Hukuk alanında büyük ve sürekli tartışmalara neden olan idam (öldürme) cezasının yasalarımızdan çıkarılması, uygarlık aşamasında önemli bir adım idi. Son yıl içinde terör olaylarına yönelik tepkilerin başında, idam cezasının yeniden uygulanması isteği gelmektedir. Özellikle AKP genel başkanının alanlarda yaptığı konuşmalarda yandaşlarının bu yöndeki çağrı nitelikli haykırışlarına “Meclis’te kabûl edilirse onarım” diyerek olumlu yanıtlar verdiği izlenmektedir. Bu nedenle durumu açıklamayı topluma hizmet amacımızın bir gereği sayarak, yararlı görerek özetliyoruz.
1. İdam cezası, değişik öldürme yöntemleriyle ABD’nin kimi eyaletlerinde, Afrika ve Asya’da kimi ülkelerde uygulanmaktadır. Bu ceza, öldürme, yaşama son verme türü olarak çağımızda uygun bulunmamakta, Avrupa Birliği ülkeleri yasalarında ölüm cezası bulunmamaktadır. Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’in ülkemizle ilgili bir yazısında “İdam cezasını kabûl ederlerse AB kapısı kapanır” demesi bu cezanın getirilmesindeki güçlüğün ilk perdesidir.

2. AB’nin tutumu bilinirken RTE’ın ikide bir idam cezasına değinip onayacağını söylemesi kalabalıkları okşamaktan başka anlam taşımaz. Alkışlayanlar, özellikle 15 Temmuz darbe sanıklarına idam cezası uygulanacağını sanmaktadır. Bu ceza kabûl edilse bile kabûlünden sonra yürürlüğe girecek, önceki suçlara asla uygulanamayacaktır. “Seçmene selâm!” okşaması beklentilere uymamaktadır.

3. Önceki 765 no.lu Türk Ceza Yasası’nın 11/1-1 maddesinde yer alan idam cezası 7.5.2004 günlü, 5170 no.lu yasayla Anayasa’da yapılan derişiklikle Anayasa’nın 87. maddesinden çıkarılmış, Askerî Ceza Yasası’yla birlikte yasalarımızdan 14.7.2004 günlü 5218 no.1u yasa ile tümden dışlanmıştır. Türk Ceza Yasası’ndaki şimdi en ağır ceza, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır (Mad. 46 / l-a ve 47).

4. Anayasalarda durum şöyle idi:
a) 1924 Anayasası’ nın 26. maddesinde “....mahkemelerden sâdır olup katiyet kesbetmiş olan idam hükümlerinin infazı...”na karar vermek TBMM’nin yetkileri arasındaydı.
b) 1961 Anayasası’nın 64. maddesinde “....mahkemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine getirilmesine karar vermek” yine TBMM’nin yetkileri arasında yer alıyordu.
c) 1982 Anayasası’nın 87. maddesi 1961 Anayasası’nın ilgili metnini aynen almıştı. Bu konudaki değişiklik yukarda değindiğimiz gibi 7.5.2004 günlü, 5170 no.lu yasanın 6. maddesiyle gerçekleştirilmiş, TBMM’nin yetkileri içinden idam cezası çıkarılmıştır.

SONUÇ
Hukuksal konuları siyasal amaçlarla çarpıtmak, halk dalkavukluğu sayılacak tutum ve davranışlardan kaçınmak gerekir. Hukuka güvenin kalmadığı, siyasal erkin her istediğini yapabileceği kanısının yerleştiği toplumlarda barış ve güvenlik sözde kalır.
Hukuk devletinden beklenen özen, hukuka bağlılıkta ödünsüz, içtenlikli davranmaktır. Ölüm cezası (idam) konusunda 6 Nisan 2004’te New York’ta imzalanan “Ölüm cezasının kaldırılmasını Amaçlayan, Kişisel ve Siyasal Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmeye Ek İkinci İhtiyarî Protokol” 28.10.2005 günlü, 5415 no.lu yasayla uygun bulunmuş, bağlı düzenlemeler de Bakanlar Kurulu’nun 12.12.2005 günlü, 2005/9813 sayılı kararıyla kabûl edilmiştir. (Resmî Gazete 27.12.2005).
Ülkemizde 1984 yılından bu yana uygulanmayan ölüm cezası, savaş tehdidi ve terör suçları dışındaki suçlar için 2001 yılında, 3 Ağustos 2002’de de “Savaş ve çok yakın savaş tehdidi durumlarında işlenen suçlar dışındaki suçlar” için yasalarımızdan çıkarılmıştı. 5170 ve 5218 no.lu yasalarla hukukumuz idamdan arındırılmıştır. Yeniden getirilmesinin hiçbir yararı olmaz.