Profesör Mehmet Haberal hapisteyken, annesini ve babasını kaybetti, memlekete dünya çapında biliminsanı evlat yetiştirdiler, onu kahrolarak son gördükleri yer demir parmaklıkların arkasıydı.

*

Korgeneral Engin Alan hapisteyken annesini, damadını, kayınvalidesini kaybetti, vatana millete hayırlı bir evlat, gurur duyulan kahraman bir damat, onur duyulan bir kayınpederken, onu gözlerine inanamayarak son gördükleri yer, kendi ordusu tarafından esir tutulduğu Silivri’ydi.

*

Öperken kokusunu içine çektiysen, özlerken burnunun direği sızlar derler... Profesör Fatih Hilmioğlu ve yarbay Mustafa Dönmez, hapisteyken oğullarını kaybettiler, henüz 21 yaşında aslan gibi delikanlıydılar. Herkesin temennisi “Allah kimseye evlat acısı göstermesin”dir. Onlar bu tarifsiz acıyı, bir babanın en çaresiz anını, beton hücrelerde yaşadılar, feryatlarını duvarlara haykırdılar.

*

Bu mesleğin en namuslu insanlarından biri olan gazeteci Doğan Yurdakul, Odatv kumpasından hapisteyken, hayat arkadaşını, eşini kaybetti, eşinin sağlık durumu ağırlaştığında son kez görebilmek, vedalaşabilmek için izin istemişti, izin vermediler, tabutunu öperek veda edebildi. Hatice Senay Sarıgöz, sahil güvenlikte sivil memurdu, askeri casusluk iftirasından tutukladılar, tam hapse tıkılırken, hayat arkadaşını, kocasını kaybetti, oğulları henüz sekiz yaşındaydı, tek başına ortada kalakaldı, babası kabirde, annesi hapisteydi.

*

Koramiral Deniz Cora hapisteyken, babasını ve ağabeyini kaybetti. Tümamiral Engin Baykal hapisteyken, annesini ve babasını kaybetti. İşçi Partisi genel başkan yardımcısı Erkan Önsel hapisteyken, ağabeyini kaybetti.

*

Orgeneral Hasan Iğsız’ın annesi, korgeneral İsmail Hakkı Pekin’in annesi, korgeneral Mustafa Korkut Özarslan’ın annesi, koramiral Kadir Sağdıç’ın annesi, koramiral Lütfi Sancar’ın annesi, tuğgeneral Kasım Erdem’in annesi, tuğgeneral Levent Ersöz’ün annesi, tuğgeneral Mustafa Kemal Tutkun’un annesi, kurmay albay Dursun Çiçek’in annesi, kurmay albay İlkay Nerat’ın babası, kurmay albay Tayfun Duman’ın annesi, kurmay albay Nihat Altınbulak’ın babası, kurmay albay Engin Kılıç’ın babası, kurmay albay Hüseyin Çınar’ın babası, varlığıyla onur duyduğum değerli ağabeyim Üstün Cesaret ve Feragat Madalyalı albay Hulusi Gülbahar’ın annesi, albay Ahmet Dikmen’in babası, albay Fuat Selvi’nin babası, kurmay yarbay Hüseyin Topuz’un annesi, binbaşı Kemalettin Yakar’ın babası, binbaşı Hüseyin Polatsoy’un annesi, tabip binbaşı Zeki Mesten’in babası, yüzbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk’ün annesi, yüzbaşı Murat Eren’in annesi, orgeneral Hurşit Tolon’un kayınvalidesi, orgeneral Bilgin Balanlı’nın kayınpederi, tuğgeneral İzzet Ocak’ın kayınpederi, tuğgeneral Mehmet Faruk Alpaydın’ın kayınpederi, tuğamiral İsmail Taylan’ın kayınvalidesi, tuğamiral Hüseyin Hoşgit’in kayınpederi, kurmay albay Cem Okyay’ın kayınpederi, kurmay albay Sırrı Yılmaz’ın kayınvalidesi, yüzbaşı Levent Güldoğuş’un kayınvalidesi... Oğullarıyla damatlarıyla bir ömür boyu övündüler, hayatlarının son deminde kahırdan gittiler.

*

Gazi üsteğmen Serdar Öztürk, 1994’te Silopi’de Pkk’yla vuruşurken, mayına denk geldi, sol gözünü kaybetti, iki hafta komada kaldı, iki yıl hastanede yattı, onlarca ameliyat geçirdi, bazı iç organlarını kaybetti, ciğerinden kafatasına kadar, vücuduna saplanan 17 şarapnel parçası çıkarılamadı, onlarla birlikte yaşıyor, Devlet Övünç Madalyası’yla ödüllendirildi, İstanbul Üniversitesi hukuk fakültesine girdi, avukat oldu, Ergenekon kumpasıyla hapse tıkıldı, suçsuz yere beş yıl dokuz ay yatırıldı, Cumhurbaşkanlığına dilekçe yazdı, “insan hem kahraman, hem terörist olamaz, feda ettiğim gençliğim ve sağlığım devletime helal olsun” dedi, madalyasını iade etti. Babası bu kederi taşıyamadı, rahmetli oldu. Babasının ölümü kendisine söylenemedi, kaybettiğinden habersiz, altı ay boyunca babasına mektup yazdı. Ve, bir bayram sabahı... Çok özlediği babasıyla açık görüşte bayramlaşacağını düşündüğü gün, annesinden öğrendi.

*

Gene bir bayram... CHP milletvekili Enis Berberoğlu hapisteyken, kayınpederini kaybetti. Köy enstitüsü mezunu, aydınlık savaşçısı bir öğretmen olarak, damadıyla onur duyuyordu. Ve, bu bayram sabahı... Herkes gibi evinde, ailesiyle birlikte olması gereken Enis Berberoğlu, 32 yıllık hayat arkadaşı Oya’yla musalla başında görüşebildi.

*

Bitti denilen kumpas süreci, aynen devam ediyor... İçerdekilerden fazla dışardakileri öldüren, aileleri cezalandıran bir kindarlık bu.