İnsan yaşamında, kendi inancı başta olmak üzere, kendi değerlerine göre önemli bir özelliği, niteliği, anlamı olan ANT, kişiliğin de yadsınmaz bir öğesi sayılacak ölçüsüdür, bir tür yansımasıdır. Kutsallığı benimsenen somut ve soyut şeylere yollama yapılarak onlar üzerinden söz vermedir. İnanç bağlamında dinlerde tartışılmaz değeri olan bir dayanaktır. Hukukta, başta Anayasa’da milletvekilleri ve cumhurbaşkanı olmak üzere devlet temsilcileri için, kimi yasalarda meslek üyeleri için, özel yaşamda da kişiler arasında bağlılık için verilen kesin sözdür. Bir ahlâk yansımasıdır.
Ne var ki zaman zaman değişik yerlerde, katlarda, durumlarda ve olaylarda andını yadsıyan, andını çiğneyen, andına aykırı davrananlar görülmüş, izlenmiş, kınanmıştır. Ant konusunda güncel sorun, Anayasa’nın 103. maddesindeki cumhurbaşkanı andında geçen yansızlığı (tarafsızlığı) dururken Bay RTE’ın son Anayasa değişikliğiyle gerçekleşen parti üyeliğinin andına uyup uymadığıdır. Kanımızca, kendisinin ve AKP’nin geleceğini güvenceye almak için bu yolu seçti. Üye olunca yaptığı vuslat (kavuşma) konuşması önce de tarafsız olmadığının açıklanması (itirafı) idi. 2019 seçimine hazırlanma sözü de siyasal ortamın karışıklığı olasılığını düşündürüyor.

BİZE GÖRE

Yanlar, bir varlıkta, yapıda ön, arka, alt ve üst bölümler dışında kalan bölümlerdir. Yani sağ ve sol, iki yandır. Yaşamda karşı olan ikili, birer yandır. Sağındakine göre sol, solundakine göre sağ birer yandır. Çok partili siyasal yaşamda birbiriyle ilişkisi olan ya da birbirine karşı olan iki parti birbirine göre yandır. RTE, AKP’ne girince çok doğal ve anlamına tam uygun biçimde başka partiler için bir yanda yer almış oldu. Bu durumun tersini düşünmek ve kabul etmek gerçekle asla bağdaşmaz. Böylece Bay RTE’ın cumhurbaşkanı olunca içtiği anda aykırı davrandığı kesinlik kazandı. Kendisi, yandaşları, partilileri ne söylerse ne yazarsa bu gerçeği değiştiremez ve ortadan kaldıramaz. Çocuk kandırır gibi halkla alay edercesine bu apaçık durumun kimi sözcükler ve benzetmelerle üstünü örtmenin olanağı yoktur. Artık uygulamalar demokrasinin gölgelenmesi, hukukun ayıbı ve kötüye kullanılması olacaktır. Bir tür siyasal güldürü (komedi) oynanmaktadır.
Kanımızca Anayasa’daki cumhurbaşkanlığı andında geçen tarafsızlık kaldırılmadan, cumhurbaşkanı olan kimse bu görevinden ayrılmadan bir siyasal partiye üye olamaz. Olursa Anayasa’ya aykırılık sürekli tartışılır. Böylece cumhurbaşkanlığı yıpranmış olur. Gerçekler yandaşlık, çıkarcılık, yalakalık ve yardakçılıkla saklanamaz, aykırılıklar gürültüyle, velveleyle yaygarayla geçerli duruma getirilip benimsetilemez. RTE’ın 2 Mayıs üyeliği, yansızlıkta ilgili ettiği-edeceği sözleri geçersiz kılmıştır. Konumu siyasi tarihimizde bulanık bir sayfa oluşturacak, durumu da andına aykırılıkla kimi yargı yollarını düşündürebilecektir.

AYRICA

Yüksek Seçim Kurulu’nun halkoylamasıyla ilgili 1’e karşı 10’la aldığı karar da siyasal bir curcunanın kaynağını oluşturmuştur. 298 no.lu yasanın açık kurallarına karşı alınan karar, tam bir hukuksal aykırılık örneği olduğu gibi bir yansızlıktan uzaklaşma kanıtıdır. Gerekçesine konulan karşı oyun hukuksal yönden doyurucu ve gerçekçi içeriği, kurulu tartışmalı duruma getiren çoğunluk kararının yanlışlarını ortaya koymaktadır. Son olarak kurul gerekçesindeki dayanak ve değerlendirmelerin yasa karşısındaki geçersizliği bir yana “...tam kanunsuzluk da yoktur..” bölümü, tam bir sakat nitelemedir. Bu söz “Tecavüz var ama çocuk yok. -Saldırı var ama ölen yok. -Yanıcı madde dökmüşler ama yangın çıkmamış. -Kapı ve kilit açılmış ama bir şey çalınmamış. -Soruları çalmış ama yanlış yazmış” denilerek eylemi bağışlatmaya benzer.
Olayın Anayasa yargısı ve aykırılığı izlemeyle ilgili yanına gelince özetle şunları belirtmek yararlıdır: Anayasa Mahkemesi, kendiliğinden yeni bir yasa kuralı koyamaz. Anayasa ya da yasa kuralını değiştiremez. Değerlendirme ve yorumlarıyla yeni bir kural konulmasının yolunu açar. İptal ettiği kural yeni bir durum yaratabilir, buna ilişkin düzenleme yasama organının görevidir. Mahkeme, kararlarıyla Anayasa’yı yeni tutar. Anayasa’da kesin olduğu söylenen bir organın kararının oluşumunda sakatlık, aykırılık varsa biçimsel kesinlik, bozukluğun ele alınmasına engel olamaz. Kaynağında geçerli olmayan içerik-sonuç, biçimsel kesinlikle geçerli sayılamaz. Öz, biçime kıydırılmaz. Halk oylaması sonuçları yargısal denetime alınabilir, alınmalıdır. Kuşkulu ve tartışmalı sonuçla geçerlik savunulamaz.