Ayakkabı kutusunda...
4.5 milyon dolar vardı.
O günkü kurla 9 milyon lira ediyordu.

*

Bugün?
18 milyon lira ediyor.

*

Ayakkabı kutusu...
4 yılda 9 milyon lira kazandı.

*

Ne mutlu ayakkabı kutusu olana!

*

Hayırsever Rıza bey özel uçağıyla umreye götürdüğü ekonomi bakanımıza 350 bin dolarlık kol saati takmış, ekonomi bakanımız “evet bana kol saati taktı ama, parasını ben ödedim” demişti, 350 bin dolar o günkü pariteyle 700 bin liraya tekabül ediyordu.
Hayırsever Rıza bey aynı kol saatini bugün takmaya kalksa, sayın ekonomi bakanımız 1 milyon 400 bin lira ödemek zorundaydı.
Dolayısıyla, tam zamanında takmıştı yani, ekonomi bakanımızın 700 bin lirası cebinde kaldı, takan karlı taktıran karlı çıktı.

*

Hayırsever Rıza beyin hayırlara vesile işlerine bakan Abdullah Happani bey, tiko para 1 milyon lira, 800 bin euro, 60 bin dolar ve 2 kilo altınla enselenmişti, kendisinden özür dilendi, hepsi kendisine iade edildi, üstüne 55 bin lira faiz ödendi, Abdullah Happani bey de patronu Rıza bey gibi hayırsever biri olduğu için faiz gelirine dokunmadı, Halkbank şubesinden Kızılay’a bağışladı.
Kızılay, bu 55 bin lirayla o günkü kurla 27 bin 500 dolar alabiliyordu, bugün almaya kalksa anca 13 bin 750 dolar alabilir.
Dolayısıyla, hem Kızılay bağışını TL bazında ikiye katladı, hem de Abdullah Happani bey dolar bazında iki misli sevap kazanmış oldu.

*

Sayın devletimizin elinde kala kala, sayın içişleri bakanımızın oğlunun yatak odasında yakalanan iki adet para sayma makinesi, boş ayakkabı kutuları ve iki adet banyo lifi kaldı, çünkü, hayırsever Halkbank genel müdürümüz hayırlara vesile olacak dolarları sadece ayakkabı kutularına değil, banyo liflerine de sokuşturmuştu, boş ayakkabı kutuları ve banyo lifleri çöpe atıldı, adli emanete bırakılan para sayma makineleri milli emlak müdürlüğüne gönderildi, ilahe yöntemiyle satıldı, 200 lira gelir elde edildi.
Sayın devletimiz bu 200 liralık muhteşem gelirle o gün itibarıyla 100 dolar alabiliyordu, bugün almaya kalksa anca 50 dolar alabilir.
Sayın devletimiz 50 dolar yelkendedir.
İsterse bozdurup bozdurup harcar, isterse IMF’ye borç verebilir.

*

Herkes kazanmıştır...
Asrın liderimizin sık sık dile getirdiği “win win” budur.

*

Görüldüğü gibi, doların artışı fena bir şey değildir, aksine gayet iyi bir şeydir. Sayın ahalimiz müsterih olmalıdır!