVENCEMİZ

Böyle bir ortamda en etkin güvencemiz adalettir. Adalet görevlilerinin iktidar etkisine kapılmamaları, korkmamaları ve vicdanlarının sesini dinlemeleri koşuluyla. Adalet alanındaki çarpıklıklar onarılmaz yaralar açmakta, devlete güveni derinden sarsmakta ve yok etmektedir. “İktidar yargısı” nitelemesine neden olan kararlarda imzası bulunan görevli ve yetkililerin hiç bağışlanmayacak kötülükleri sayılacağından çok özen göstermek gerekiyor. Yanlılık kuşkusu duyuran kararlara eleştiriler artıp ağırlaşıyor. Atamalar, görevden almalar, gazetecilerin uzun süren tutuklulukları, iktidar ağalarının damatlarının salıverilmeleri güncel, olumsuz örneklerdir. Yargıya etki, baskı, her ve biçim elatma (müdahale) için Türk Ceza Yasası’nın 277.ve 288. maddeleri, iktidar söz konusu ise, unutuluyor.

DEĞERİ ve ÖNEMİ

Yargıya güven, devlete güvenin birincil öğesidir. Yargı bağımsız, görevlileri yansız değilse yargı yoktur, adalet yoktur. Bu nitelikler, demokratik hukuk devletinin olmazsa olmaz koşullarıdır. İnsanlık güneşi olan adaletin gerçekleştirilip ulusa sunulması devletin başlıca amacı ve görevidir. Güvenliğin, sağlığın, esenliğin, mutluluğun, hukuksallığın ve barışın kaynağı ve dayanağı olan adalet, en sağlıklı güvencemizdir. Devletin temeli sayılmasının nedeni, bu özelliğidir. Günümüzde adalet istemleri çığlıklarının artarak ve yaygınlaşarak sürmesi devletin duyarlığına sesleniştir.
En yakıcı özlem, adalet özlemidir. En yıkıcı yoksunluk, adalet yoksunluğudur. Her tür yandaşlık ve karşıtlıkla etkiyi dışlayan adalet çalışması, en kutsal görevlerden biridir. Kişilik ve ahlakın en belirgin yansıması, adaletli olmaktır. Karanlığın en koyusu, adalet karanlığıdır. Haksızlık, en ağır darbedir. Yargıda iktidar yandaşlığı yakınmaları, onurunu ve kişiliğini koruyan yargıç ve savcılarla üyelerin yakınmaları duyuluyor. Yargıya elatan iktidarlar/geçerli (meşru) iktidar olamaz. Yargıyı karalayacak, saygınlığını ve güvenirliğini yokedecek tutum ve davranışlar en çirkin yönelişlerdir. Yargıçlar Sendikası Başkanı’nın Ankara dışına gönderilmesi, Cumhuriyet, Sözcü ve Türksolu gazetelerinin yönetici ve yazarlarına atılan suçlar konularındaki işlem ve yargılamalar adalet yaşamı için sınav nitelikli uygulamalar olacaktır.
CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’na verilen katılmaya olanak bulamadığımız karar, adalet konusunda ki endişelerimizi doğrulayan olumsuz yeni bir örnektir. CHP yürüyüşünün ulusumuzu adalet konusunda özene çağırması umudunu taşıyoruz.