Birey, aile ve çevre yaşamımızda katılmadığımız, sakıncalı bulduğumuz, uygun ve yaraşır görmediğimiz durumları önleme, giderme çabamız gibi onlardan yakınmamız da doğaldır. Ancak ulusal bağlamda yakınılan durumların ve olayların özelliği, önemi başkadır. Bunların toplumsal yapımızda neden olduğu olumsuz etkileri, yıkımları gidermek sanıldığı kadar kolay olmadığı gibi geleceğe ağırlığı da bir o kadar düşündürücüdür.
Yaşamın değişik ortamlarında ve dönemlerinde değişik yakınma nedenleri hepimiz için olasıdır. Ancak yaşam gücünü etkileyen, ulusal ilkeleri ve değerleri koruyan kurumlar, kurullar ve güçlerin varlığı, sakıncaları önleyip gidermekteki özenleri hepimiz için birer güvencedir. Bunların başında yargı organlarıyla Silâhlı Kuvvetler gelmektedir.
Özellikle son yıllarda Silâhlı Kuvvetler’in düşürüldüğü, yurtsever her kişinin üzüntü duyduğu durum ile yargının yakınılan işlevleri, kumpas dâvaları, Fetöcü yargıç ve savcılarla emniyet görevlilerinin sakıncalı ilişkileriyle neden oldukları kötülükler kamu vicdanını derinden yaralamıştır. Adalete güven eleştirileri artmıştır.

GÜNCEL

Siyasal beklentiler ve amaçlarla kurumların yapısını, niteliğini bozan, görevlilerinin yandaşlığı gözetilerek konumuna önem verilen ortamda sakıncalar birbirine eklenmiştir. En düşündürücü ve en sakıncalı olumsuzluk yargı alanında ve Silâhlı Kuvvetler alanında yaşanmıştır. Biri de yükseköğretim kadrolarındaki karışıklıktır. Rejim ve sistem değişikliğinin birbirine karıştığı ortamda neler yaşanacağını göreceğiz. Kurtarıcı, kurucu Atatürk’ün sayesinde devlet katlarında oturanların TBMM’nde 23 Nisan törenindeki yadsımaları,16 Nisan oylamasına ilişkin Yüksek Seçim Kurulu’nun yasaya aykırı kararı iç karartmıştır. Cumhurbaşkanının bir parti üyesi, hele genel başkanı olması, Anayasa’da öngörülen çok zorunlu ve yararlı tarafsızlık ilkesini tümüyle geçersiz kılan, sakıncalarını önlemek güçlüğü bulunan bir aykırılıktır. Toplumsal yapıyla birlikte devlet yapısı da zarar görür. Hele RTE’ın taşkınlık ve aşırılıkları olursa neler neler yaşanabilir.

BENCİLLİK

Eğitimden işsizliğe ilgisizlik, bir tür siyasal bencilliğin sonucudur. Siyasal iktidar, kendini doğrudan ilgilendirmeyen durumlara sırt çevirmiş, amaçladığı düzeni gerçekleştirmeye öncelik ve ağırlık vererek eylem ve işlemlerini bu doğrultuda yürütüp yoğunlaştırmıştır. Son Anayasa değişikliği çabaları bunun en yeni ve en somut kanıtıdır. Yargıya güvenin giderek azaldığı konusunda sözlü ve yazılı yakınmalar, uyarılar, öneriler giderek ağırlık kazanmaktadır. Anayasa değişikliği oylamasına ilişkin haklı eleştiriler bunun en yeni örnekleridir. Bir ülkede yargı siyasal iktidarın etkisi ve baskısıyla bağımsızlığından ödün verirse, saygınlığını ve güvenirliğini yitirirse, adının vazgeçilmez niteliği olan yansızlığını savsaklarsa önemi, değeri kalmadığı gibi kınamalarla kararır, saygınlığı, onuru kalmaz.
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi’nin seçkin emekli üyelerinden Şakir KALELİ, 2016 yılının sonlarında yayımladığı “Gereği Düşünüldü” adlı anılar kitabında yargıdaki bozulmalara ve nedenlerine değinmiş, haklı eleştirilerinde sakıncalı gelişmelerin örneklerine yer vermişti. Rize’de RTE ile çay toplayan yargı yetkililerinin daha önce AKP’lilerin karşılayıp ağırladığı toplantılara eşleriyle katılmalarını eleştirmişti. Anayasa değişikliğine karşı yargı yolunu izleyen CHP’lileri kınarken kendi özel organlarıymış gibi yargı yerlerine talimat verircesine konuşan günümüz Adalet Bakanı’nın tutumu hukuk devleti ve demokrasi anlayışı yönünden kötü bir örnektir.

YARGI GÜVENCESİ

Demokrat Parti’nin Adalet Bakanı Hüseyin Avni GÖKTÜRK döneminde yaptığı “tasfiye” yargıyla oynamanın sakıncalarına nasıl neden olmuşsa, AKP iktidarının yargıya yaklaşımındaki partizanlıkla öyle sonuçlar verecek görünümündedir. Yargı ulusal namus, ulusal onur, ulusal bağımsızlık, ulusal esenlik ve bireysel özgürlüktür. En sağlıklı ve en etkin güvencedir. Bu alandaki bozulma, en tehlikeli toplumsal sayrılık (hastalık) ve en zararlı yıkımdır. Adalet güveninin kalmadığı yerde karanlık yoğunlaşır, haksızlıklar, kötülükler her değeri geçersiz kılar. Yaşam zindan olur. Halkoylaması nedeniyle elektrik mühendisi Semih KALKANOĞLU sorunu ayrıntılı iletileriyle irdelemiştir. AGİT de uyarmıştır.