Yazımın başlığı yanıltmasın. Akçalı giderleri düzenli yapmak, para biriktirmek anlamında değil, davranış biçimi anlamında kullanıyorum. Hukuksal bir yöntem olan halkoylamasına gidişte davranışların uygar ve demokratik olmadığı görüşümü okurlarımızla paylaşmak için bu başlığı yeğledim. Teknik konuların halkoyuna sunulmasını, üstelik 18 maddenin hep birlikte oylanmasını uygun bulmadığımı, bir tür kapkaç yöntemiyle önemli bir değişikliğin gerçekleştirilmek istendiğini önceleri belirtmiştim. Giderek artan sertlik, kabalık, ilkellik karşısında yurttaşlarımıza durumu açıklamayı yararlı bir görev sayıyorum.
Oy kullanacak yurttaşlarımızın hepsinin aynı görüşte olması usdışı bir durumdur. Ayrı görüşte olmaları da çok doğaldır. Önemli olan, ulusal yapıyı korumak, herhangi bir nedenle karşıtlık ve ayrılık kötülüklerine kapılmamak, katılmamaktır. Bu konuda devlet yöneticileriyle siyasal partilerin ve demokratik kitle örgütlerinin önderlerine büyük sorumluluk düşmektedir.
Ne yazık ki beklenen olgunluk ve duyarlıktan uzak görünümler izlenmektedir. Her yurttaşın kendine göre oyu için dayanakları, gerekçeleri vardır. İster “Evet”, ister “Hayır” desin, saygıyla karşılamak gerekirken özellikle “Evet” kesiminin öncülerinden başta günümüz Cumhurbaşkanı ile günümüz Başbakanı olmak üzere karşıtlık söylemleri, kışkırtıcı konuşmalar birbirine eklenircesine sürmektedir. Ulusal birliği temsil etmek yükümlülüğüne tümüyle ters bu davranışların taşıdığı sakıncalar, getireceği zarar, giderilip onarılması güç düzeylere ulaşabilir. Ortamı germekten uzak kalacak örnekler verilecek yerde düşmanca tutumlara neden olan davranışlar hem insanlığa, hem yurttaşlığa, hem uygarlığa, hem demokratlığa, hem terbiyeye, hem de hukuka aykırıdır. Basında “Kâinat lideri, asrın liderimiz” sıfatları verilen Bay RTE’ın konumunu, yükümlülüklerini düşünerek kaçınacağı umulan taraflı davranmayı sürdürdüğü de üzüntüyle izlenmektedir.

VE ADAMLARI

Cumhurbaşkanını örnek alan, onun davranışlarıyla yüreklenenler de toplumsal yapıyı sarsan davranışlardan çekinmemektedir. Başbakanın, tekerleme yaptığını, vecize söylediğini sanarak yaptığı konuşmalar da ibretliktir. Herhalde Bay RTE’a daha çok yaranıp kazanırlarsa Bahçeli’yle birlikte Başkan Yardımcısı olmayı amaçlıyor. Genelde sık sık karşılaşılan soru “RTE neyi isteyip yapamıyor, ne engel var ki tek adamlık istiyor?” İnsan, tutkusundan çektiğini başka şeyden çekmez. İnkârlarına bakılmasın. Nasıl dün yapıp söylediklerinin bugün tersini yapıp söylüyorlarsa yarın da bugün yapıp söylediklerinin tersini yapıp söylemekten kaçınmazlar. Gülünç olduklarının ayırdında değiller.
Evetçi partilerin sözcülerinin konuşmaları da liderlerinin buyruğunda onlarınkinden başka içerikte değil. Siyaset kavga değil yönetim becerisi yarışmasıdır. Kötü söz, sahibinin karasıdır. Çirkinliklerden uzak kalınacak yerde birbiriyle yarışırcasına sert sözlerle suçlamak ve yanıt vermek, sokak ağzıyla konuşmak böbürlenme değil, utanma nedeni
olmalıdır.
Oy için birbirini kırmak, gücendirmek, topluma örnek olacak yerde tepki çekmek, kişilik düşüklüğüdür. Birbirinin yüzüne bakmayı engelleyecek tutum ve davranışlar ilkelliktir. Yarın bir saldırıyla karşılaşılsa hep birlikte yurdumuzu savunacağız. İlkelerden, değerlerden ödün verilmez. Bir kişi için halk birbirine düşürülmez. Ulusu bölmek en büyük suçlardan biridir. Ülke karanlığa, parçalanmaya sürüklenmez. “Evet” de olsa “Hayır” da olsa birbirimizden
ayrılamayız.
Kimi AKP’lilerin RTE’a, kimi MHP’lilerin D. Bahçeli’ye olağan saygıya aykırı, kul-köle gibi taparcasına yaklaşımları, insanlık yönünden çok olumsuz, çok düşündürücü. Demokratik ve uygar kişilikle bağdaşmayan duruşlar, eğilişler, koşturmalar, alkışlar ve özenmelerin inançla, milliyetçilikle bağdaştığını kimse savunamaz. Toplumu tehdit eden konuşmalar yapılmakta, hukuk ayaklar altına alınmaktadır. Hukuksuzluk, en büyük açlık, en büyük yokluk, en ağır işkencedir. Halkoylamasını genel seçimler gibi parti sorunu yapmak, diktanın taşlarını döşemek bağışlanacak tutum değildir.