Gerçek hukuk devletinin oluşumu gerçek hukukçuların varlığına bağlıdır. İşlem ve eylemlerinin, düzenlemeden uygulamaya, hukuka uygunluğu ölçü alınan devlet, hukuk devletidir. Yurttaşların sağlığı, güvenliği, esenlik ve mutluluğu hukuk devletinin başlıca ve öncelikli sorumluluğudur. Yöneticilerin siyasal söylemleriyle, partizan tutum ve davranışlarının, aldatıcı ve avutucu sözlerinin gölgeleyip geçersiz kıldığı bir yapının hukukla ilgisi yoktur. Hukukun olmadığı yerde de karanlık ve kan vardır.
Siyasal baskılara eğilen, siyasal yaklaşımlardan etkilenen, meslekteki başarısıyla tanınmak yerine partizanların yakınlığını yeğleyen, ayrılmayı, emekliye ayrılmayı düşünemeyen sözde hukukçular ister yargıç, ister savcı, ister üye, ister avukat olsun hem mesleğin yüzkarasıdır, hem de kendi yakınlarının utanılacak kişisidir.
Gerçek hukukçu kişilikli, ahlâklı, bilgili, terbiyeli, yürekli, anlayışlı, hoşgörülü, çalışkan, gerçekçi yenilikçi, okuyan, araştıran, inceleyen, sabırlı, alçakgönüllü, barışçı, toplumcu, ödünsüz, yansız, korkusuzdur. Vicdanını yastık yapan onurlu, namuslu, tertemiz insandır. Yaşamında gölge ve leke yoktur. Görevindeki başarıları kendi nitelik ve yeterliğinin doğal yansımasıdır. Çözümlemeye, haklıyı, gerekliyi, doğruyu belirleyerek herkesi doyuracak sonuca bağlamaya çalıştığı sorunu sonlandıracaktır. Kendini sorunun yanları yerine koyarak kararını verecek, asla inatçı olmayacaktır. Dinlemesini konuşmasını iyi bilecek, özellikle yazı diline ve sunum becerisine egemen olacaktır. Gereksiz konuşmanın, gereksiz-uzun yazının yararsız olduğunu unutmayacaktır.
Kimsenin yandaşı ya da karşıtı olmayacak, bir güven anıtı gibi görevini yapacaktır. Başlıca ülküsü adalet, özgün amacı adalet, görevi de adaleti gerçekleştirmektir.

BU YOLDA

Gerçek hukukçu olabilmek, kişilik yeteneklerini bu amaçla dokumakla olanaklıdır. Eğitim, başlıca koşul olduğu gibi adalete verilen önemle hukuka duyulan güven ve saygı da yadsınamaz birer nedendir. Okumak, araştırmak, incelemek, karşılaştırmak aşamalarından sonra tam bir düşünce duruluğuyla değerlendirerek sonuca varmak gereği asla gözardı edilemez. Hukukçulararası ilişkilerde karşılıklı saygı ve güvenin yeri de önemlidir. Duruşmalarda karşılıklı gereksiz sözler, sert çıkışlar, yanlara yaranma ve üstün görünme çabasıyla sakıncalı tutum ve davranışlar bağışlanmayacak durumlardır.
Son yıllarda yargı alanında kapsamlı ve yaygın olumsuzluklar yaşanmaktadır. Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun son Anayasa değişikliğiyle yapılanması siyasal iktidar ağırlığını yansıtmaktadır. Cumhurbaşkanıyla iktidar partisi çoğunluğunun oluşturduğu yapının önceki dönemdeki uygulamaları da aşacağının ilk belirtisi, Ankara’da görevli Yargıçlar Sendikası Başkanı yargıç Mustafa KARADAĞ’ın Şanlıurfa’ya sürülmesidir.

DURUM

Yargının her katında yıkım sayılacak bozulma, dağınıklık, saygınlık ve güvenirliğe aykırı durumlar yoğunlaşmış, siyasal amaçlı düzenlemelerle adalet özlemi yakıcı düzeye gelmiştir. Yargıç ve savcılarla ilgili atama ve görevlendirmeler, yer ve görev değişiklikleri, soruşturma ve meslekten çıkarmalar bu saptamanın kanıtıdır. Devlet, hukuk devleti değil parti devleti olma görümündedir. AKP’nin yeni genel başkanının partizan konuşmaları, FETÖ’nün bırakınız siyasal ayağını, “siyasal eli”ne ulaşamama ve dokunamama yandaşlığı, devletin içine düşürüldüğü durumu göstermektedir. Yargıda siyasal amaçlı oluşumlara nasıl katlanıyorlar, emekliliğe hak kazananlar neden ayrılmıyorlar, karşı koymuyorlar şaşırıyorum. Hukuk alanında yapanlara ve yapılanlara bakınca hukukçu olduğumu söylemeye çekiniyorum. Beni en çok yargının yitirdiği güven ve “iktidar yargısı, iktidarın yargısı, iktidarcı yargı” nitelemeleri üzüyor.
Hukuk eğitim-öğretimi özenle yapılmıyor. Stajlar, gereken önemle yürütülmüyor. Örnek ve seçkin hukukçular giderek azalıyor. Yaşam güneşi sayılacak adalete bağlılık zayıflıyor. Nutuk atan, caka satan hukukçu değil gerçek hukuk devletinin mimarı gerçek hukukçular, güvencedir. Anayasa’nın 138. maddesine eklenecek yerde 9. maddesine eklenen “Tarafsızlık” adaletin mayasıdır. Bağımsızlık sözde kalmıştır, asla inandırıcı ve gerçek değildir. Oysa yargının ırası (karakteri) ve onurudur.
Aramızdan ayrılan değerli hukukçuları anıyor, yaşayanlara sağlıklı, başarılı ve mutlu yaşam diliyoruz.