Genel başkanları ve kimi sözcüleriyle 2023 (Cumhuriyetimizin 100. yılı)’ü hedef gösteren AKP’liler “Kim ne derse desin, yeni devlet kuruyoruz. Başkanı da RTE’dır” savlarıyla iyice çizgiyi aştılar. Lâik Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik hukuk devleti niteliğiyle asla bağdaşmayan girişimlerle (imam nikâhı, din dersi ağırlığı, kimi dinci kuruluşlarla MEB’nın protokal imzalaması, ders proğramlarının değiştirilmesi, partizan açılımlar vd.) kendi amaçladıkları düzeni kurma çabalarına hız verdikleri anlaşılan günümüz iktidarının hiçbir şeyi düzeltmeyip düz edecekleri iyice ortaya çıkmıştır.
Vatanımızın minnettar olduğu Yüce ATATÜRK’ün “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesiyle yaşama geçirdiği pakt, anlaşma ve antlaşmalarla gerçekleştirdiği, ülkemizin coğrafyasına uygun denge politikasına aykırı tutum ve davranışlarla, din öğesini öne çıkararak güdülen siyasa ile bir yere varılamayacağı son yılların olaylarıyla kanıtlanmıştır. Çevremizde olumlu ilişkiler içinde olduğumuz bir ülke kalmadığı gibi uzakta da Katar’dan başka bir gerçek dost ülke yoktur. Suriye bozgunu RTE yöntemini boşa çıkarmıştır. İçerideki kutuplaştırma tutumunun dış ilişkilerdeki beceriksizliklere koşut çizgisi, her gün yeni bir sorunla karşı karşıya getirdiği toplumumuzda tedirginlik yaratmaktadır. Ulusal yaşamı, ülke tümlüğünü, genel güvenliği sakıncalı düzeye getiren siyasal davranışların bağışlanmaz yanlışlar olduğu açıktır.

İZLENİMLER-SAPTAMALAR

İktidar güvencesindeki siyasal şımarıklar, kendini bilmezler birbiriyle yarışırken iktidar kesiminin sakıncalı sözlere ilişkin suskunluğu, parti çoğunluğunu yitirmemek için içlerindeki FETÖ’cülere el atamaması, olur olmaz ve hatta gereksiz nedenlerle suçlamalarla soruşturmaların sürmesi, yargı bağımsızlığının kalmadığına ilişkin yakınmalara karşın adalete saygının ve bağlılığın mutluluğunu verecek bir belirtinin olmaması yaşamı karartan başlıca olumsuzluklardır. Hele Bay RTE’ın “Adaletin ve özgürlüğün olmadığına” ilişkin eleştirilere çatışı.
Kimi mahkemelerin üye odalarında Osmanlı büyüklerinin resimleri dizilirken Atatürk’ün fotoğrafına yer verilmediği görülmektedir. Askerî Yargıtay ve Askerî Yüksek İdare Mahkemesi kaldırılmış, askerlik özelliği gözetilmeden askerî durumlar ve suçlar sivil mahkemelere verilmiştir. “Firar” konusunda sivil yargının yeni kararı çarpıklığı ortaya koymaktadır. Firarın bahanesi, nedeni, gerekçesi olmayacağı gözardı edilmiştir. Osmanlı’dan kalma askerî yargıya son verilmiş, böylece ordusu olup da askeri alt mahkemeleri olmayan tek ülke durumuna düşülmüştür. Yargıtay ve Danıştay içinde de askerlerle ilgili uzman daire yoktur.
Gerçek FETÖ’cülerin saklandığı, bilinerek-bilinmeyerek korunduğu bir ortam görünümü var. Özensiz soruşturmalarla suçlama toplumun psikolojisini bozmaktadır. General Aydoğan AYDIN’ın beraat ettikten üç gün sonra uçak kazasında şehit olduğunu çok kimse bilmemektedir. Kahramanlarını suçlayanların vicdan değerinden söz edilemez.

ÇELİŞKİ

FETÖ’nün reklamcısı gibi övgüsünü yapanlar, ulusumuzdan özür dilemeden iktidarın yaldızlı koltuklarında oturuyor. Birlikte fotoğraf çektirmek için yarışanlara, hattâ bunun için Pensilvanya’ya giden milletvekillerine AKP’nin yasama gücünü yitirmemesi için dokunulmadığı anlaşılmaktadır. Dokunulursa onların söyleyeceklerinden çekinildiği değerlendirilmektedir. AKP içinde FETÖ yanlısı milletvekili, üye olmadığı savunmasına kargalar bile güler. 15 Temmuz 2016’dan önce FETÖ’cü olmayan çok az AKP’li vardı kanısı yaygın. Son günlerde bir de “yeni devlet kurmak”tan söz etmesi yetmiyormuş gibi hezeyanında direnen AKP yöneticilerinden Ayhan Oğan çıktı. Kursaklarındaki özlemleri açıklıyorlar.
Genel başkanlarının Abdülhamit övgüleriyle tırmanan eskiye özlemle de çatışan “Yeni devlet” AKP’nin ilginç bir çelişkisidir. Oğan, AKP’lilerin tutum ve davranışlarından, konuşma ve yazılarından güven almasa, amaç ve eğilimlerinden böyle bir kanı edinmese sözlerinde direnir miydi? RTE’ın partizanlıkla sürdürdüğü parti genel başkanlığı da partisinin dağılmaması içindir. Oğan da bu nedenle tutuluyor olsa gerek.

ÖZEN

Günümüzde en çok özen isteyen konu “Adalet”tir. Yargı yetkisini ulus adına kullanan yerlerdeki adalet görevlileri kişilikli, ahlâklı, bilgili, terbiyeli, özgür düşünceli, bağımsız, yansız, ön yargısız olmadıkça adalet gerçekleşemez. Bağımlı, yanlı, güdümlü adalet olmaz. Adaletin olmadığı yerde karanlık ve bataklık, her tür haksızlığın, kötülüğün ve pisliğin iğrenç ortamı vardır. Yineleyelim: Adalet, yalnız devletin temeli değil insanlığın, erdemin, soyluluğu, onurun güneşidir. “Türkiye’de hâkimler vardır” sözüyle açıklanan iyimserliğin gerçek olduğunu kanıtlayan yeni örnekler bekleniyor.