1968, İzmir merkez vaizi, Kestanepazarı Kuran kursu öğreticisiydi.
1969, İzmir Buca’da kendisinin yönetimindeki kampta öğrencilere
Risale-i Nur eğitimi yaptırmaya başladı.
1970, İzmir ve çevresinde nurculuk programları yaptı.
1971, İzmir sıkıyönetim komutanlığı askeri savcılığı tarafından ifadesi alındı, dava açıldı, vaaz yetkisi elinden alındı.
1972, Erzurum’a gitti, nurcu liderlerle toplantılar yaptı.
1973, Edremit’e tayin edilmesine rağmen İzmir’de ikamet etti, nur medreselerinde toplantılar düzenledi, sadece cuma günleri gittiği Edremit’te nurcu öğrenciler için kamplar organize etti.
1976, Aydın’da nurcu kampları açtı, İzmir Bornova vaizliğine atandı, vaaz bantlarının yurt sathında dağıtılmasını sağladı.
1980, İzmir’deki nur toplantısında, Huruç Harekatı başlattığını, her şehirde liderlerin tespit edildiğini, bütün ülkede orta ve yüksek öğretim öğrencileri için yurtlar açılacağını söyledi.
1980, Sızıntı isimli dergide M.F.D. rumuzuyla yazılar yazıyordu, sıkıyönetim komutanlığı tarafından kendisini yakalamaya yönelik operasyon başlatılacağını öğrenince Erzurum’a kaçtı.
1980, Kayseri tıp fakültesinden 45 günlük rapor alıp, Bornova müftülüğüne gönderdi, Çanakkale’ye tayinini yaptırdı.
1981, Isparta Uluborlu’da imam hatip derneğinde saklandı, Cerrahpaşa tıp fakültesi psikiyatri kliniğinden 20 günlük rapor aldı, Ankara’da diş kliniği sahibinin evinde saklandı.
1982, Konya’da toplantılar düzenledi, Edirne Keşan’da saklandı, Molla ve Dahhak takma isimlerini kullandı.
1983, İzmir Menemen’de saklandı.
1985, İstanbul Altunizade’de kendisini maddi yönden destekleyen zenginlerle toplantılar yaptı, Hizb-üt Tahrir mensubu Muhammed Kürdi’yle görüştü, Genelkurmay Başkanlığı tarafından çıkarılan aranan şahıslar listesinin 2’nci kategori 15’inci sayfa 588’inci sırasında yeraldı.
1987, İstanbul’daki evinde imamlarına eğitim vermeye başladı, seçim yasaklarıyla ilgili referandumda Turgut Özal’ı destekleme maksadıyla “hayır” oyu kullanılmasını sağladı.
1990, Korkut Özal’ın dünürünün evinde ANAP’ın geleceğiyle ilgili toplantıya katıldı.
1991, MHP yerine kurulan MÇP’ye para yardımında bulundu, seçimlerde RP’yi destekledi.
1992, Azerbaycan’a gitti, televizyon kurma çalışmaları başlattı, ABD’ye ve Avustralya’ya gitti, okullarını yurtlarını ziyaret etti, MÇP’den ayrılan Muhsin Yazıcıoğlu’na maddi destek verdi.
1994, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın kurucuları arasında yeraldı.
1995, ABD, Almanya, İngiltere ve Rusya’nın Türkiye büyükelçileri tarafından ayrı ayrı ziyaret edildi.

*

Nedir bu?
Milli İstihbarat Teşkilatı’nın 1996 yılında Başbakanlığa gönderdiği resmi rapordan bazı alıntılar.

*

Nereden biliyoruz?
Saygı Öztürk’ün yazdığı “Okyanus Ötesindeki Vaiz” isimli kitabında var, oradan biliyoruz.

*

Saygı Öztürk’ün bu kitabı ne zaman piyasaya çıktı?
Akp’yle cemaat imam nikahlıyken, aralarından su sızmıyorken, Akpliler feto’ya “muhterem hocaefendi” derken, Saygı Öztürk gibi bir avuç gazeteci haricinde tüm medya tırsarken, 2010’da piyasaya çıktı.

*

Yani?
Devlet denilen mekanizma, feto’nun tee 1968’den beri attığı adımları ruh gibi takip ediyor, nerede, ne zaman, kimlerle görüştüğünü kabak gibi biliyor, raporluyordu, devleti-hükümeti yöneten herkes her şeyi biliyor, göz yumuyor, hatta, fetocuların devleti ele geçirmesine yol açıyor, yardımcı oluyordu, neticede 15 temmuz darbe girişimi oldu.

*

Şimdi ne diyorlar?
Sözcü yazarı Saygı Öztürk’ün amcaoğlu, feto’nun Brezilya imamı diyorlar.

*

Bu iftiranın istihbaratı o kadar sağlam ki... Saygı Öztürk’ün amcası yok!

*

Başka?

*

Bizim soruşturmanın ihbarcısı takkeli liboş’un iddiasına göre, bizim soruşturmanın gizli tanığı Ertuğrul Akbay iyi mi!

*

- Fehmi seni çok sevdim, gel sana bi itirafta bulunucam.
- Dur hemen not alayım.
- Oğlum fetocu.
- Nerden biliyorsun?
- E babasıyım ben.
- Sen de fetocu musun?
- Yok, sırf oğlanı fetocu yaptım... Memlekette fetocu olma imkanı yoktu, gitsin fetocu olsun diye İsviçre’ye gönderdim.
- Unutmayayım da 27 sene sonra ihbarda bulunayım bari.
- 28 sene sonra da olur, acelesi yok.