İnanç ve tapınma konusuyla özellikle Kur’an bağlamında yazdıklarıyla ilgi çeken, okurlarımızın arayıp sorular yönelttikleri Sayın Müh. Güner AKCA’nın bu isteklere yanıtını içeren yazısını iki bölüm olarak bilgiye sunuyoruz.

“EĞER ALLAH, GEREĞİ GİBİ TANINSAYDI; NE MEZHEPÇİLİK, NE DE TARİKATÇİLİK OLMAZDI

Yüce Allah Isra Sûresi 72. âyette; “Dünyada kör olan, ahirette de kördür” demektedir. Bir insana kör demek için illâ ki gözlerinin kapalı mı olması gerekiyor? Eğer bir insan bu dünya nasıl yaratıldı? Kim yarattı? Bu dini kim gönderdi? Niye gönderdi? Görmüyor ve bunu idrak edemiyorsa, işte onun gözü kördür, âhireti de karanlıktır. Nasıl mı? Bakınız beraberce görelim.
Bu dünyayı yaratan Allah mı? Yoksa hâşa, tarikat veya mezhep imamları mı? Münhasıran bu dini/Kur’an’ı gönderen Allah mı? Yoksa tarikat şeyhleri veya mezhep imamları mı? Böyle de soru mu olur? “Tabiî ki Allah yarattı, tabiî ki Kur’an’ı Allah gönderdi” dediğinizi duyuyor gibiyim. O halde; nedir bu kadar tarikat ve mezhep? Neden insanlar yaratan Allah dururken kendileri gibi bir insan olan, bir başka insana tapınırlar?
Bu insanlar ya Allah’ı tam tanımıyor ya da gücünü ve azametini bilemiyorlar. Çünkü görünen o ki; insanlar tarikat ve mezhep imamlarının sözlerini dinledikleri kadar, Allah’ın sözlerini dinlemedikleri, uyduruk sözlere/hâdislere itibar ettikleri görülmektedir.
Yüce Rabbimiz, içinde yaşadığımız dünyayı, ayı, güneşleri, gezegen ve yıldızları velhasıl koca evreni bir santimin milyonda birinin, milyonda birinin, milyonda birinin, milyonda birinin, milyonda birinin yüz binde biri kadar büyüklüğünde atom denilen bir şeyden ve hacmi de bir o kadar küçük bir mekânda ve göz açıp kapayıncaya kadar geçen biz zamanda, 14 milyar yıl önce yarattı.
14 milyar yıldan beri uzay giderek şişiyor, yeni elementler ortaya çıkıyor, yeni bir galaksi doğuyor, nihayet bugün Samanyolu galaksisi içinde 200 milyar güneş barındıran bir küme oluyor.
Semayı bir baştan bir başa kuşak gibi saran Samanyolu’nun merkezden bir hayli uzak bir noktasında bizim Güneş sistemimiz yer alır. Bu ucu bucağı anlaşılamayan, akıl almayacak kadar geniş Samanyolu’nun boyu 100.000 ışık yılı, genişliği ise 30.000 ışık yılı uzaklıktadır. Bu Samanyolu’nu, evrenimizin en yüksek hızla hareket edeni olan ışık, bir uçtan bir uca ancak 100.000 yılda kat edebilir.
Bu kadar devasa ve akıl almaz büyüklükteki Samanyolu galaksisinin içinde 200 milyar tane güneş ve Güneş sistemi bulunmaktadır. Yani gökyüzünde görünen her yıldız birer güneştir.
Şimdi bu devasa büyüklüğün anlaşılması bakımından bir inceleme yapalım. Bizim Güneş sistemimizde gezegen sayısı 9 iken yeni keşiflerle 12-13 tane oldu ve bir tane de ay’ımız vardır.
Bu komşu gezegenler veya Ay’a seyahat etmeyi düşünsek, saatte 1000 km hızla yol alabilen bir jet uçağı ile dünyadan bize en yakın olan Ay’a 16,5 günde, aynı uçakla Merkür’e 10 yılda, Venüs’e 5 yılda, Mars’a 6 yılda, Jüpiter’e 76 yılda, Plüton’a ise 700 yılda varılabilir.
Bizim Güneş sistemimizin dışına çıkmak istersek eğer; bu kez yüz yıllar filân yetmiyor, uzaklık kavramı da değişiyor bu kez ışık yılı oluyor. Bir ışık yılı ise 9,5 trilyon km.’ye tekabül ediyor.
