Size aşk romanları yazmak isterdim. Duyguları kirlenmemiş bir ülkede, tertemiz aşklar... Yalnızlığımızın tenhasında ruhumuzun çadırına sığınıp, hüzün abajurunun cılız ışığıyla ısındığımız satırlar.

*

Fantastik romanlar yazmak isterdim size... Varsın dünya bugün bizsiz dönsün diyerek, ütopik zamanlara, varolmayan diyarlara götürmek, doğaüstü güçlere sahip kurgusal karakterlerle tanıştırmak isterdim. Günlük telaşlarınızı unutturup, kah uçan halıyla camdan şehirlerin rengarenk kubbeleri üzerinde dolaştırmak, kah kurukafalar labirentinin ürpertici fısıltılarla dolu sessizliğinde ölümsüzlük mührünün izini sürdürmek isterdim. Kendi işinizi gücünüzü bırakıp, her gece saat 12’yi vurduğunda, elindeki kandille Dolmabahçe sarayının mermer aynasından çıplak adımlarla koridora süzülen gizemli kadının kim olduğunu merak etmenizi isterdim.

*

Aslına bakarsanız, size çizgi romanlar yazmak isterdim. Tarkan gibi, Karaoğlan gibi, Red Kit gibi... İçinizdeki çocuğa seslenen, “branggg, vronnn, ruoarrr, drannn, zappp” gibi ses efektlerinin tuhaf kelimelerle anlatıldığı, heyecan dolu maceraların sonunda kötülerin kaybettiği, daima iyilerin kazandığı çizgi romanlar yazmak isterdim.

*

Hobi kitapları yazmak isterdim size... Mikro tarihi tutku derecesinde merak ederim, diş macunu mesela, ilk kimin aklına geldi, tüpe sokmayı ilk kim düşündü, biz niye macun diyoruz, oturur saatlerce araştırırım. Düdüklü tencere, ayakkabı, şınorkel, çanta, rakı kitabı yazmak isterdim size... Ege mutfağını yazmak isterdim.

*

Normal ülkeler gibi sadece bu tür kitapların okunduğu, kitabevlerin çok satanlar listesinde sadece bu tür kitapların bulunduğu, insanların sadece bu tür kitaplar üzerine sohbet ettiği, normal bir ülkede yaşamak isterdim.

*

“Sen Kimsin”i yazdım.

20yilmazbey20cm

*

Sen kimsin, kimsin sen yav, sen kimsin be, sen kim oluyorsun!
Akp döneminde en çok duyduğumuz laf bu.
Kim olduklarını yazdım!

*

400 küsur isimden oluşuyor ama, nicelik değil, nitelik kitabı bu, sadece bu isimler anlatılmıyor, bir zihniyeti anlatıyor.
Türkiye’nin başına bu dönemde her ne geliyorsa, bu kitaptakilerin zihniyeti yüzünden geliyor.

*

Aynı zamanda, tarihin aslında tekerrür etmediğini, sadece ders alınmayan tarihin tekerrür ettiğini gösteren bir kitap bu.
50’li yıllarda, 80’li yılların başında yazılsaydı, isim isim deşifre edilseydi, yapanın yanına kar kalmasaydı, unutulmasaydı, inanıyorum ki, bugün bunlar başımıza gelmezdi.

*

Sayfa sayfa içine yerleştirilip, yıllar yıllar sonra bir çocuğun eline geçip okuması için, sahilden denize bırakılan bir şişe bu.
Hiç tanışmadığımız medeniyetlere ulaşması umuduyla uzay boşluğuna gönderilen adressiz bir sinyal.
Büyük büyükannenin çeyiz sandığından çıkan sürpriz bir mektup.
Bugünü anlatan ama, yarınlarımız asla böyle olmasın diye, gelecek nesillere yazılan bir kitap bu.

*

“Sen kimsin?” diyenlere...
“Senin gibi değiliz” diyen bir kitap.