Türkiye Cumhuriyeti’ni kuruluş felsefesi çizgisinden ve amacından çıkarıp kendi anlayışlarına uygun yapıya dönüştürmek için siyasal iktidarın eğitimden inanca uzanan çabaları birbirine eklenmektedir. Ulusal eğitim dinsel eğitime yönelirken iktidar yandaşlığı ve gösterileri de arttı. “Ayakkabısız okul projesi”, din dersleri zorunluluğu, İnsani Yardım Vakfı kumbaralarının okullarda dağıtımı, Maarif Vakfı’na olanak sağlama ve FETÖ’cü okulları devir katkıları, yaşama geçirilmek istenmektedir.
Lâiklik ilkesine tümüyle aykırı olan “müftülere nikâh kıyma yetkisi” için AKP genel başkanının dayatması da bu kapsamdadır. Anayasa’nın “Yasama yetkisi” başlıklı 7. maddesine aykırı buyruğu bir elatma (müdahale)dır. Meclis’in yetkisine elatılmaması, baskı olacak buyruğu, gözdağı vermeyi de yasaklar.
Cami çıkışlarında, cami alanında ve önünde siyasal konuşmalar yapmak, demeç vermek olağanlaştı. Özgür ve temiz inanç anlayışıyla bağdaşmayan bu tutumlar yanında şimdi de her yere cami yapılıyor. İmam hatip okullarının bahçelerine de yapılması tasarlanıyormuş. Yargılamada eşitliğe aykırı yargıç ve avukat sıkmabaşlılığı gibi okullarda öğretmen ve öğrenci inanç birlikteliği sergilenmesi aykırılığı her gün artmakta, iktidarın inanç ağırlığı eğitimden askerliğe uzanarak Anayasa’nın lâiklik ilkesi çiğnenmektedir.
İlâçta bile “Helallik” dayatması konuşuluyor. 10 ayda 300’e yakın kadının, öldürülmesi, 300’e yakın çocuğun istismarı, iktidar siyasetiyle şehitlerin verilmesi, ruhsatsız silâhlarla bireysel silâhlanma üzerinde etkin bir yaklaşım, bu sorunlara ilişkin gerçekçi bir çözüm çabası yok.
Tanrı’yla inananları arasındaki vicdan ilişkisi-bağı, siyasal sömürünün çıkar aracı olmuştur. İktidar yetkililerinin sık sık dinsel bağdan söz etmelerinin nedeni siyasal konumlarını güçlendirerek sürdürmektir.

GERÇEK YAPILANMA

Her alanda tam bağımsızlığı, özgürlüğü, ulusal egemenliği ve çağdaşlığı amaçlayan Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın Atatürk ilkeleri ışığında kazandırdığı lâik cumhuriyet yapısı, us (akıl) ve bilim temelinde yükselmekteydi. 1950’lerden başlayarak yanlış demokrasi anlayışıyla düzenin özünü oluşturan değerlere aykırı tutum ve davranışlar yoğunluk kazanmış, lâik cumhuriyetin erdemine ve onuruna yaraşır olmayanların halk dalkavukluğu ve kimi karşıtlıklarıyla siyasal yapı gölgelenmekten öte kararmıştır. ATATÜRK ve arkadaşlarının amaçladığı gerçek yapı önemli yaralar almıştır. “Kimsesizlerin kimsesi” olan ve “Kanla kurulan” cumhuriyet, kişisel egemenliğe dönüştürülerek ulus-halk yönetimi olmaktan çıkarılmak üzeredir.
21 Ekim günü Orta Doğu Teknik Üniversitesi salonunda Üniversite Rektörüyle öğrencilerin izlediği, ilgilenenlerin katıldığı “NUTUK” konulu etkinlikte öğrencilerin sanatsal gösterileri, danslı ve müzikli izlence büyük beğeni topladı. ATATÜRK’ümüzün Söylevi’nin 90. yılı nedeniyle Çankaya Rotary Kulübü’nün düzenlediği etkinlik, kulüp başkanı ODTÜ’lü İnşaat Yüksek Mühendisi Zafer AKYILDIZ’ın konuşmasıyla başladı. Söylev konusunda yaptığımız kısa bir konuşmayla neleri içerdiğini belirtip dünyada örneği bulunmayan bir sesleniş olduğunu anlattık. Olumsuzlukları olumluluğa çevirip kazanılanlara değinerek başaranları andık, örnek alınmalarını diledik. Coşkulu bir cumhuriyet kutlaması yaşandı.

GÜNCEL

AKP’li belediye başkanlarının genel merkez dayatmasıyla istifaları siyasal gidişimizin ne ölçüde demokratik olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Seçenlerin oylarına parti yönetimince hiç değer verilmemekte, iktidarlarını sürdürmek için her yolu, her yöntemi geçerli sayıyorlar. Sözde demokratlığın, gerçekte despotluğun değişik görüntüleri izleniyor. Ağır baskı altında tutulan medyaya yönelik uygulamaları Fetullah’ı överek göklere çıkaran Bekir BOZDAĞ savunuyor. Kimbilir daha neler görecek, neler
duyacağız?

KUTLAMA VE ANMA

Çankaya İnönü Köşkü’nde “Eskişehir Kurtuluş Müzesi Pembe Köşk’te” adlı görkemli sergi, sesli ve görüntülü tablolarıyla çok anlamlı bir Cumhuriyet’i kutlama ve kurucularını anma etkinliği olarak 27 Kasım’a kadar herkese açıktır. Belirtmekle mutluluk duyarız.