Güneş ile dünyamız arasındaki mesafe 8,45 ışık dakikası, yani sabahleyin güneş doğar doğmaz bize ışığı anında değil 8,45 dakika sonra gelebiliyor. Bize en yakın yıldız olan Alfa Centeari 4.5 ışık yılı, en yakın galaksi ise 2,5 milyon ışık yılıdır. Bir başka şekilde târif edersek eğer; Alfa Centeari yıldızına baktığın zaman gördüğün ışık, bundan 4.5 ışık yılı öncesi olan ışıktır. Bu durumda 200 milyar güneş sistemini içinde barındıran evren, sizce ne kadar büyüktür? Bu büyüklüğü ifade edebilmek için 1 rakamının önüne 95-100 kadar sıfır koyup “o kadar ışık yılı” diye okumak lâzımdır.
Dünyamızın çapı 12.756.274 m, Güneş’in çapı 1.5 milyon km. Güneş’in hacmi dünya hacminin 1,3 milyon katı, ağırlığı ise 333.000 katıdır. Güneş kendi ekseni etrafında 70.000 Km hızla döner ve turunu 25 günde tamamlar. Yüzey sıcaklığı 6.000 derece, çıkardığı enerjinin 2 milyonda biri dünyaya ulaşır, eğer ekseninden biraz kaçsa ve dünyaya yaklaşsa dünya anında kül olur veya yok olur. Güneşin dünyaya verdiği 3 günlük enerjiyi bütün dünyayı aynı anda ateşe versek karşılayamayız.
Eğer bugün evrenin 1/1.000.000.000 ölçekli bir haritasını yapsak; yüzlerce km büyüklüğünde harita yapmamız gerekir ve dünyamız bu haritada ancak bir mercimek kadar görünür.
İşte biz kullar Allah’ın yarattığı bu devasa evrende; trilyonda bir ölçekli haritada mercimek kadar küçük bir birim olan dünyada yaşıyoruz. Üstelik bize O yüce yaratan yeryüzü mutfağı da sunuyor yiyoruz ve içiyoruz. Toprağın altında üstünde, denizde, dünyanın neresinde yenilip içilmeyen bir nimet yoktur? Bütün bunları yaratan, yoktan var eden yüce Allah değil de kimdir?
Gelelim insan dediğimiz yaratılanlara, ben bu varlığın yaratılışını ve anatomisini incelemeye yetkin birisi değilim ancak yüce Allah’ın üç adet kitabı olduğu, bunlardan birisinin dünya ve evren, diğerinin insan ve üçüncüsünün de Kur’an olduğu söylenir ve doğrudur.
İşte bu sebeple burada insan denen varlıktan ve küçücük bir ayrıntısından bahis etmek ihtiyacı da duydum. Bu cümleden olarak bir tek kan hücresinde 280 milyon hemoglobin molekülü olduğu, yetişkin bir insan vücudunda 100 trilyon hücreden saniyede 5 milyonu ölürken, ölenlerin yerine yenilerinin geldiği bilgileri calibi dikkattir. Cerrah bir arkadaşımla olan bir sohbetimizde; “Allah’a inanmayanlar bir ameliyat sırasında gelseler de, benimle insan vücudu içerisinde küçük bir gezintiye çıksalar, Allah’ı da orada görseler” dediğini hatırımdan hiç çıkaramıyorum.
Muhterem okurlarım buraya kadar Rabbimizin yaratma, yoktan var etme gücünden bahis ettik. Bu durumda yarattığı canlıların dünyada nasıl bir düzen içinde yaşamaları gerektiği hakkında bir yönetmelik göndermesi de doğaldır. Çünkü yapan O’dur, yöneticisi de pek tabi O’dur. Bu aşamada ben küçük bir soru sormak ihtiyacı duyuyorum; yüce Rabbim bu akıl almaz devasa büyüklükteki evreni, güneşleri, dünyaları, ayları ve sayılamayacak kadar insan dahil canlıları yaratırken Rabbimizin yanında bir tarikatçı veya bir mezhep imamı veya bir hacı, hoca, imam gibi bir yardımcı olabilir mi? (Bu soruya yazımızın sonunda cevap arayacağız.)” Arkası 10.08.2017’de.