Günümüz cumhurbaşkanlığında oturan Bay RTE Anayasa değişikliği kampanyasına katılarak nasıl yansızlık kuralını çiğnediyse konuşmalarındaki değinilerle de gerçeklere ters düşmekte, makamıyla ve sıfatıyla bağdaşmayan anlatımlara kalkışmaktadır. Sorumsuzluk belli durumlar içindir, her şey için değildir. Kimi zaman da “Tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak” diyerek yeni bir şey söylediğini sanıp toplulukları coşturmaya çalışmaktadır. Sanki kendilerinden önce böyle denmiyordu. Bu değerleri kazandıranlara çatarak konuşmayı içtenlikli ve gerçekçi bulmuyoruz.
Daha önce “Türkiye’nin yarınında artık Kemalizm’e ve Kemalizm benzeri rejimlere yer yoktur. Kemalizm’in yeniden kendini üretmesi söz konusu değildir. Bizim için en üst belirleyici, İslâm’ın ilkeleridir. Her şey ona göre belirlenir. Ben İslâm’ı devlet plânı içinde düşünüyorum” diyerek amacını, yönelişini ve geleceğe ilişkin hedefini -Başbakanken- açıklayan Bay RTE’ın oluşturmaya çalıştığı çatıya ilişkin günümüzdeki belirtiler hiç de iç açıcı değildir. Her istediğini yapmaya, ilişkileri iyi olanlara her istediklerini vermeye elverişli kuralları yetersiz bulup hukuksal aykırılıklarla dolu Anayasa değişikliği için kural dışı çalışmalara koyulan Bay RTE’ın heveslerini ve tutkularını dizginlemenin olanağı görülmemektedir. Kurtuluş Savaşı ile sonrasını ayıran Atatürk karşıtlarının görüşlerini okşayan sözleriyle (“iki ayyaş” gibi) lâik cumhuriyeti benimsemediği sanılmaktadır. “Mustafa Kemal” ile “ATATÜRK”ü ayıran saltanat ve hilâfet yanlıları RTE’ı bu yanıyla sevmekte ve desteklemektedir. Bay RTE, AKP Genel Başkanı gibi davranmaktadır. Kuşku duyuluyor. “Evet” benimsenirse sonrasında saltanat ve hilâfet gündeme gelecek mi?

ÇELİŞKİ

Devletin başına, kurucusuna ilişkin olumsuz düşünceleri ve söylemleri olan kimselerin gelmesi bir çelişki olmaz mı? Osmanlı tutkunlarıyla İslâmcı bağımlıların kabûl etmekten kaçındıkları yetmiyormuş gibi suçladıkları Atatürk ilkelerine, değerlerine ve kazanımlarına karşıtlıkları çözümlenmesi gereken sorunlarımızdan biridir. İktidarın ödünlerle düzenlediği değişiklik metni, hukuksal yönden olduğu gibi demokratik gerekler ve gelenekler yönünden de çelişkiler, aykırılıklarla dolu. Siyasal maceralara köprülük yaparak yeni sorunların kaynağı olacak bir metni günümüzün koşullarında yaşama geçirmek Türkiye’yi Ortadoğu sorunlarının ateşi içine atmak, önlenmesi güç yitiklere, giderilmesi pahalıya mal olacak sakıncalara yol açar. Kişilere, partilere göre değil, ulusun çağdaş yaşamının yaraşırlığına göre hukuksal düzenlemeler yapılır. Bir kişinin eline bırakılacak devletin düşeceği durumları kestirmek güçtür. Hele yaptıkları ortada iken.
Bay RTE’ın kurallara aykırı değişikliğe çağrıları bir cumhurbaşkanına yakışmayan konuşmalarla sürüyor. Yansızlığını unutması bir yana, 19 Şubat konuşmalardan birinde “Cumhurbaşkanlığı sistemine karşı çıkan gafiller- .. yalan söylüyorlar. -Utanmadan çıkıp Meclis kalkıyor diyorlar. -Yalanlarından bıktık.” sözleri yurttaşları için kullanmakla konumunu karartıyor. Umdukları sonucu alırsa neler söylemez, tutabilene aşkolsun. Ağız düzgünlüğü, dil temizliği önemli bir niteliktir.

ADAMLARI

Günümüz Başbakanıyla yardımcısı Kurtulmuş’un “..halk oylaması kabûl çıkarsa terör azalır ve biter” sözleri ile kimi kendini bilmez AKP’linin “Hayır kazanırsa iç savaş çıkar” sözleri, halkımıza yönelik gözdağlarıdır. Sormak durumundayız “O zaman bitecek terör bugün niye bitmiyor?” Sonuç “Hayır” çıkarsa terörün sürmesine olur mu verilecek? Üniversite kürsülerinde, yönetim masalarında, her yerde karşıtları suçlanıp hırpalanıyor. Siyasal şamatalarla baskı kuruluyor. Hiçbir olay, insan ve yurttaş olma gerekleri dışında tutulamaz.
Atatürk, lâiklik karşıtı, “Türk” adını-sıfatını anıp kullanmaktan kaçınan, inanç bağını sömüren, dini araç kılmaktan çekinmeyen, toplumsal barışla ulusal dayanışmayı önemsemeyen, milliyetçilikten söz etmeyen, dün söylediklerinin bugün tersini rahatça söyleyen kimselere ne ölçüde güvenilir? Geçmişte söylediklerini unutup inkâr edenler yarın da bugün söylediklerini unutup inkâr ederler. Önemli konularda rastgele kişilerin kandırdığı, aldattığı insanların devlet yöneticiliği güven verir mi?
Çok düşünmeli, sonra pişmanlık duyulmayacak karar verilmelidir. Bozkurt selâmlarına başlayan iktidarın halkoylaması ortağı MHP’nin lideri Bahçeli’nin bugünler için 1923 ruhunu yetersiz bulması büyük bir yanılgıdır. O ruhun damlası bile günümüzün istencinden üstündür.

DİLEKLERİMİZ

İktidarla YÖK’ün birlikteliğiyle Kanun Hükmünde Kararname yoluyla görevlerinden alınan Atatürkçü öğretim üyeleriyle, gericilerin saldırısıyla Sanat Merkezi hasar gören değerli Atatürkçü sanatçı Müjdat GEZEN’e “Geçmiş olsun!” derken, iktidar uydusu durumuna düşen sözde yöneticilerle azgın saldırgan siyasal amigoları nefretle kınıyoruz.