AKP Genel Başkanı Bay RTE’ın imam nikâhı konusunda Meclis’e buyruk verircesine çıkışları gösteriyor ki 2023 doğrultusu-hedefi, tek adamlı, dinsel ağırlıklı, Osmanlı tipi düzeni gerçekleştirmektedir. Anayasal andına, Anayasa’daki konumunun tanımına aykırı biçimde çiğnediği, tarafsızlıkla asla bağdaşmayan parti ilişkisi, amaçladığı düzen için yaşama geçirilmektedir. Lâiklik, demokrasi, cumhuriyet dönemi, Atatürk ve İnönü için kullandığı sözler, benzetmeleri, doğumundan önceki olaylara ve durumlara ilişkin gerçek dışı söylentileri diline dolaması, siyasal görünümlü inançsal açılımının belirtilmeleridir.
Dinci yönetim, dinsel eğitim, imam hatip okullarının camilerle donatılarak medreseye çevrilmesi girişimiyle müftülere nikâh kıyma yetkisinin verilmesi tüm “medenî” olan bağıtın “dinî” niteliğe kaydırılması, sıkmabaşlı ABD vatandaşı Merve Kavakçı’nın büyükelçi yapılması da geriye dönüşün ve şeriata eğilimin açık uygulamalarıdır.
Siyasal amaçlarını uygulama kolaylığı verdiği için uzatarak 1,5 yıla çıkardıkları olağanüstü durum, 2019 hazırlıklarının ortamını oluşturacaktır. İlânıyla günümüz arasındaki durum gözetilirse uzatılmasına gerek olmayan olağanüstü durum, iktidarın elini kolaylaştıran bir olanak durumundadır. Uzayan ve kendilerinden ya da kendilerine uygun kişilerden oluşan rektör atamaları, ekonomik durumun giderek kötüleşmesine karşın oy için kalkışılan gösterişli olanaklar, memurun, emeklinin, işçinin geçim koşullarına ilgisizlikle sürdürülmektedir. Kimi rektörlerin, öğrencilerin bile kınadığı yakışıksız konuşmaları iktidarın hoşgörüsüyle sürmektedir. AKP genel başkanının çok sivri dili saldırgan konuşmalarıyla birlikte giderek daha çok yadırganmakta ve tepkiyle karşılanmaktadır. İyiye giden bir şeyi göstermek ve savunmak güçtür.

DÖNÜŞLER VE DÜŞÜŞLER

Toplumdaki ayrışma, iktidarın “Sizden-bizden” bölücülüğü, asayişteki kötülükler, kadınlara saldırılar ve öldürme olayları, gereken özenle ve etkin biçimde ele alınmıyor. BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) Eşbaşkanlığından eylemli biçimde ayrılan Bay RTE şimdi beş başkanlığa oturdu: T.C.’nin, AKP’nin, Ümmetin (Melih Gökçek’in tanımı), Silâhlı Kuvvetlerin, Diyanet İşleri’nin. TEOG konusundaki buyruğu da “tek adam”lık kanıtı.
Suriye fiyaskosunun ve Esad dönüşünün nelere mal olduğu ortada. “Demokratik açılım” adıyla geliştirilen PKK Habur geçişlerinden sonra yaşanan terör olayları, yığınaklar, ateşli silâhlar ve savaş malzemeleriyle verilen şehitler de. Elbet bir gün gelecek sorumlularından bunların hesabı sorulacaktır.
Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Dursun ATILGAN yayımladığı iletide “müftülere nikâh kıyma yetkisi verilmesini ayrıntılı biçimde irdeleyip eleştirerek zorla evlendirilen kızların itirazlarının gözardı edilebileceğine, yabancılarla evlenmede engeller çıkarılabileceğine, mezhep ayrılıklarının sorunlar yaratabileceğine değinip yasa değişikliğinin lâikliği etkisiz kılıp dinselliği dayatacağına, yurttaşlar arasında ayrışma yaratacağına, rejimin değişmesine yönelik adımları hızlandıracağına” dikkat çekmektedir.
Demokratik, hukuksal, çağdaş hiçbir açılımı düşünmeyen iktidar kesiminin dinsel kalkışmaları, toplumsal barış ve ulusal dayanışma yönünden, yararlı olmaktan çok uzaktır. Dayatmalar, oldubittiler, her konunun uzmanıymış gibi çıkışlar, dış ilişkilerdeki çelişkiler ve bozukluklar güç ve güven kırıcı.

DOKU DEĞİŞİKLİĞİ

Toplumsal doku değişikliği görünümü üzücü. Karanlığın ayırdında olanlardan çok siyasal dalkavuklar, şakşakçılar türedi. İstediğimiz gibi yazmamak için kendimizi güç tutuyoruz. Kur’an’da hırsızlık, yolsuzluk, yalan yokken Müslümanlık sömürüsü yapan kimileri bu konularda kötü örnek oluşturuyor. CUMHURİYET’e giden yolda ulusumuzun ATATÜRK güneşiyle sonsuza değin aydınlıkta yaşaması dileğimizi açıklayarak tüm kötülerin ve kötülüklerin üstesinden gelineceği umudumuzu yineliyoruz.
Ahlâksızlığı, yolsuzluğu, hırsızlığı, sapkınlığı ve saldırıları içeren çelişkiler, aykırılıklar, kötülükler, siyasal bahanelerle tırmanıyor. Gazeteci tutuklu sayısı yadsınıyor. SÖZCÜ’den Burak AKBAY ve Gökmen ULU, Türk Solu’ndan Ulusal Parti Genel Başkanı ve Başyazar Gökçe Fırat ÇULHAOĞLU, CUMHURİYET’ten Akın ATALAY, Murat SABUNCU, Emre İPER ve Ahmet ŞIK’ın tutukluluklarının hukukla bağdaşırlığı savunulamaz. Yargı bağımsızlığı ve güvencesini tartışmak insana acı çektiriyor. Nuriye GÜLMEN’in ve Semih ÖZAKÇA’nın durumları da.