Siyaseti değişik biçimde tanımlarlar. Değişiklikleri, oyunları, ikiyüzlülükleri, baskıları, okşamaları, özellikle yalanları beceri sayarlar. Oysa nitelikli, soylu bir siyaset, güvenin ve barışın gerçek dayanağıdır. AKP iktidarının tek adam yapısında izlenen gel-gitler, değişiklikler, direnmeler ve dönüşler giderek siyasal kural niteliğini aldı. “Şam’da cuma namazı kılma” savının suya düşmesinden sonra “Barzani dostluğu” da nasıl yıkılmışsa içerideki oluşumlar da öyle tepetaklak oluyor. TEOG’u getirenler, götürenler aynı. Eğitimde imam hatip tutkusunun alevi giderek büyüyor. İnancı saygın yerinde bırakmayıp siyasal araç durumuna getiriyorlar. Ekonomide sakıncalı olasılıklar, artan borç, zengin-fakir çizgisinin derinleşmesi, emeklinin, memurun, işçinin çektiği güçlükler, yandaş sendikalara ödünlerle yargıda güven sarsan uygulamalar, tepki çeken kararlar.

Toplumsal barış, ulusal dayanışma nerede? “Siz-biz” ve parti ayrışması dorukta. Uygar ilişkilerin yerini kavga-dövüş, kadınlara saldırı, yolsuzluk, hırsızlık, terör aldı. Yakınmalar dinmek bilmiyor. Demokratik toplantılar engelleniyor, polisin sert tutumu, yaka paça gözaltılar, gereksiz tutuklamalar her gün üzüntüleri ağırlaştırıyor. İyiye giden ne var? “Laf kalabalığı” denilen konuşmaların içeriği, kullanılan sözcükler ne yarar sağlıyor? Siyasetin yönetim becerisi olduğu unutulup baskı, gözdağı, hakaret öne çıkarılıyor.

İŞTE

AKP Genel Başkanı RTE’nin konuşmalarının sertliği, kullandığı sözcüklerin kimilerinin argo dili olduğu, kimilerinin sıfatı ve bulunduğu makamın düzeyiyle uyuşmadığı, içerikleri gözetildiğinde hiç yakışık almadığı, çizgiyi daha düşürdüğü görülmektedir. Bunların, çocukluğunun ve gençliğinin kalıntıları olduğunu söyleyenler var. Böbürlenme, diklenme, söz kalabalığı, kavga, racon kesme, saldırı (hakaret) gibi.

41. Muhtarlar toplantısı yine Beştepe Sarayı’nı çınlattı ama 17/25 Aralık 2013’te kopmaya başlayan, daha sonra 2016’da darbe kalkışmasıyla kopan bağlardan önce FETÖ için “Ne istedi de vermedik?” demediler mi? Bugün Başbakan Yardımcılarından biri olan Bekir BOZDAĞ, Fetullah’ı övmedi mi? Aralarında Fetullahçı yok mu? Şimdilerde gözaltına alınan, devletten uzaklaştırılan, tutuklanıp cezalandırılan asker-sivil FETÖ’cüleri kimler, nerelere getirdi, nasıl geldiler, nasıl çalıştılar? Fetullah’a övgü yağdıranlardan kimileri şimdi önemli masaların başında değil mi? Merak ediliyor. İhraçlar, ihraç edilmeyenleri düşündürüyor.

Kimileri “Dünya dönüyor, insan niye dönmesin?” diyor. Dilimizde, “Zararın neresinden dönülürse kârdır” sözü de olumlu değişiklikler içindir. İkide bir yalpalamanın, inandırıcı olmayan değişikliklerin, güven vermeyen dönüşlerin hiçbir değeri yoktur. Küçük yaşta oluşan kişilik, olumsuz düşünceleri ve amaçlarıyla, bir insanın değişmesini güçleştiriyor. RTE’nin Atatürkçülük savı bu bağlamda değerlendirilirse gerçek daha iyi anlaşılır.

Olumlu değişiklik, gelişme ve başarıdır. Olumsuz değişiklik, düşüş ve yitiştir.

OLANLAR

MHP liderinin AKP liderine ağır sözlerine karşı son bir yıldır verdiği destek, sağ elle el sıkarken sol elle okşama, karşılıklı gülümsemeler, oylamalarda birliktelikler giderek artıyor. Daha önce RTE’a ağır sözlerle saldıranlar makam-koltuk verilince nasıl döndüler ibretle izleniyor. Birbirlerinin yüzüne nasıl bakıyorlar, şaşılır. Acımasızlık sunumlarla ve olanaklar verilince nasıl tatlanıyor bilinmez.

Partilerin salı günleri yapılan grup toplantılarında birbirlerine karşı söylediklerinin çoğu, siyasal nezaketin dışında. Kavgaya dönüşen karalama ve suçlamalarla çıkışmalar iyi örnek olmuyor.

Yargının çelişkili kararları güven yitirtiyor. Yargıç ve savcı atamalarında partizanlık yapıldığı yakınmaları yaygın. Her gün verilen şehitlerin acısı ayrı. Bu olumsuzlukların sorumlularının saptanamaması en büyük yetersizlik. AKP liderinin 2019 hazırlıkları her şeyin önünde görülüyor. Ne eğitimin, ne adaletin, ne ekonominin bu ölçüde ele alındığına ilişkin inandırıcı kanıt izlenmiyor. “Akıllarına yeni mi geldi?” deyişini anımsatan Atatürk’e yöneliş çabası içinde kimi AKP’lilerin telâşı görülüyor. 10 Kasım’a böyle yaklaştılar. Asıl olan, tören ve 10 Kasım Atatürkçülüğü değildir. Gerçek Atatürkçülük bizim ödünsüz ülkümüzdür. Bu yıl, Anıtkabir ziyareti daha çok, daha görkemli ve daha coşkulu idi.
Bakalım, önce 2018 neler getirip neler götürecek?

ANMA


10 Kasım’da Ufuk Üniversitesi’nde önceki TBMM Başkanvekillerinden Mustafa Kemal PALAOĞLU’nun konuşma yaptığı anma töreni ile Spor Fizyoterapistleri Derneği’nin düzenlediği IX. Uluslararası Spor Fizyoterapistleri Kongresi’ndeki Atatürk’ü Anma izlencesi ilgi ile izlendi.

Prof. Dr. Özer OZANKAYA’nın düzenlediği “Nutuk’la Sonsuzluğa” adlı, Devlet sanatçılarının seslendirdiği müzikli anlatım Ankara Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi YAŞAR’ ın coşkulu konuşmasıyla başladı. Başarılı etkinlik yoğun alkışlarla karşılandı.