1982 Anayasası’nın değiştirilmesi gereken maddeleri dururken gereksiz değişikliklerle cumhuriyeti sözde bırakacak Anayasa düzenlemesiyle günümüz cumhurbaşkanı tek yönetici yapılmak istenmektedir. Kendisinin tutum ve davranışlarıyla, söylemleriyle heveslendiğini açıkça ortaya koyduğu konum, ülkemizi bugünkünden daha iyi ortama taşıyacak değildir. Bay RTE neyi iyi yaptı ki ona “astığı astık, kestiği kestik” sözünü anımsatan bir hukuksal donanım ve güç veriliyor? Son 15 yılın her alandaki belirtileriyle sonuçlar ortada.
Devletin ulusu ve ülkesiyle bölünmez bütünlüğüne yönelik saldırılar önlenmiş, olumsuz amaçlı sözde dostlarla karşıtlar engellenmiş değildir. Anayasa gözardı edilmiş, içilen andlara uyulmamış, hukuk ve adalet güven araştırmasında en gerilere düşmüştür. Silâhlı Kuvvetler sarsılmış, tarihsel yapılarına kilit vurulmuş, binlerce üyesi yasa dışı eylemlerinden söz edilerek karanlığa atılmıştır. Önceleri iktidarın “Ne istediler de vermedik? -Dönsünler hasret bitsin!” dediği FETÖ’nün adamlarının girmediği devlet organı ve birimi kalmamıştır. Kendilerini koruyup kurtarmak, birlikteliklerinin ayrıntılarıyla sorumlularını saklamak için ortaklığın siyasal ayağına dokunulmamış, Anayasa değişikliği bile onların desteği ve muhalefet olmaktan çıkıp “muvafakat partisi” olan MHP’nin katkısıyla Meclis’te kabûl edilmiştir.

YALNIZ BUNLAR MI?

Terör azdı. Şehitler her gün artarken tutturulan Anayasa değişikliği ile gündem değiştirilmekte, sorunlar unutturulmaktadır. Güvenlik, “kalmadı” denilecek durumda. Partizanlık, yandaşlık, ayrıcalık, kayırma, yolsuzluk, adaletsizlik toplumsal yapıyı kemiriyor. Üniversite öğretim üyeleriyle birlikte onbinlerce görevli meslekten atıldı. Mülteciler kentlerin yaşam düzenini bozdu ama seçmen yapılmaları düşünülüyor. İşsizlik dizboyu. İflâslar arttı. Ödenmeyen borçlar, geri dönmeyen krediler giderek güçlükler çeken ekonomide tehlike çanları çaldırıyor. Sarayın giderleri yüksek. Örtülü ödenek giderleri tavan yapıyor. İlâç zamlarıyla yaşam pahalılığı aldı yürüdü. Dış alım nedeniyle borçlanma arttı, dışsatım azaldı. Pahalılık iyice ağırlığını duyuruyor. Geçim koşulları ancak dolarları para sayma makinesiyle sayılabilen kimseleri etkilemiyor. Değeri azalan TL çok yüksek ücretli danışmanların ve onların patronlarının sorunu değil.
Polis olayları at koşturuyor. Kadınlara saldırılar önlenemediği gibi polislerden sonra jandarmadaki kadın görevlilere başörtüsü serbestisi getirilerek eğitimdeki bozulmalar gibi gerici seçmenlere göz kırpılıyor. Kayyım atamalarıyla iktidar kendinden olmayan kurumlara el koyuyor. Bütçe açıkları ayrı.
Günümüz Cumhurbaşkanı ile Başbakanı FETÖ’cülerle ilgili yargıdan beklentilerini dilek olmaktan öte buyruk verir gibi açıklıyorlar.
TBMM’nde gizli olması gereken oylar pervasızlıkla açık olarak kullanılabiliyor. Demokratik kitle örgütleriyle aydınların çoğunluğu ayakta. Toplumsal direniş kapıda. Dış ilişkilerde yalnızlık ve dışlanma da böyle. Suriye dalışı şehitlerle ve ABD ilgisizliğiyle sürerken Yunanistan’ın işgal ettiği adalarımıza ilişkin bir girişim duyulmuyor. AB ilişkileri gel-git yaşıyor. Kıbrıs görüşmelerinden olumlu belirtiler gelmiyor. Karışıklık yaygın.

DÜŞÜŞ ve ÇÖKÜŞ

Kendini güvende sayanların sayısı giderek düşüyor. Yargının tek adam eline büsbütün geçmesi ürkütüyor. Dosya şişkinliğiyle bunalan yargı kuruluşları hukuksuzluktan ve adaletsizlikten yakınanların eleştirileri altında. Toplumsal barış, ulusal dayanışma iktidarın umurunda görülmüyor. Ahlâk çöküşü, ikiyüzlülük, dalkavukluk, döneklik, yalakalık, medyadaki bozulma içler acısı. Türkiye’mizde hiçbir dönem böyle kötü durum yaşanmadı. Anayasa değişikliğiyle parti genel başkanı da olarak yalnız kendine oy verenlerin başkanı olacak kişi ulusal birliğin ve devletin temsilcisi olamaz. Nitelikli çoğunluğu aramayan değişiklik doyurmaz.
Halife istemiyoruz. Padişah, şeyh, emir, kral, sultan, diktâtör istemiyoruz. Ayrışma, bölünme, parçalanma, kavga, savaş istemiyoruz. ATATÜRK TÜRKİYESİ’ne yaraşır onurla yaşamak ve sonsuza değin bağımsızlığımızı korumak istiyoruz. Kimse yasama organının ve ulusun üstünde olamaz. Aman ha!

BÜYÜK ACI

Gazetemizin seçkin yazarlarından Sayın Mehmet TÜRKER’i yitirmenin büyük acısını yaşıyoruz. Ailesine sabır ve başsağlığı diler, aynı duygumuzu meslektaşları ve sevenleri için de yineleriz.