Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyareti, Başkan Donald Trump’la görüşmesi hakkında çok şey yazıldı çizildi.
Ancak Erdoğan’ın Beyaz Saray’da yaptığı kısa açıklamada yer alan kritik tek bir kelime gözden kaçtı;
Yemen...
Erdoğan aynen şöyle dedi;
“Suriye, Irak, Yemen ve Libya’daki kaosu fırsata çevirmek isteyenler eninde sonunda kaybedeceklerdir...”
Suriye, Irak ve Libya’da “kaosu fırsata çevirmek isteyen” pek çok devlet-grup ya da terör örgütü sayılabilir.
Ancak iş Yemen’e geldiğinde, orada Erdoğan’ın kastedebileceği tek bir hedef var; İran.
Türkiye gündemine pek yansımayan Yemen iç savaşı, ülkedeki Şii ağırlıklı nüfus ile Sünni yönetim arasında yaşanıyor. Doğrudan müdahale etmese de, Şiilere her türlü desteğin İran tarafından verildiği bir sır değil. Suudi Arabistan ise, ülkedeki Sünni yönetimi korumak adına Yemen’e ordusuyla bizzat müdahale etmiş durumda.
ABD ise bu savaşta, Suudi Arabistan’ın yanında yer alıyor. AKP hükümeti de Yemen’de, Suudi Arabistan ile kesinlikle aynı safta.
Erdoğan’ın Beyaz Saray’da, Trump’ın da dinlediği o kısa açıklamada Yemen’in de adını anması bu açıdan kritik öneme sahip;
İsrail, Ortadoğu’da IŞİD’den çok İran’ı tehdit olarak görüyor. ABD’de Trump yönetiminin dış politikadaki ana hedefi de İran.
Erdoğan’ın özellikle Yemen’in adını anarak yaptığı da, Beyaz Saray yönetiminin bu hassasiyetine doğrudan bir “selam çakma”; Cumhurbaşkanı tek bir kelime ile Türkiye’nin önümüzdeki dönemde ortaya çıkması muhtemel İran krizinde
nerede duracağını, üstelik Beyaz Saray’da açıklamış oldu.
Bu mesajı, bir de Katar’da kurulacak üsle birlikte, orada görev yapacak Mehmetçiğin olası bir çatışma halinde İran’ın hedefinde olma ihtimaliyle birlikte okuyun.
Ortadoğu’da Sünni-Şii çatışmasının taşları tek tek örülüyor.
İşin kötüsü, Türkiye de böyle bir çatışmanın tam ortasına düşüyor.

ANKARA KULİSİ

YPG’ye “angajman kuralı” olur mu?


Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD dönüşünde Trump ile yaptığı görüşmeler hakkında bilgi verdi;
Trump’a hitaben “Kendilerine şunu da açıkça ifade ettik: YPG ve PYD’den Türkiye’ye olabilecek herhangi bir saldırı olursa hiç kimseye sormadan angajman kurallarını uygularız. Bunu da açıkça söyledik” dediğini ifade etti.
Erdoğan’ın bu sözleri ise kulislerde büyük bir tartışmayı başlattı;
Angajman kuralları kime uygulanır ?
Angajman kuralları kabaca, bir ülkenin egemenliğini korumak için silahlı kuvvetlerine verdiği talimatlar olarak açıklanabilir.
Türk kamuoyu son dönemde “angajman kuralları” ifadesiyle Suriye’nin Türk uçağını düşürmesiyle tanıştı. Ardından bu kez Türk uçaklarının bir Rus savaş uçağını düşürmesi ile “angajman kuralları” çokça konuşulmaya başlandı.
Ancak hem Suriye, hem de Rusya birer egemen devlet.
Oysa şu anda Türkiye’nin güneyinde kalan bir kısım Suriye toprağını kullanan PYD-YPG terör örgütü.
Dolayısıyla, PYD-YPG’ye karşı “angajman kuralları” mı, yoksa teröristlere karşı uygulanan “gördüğün yerde vur” kuralı mı geçerlidir?
Soruyu başka şekilde sorarsak; PKK terör örgütüne “angajman kuralı” mı uygulanıyor?
İşte Ankara şimdi bunu tartışıyor.
PYD-YPG’ye “angajman kuralı uygulanır” demenin, bu terör örgütünü “meşrulaştırıp, meşrulaştırmadığına” yanıt bulunmaya çalışılıyor.

SÖZCÜ SUSARSA TÜRKİYE SUSAR ABD:


HÜKÜMETTEN FARKLI DÜŞÜNENLERE OPERASYON AB: TERÖRLE MÜCADELE KANUNUNUN KEYFİ UYGULAMASI...
Sözcü’ye algı operasyonu, tam da 19 Mayıs Gençlik, Spor ve Atatürk’ü Anma Bayramı’nda geldi.
Biliyorlar: Unutturulmak istenen Atatürk’ü en çok  biz anacaktık.
Yapılan sadece bir algı operasyonu değil: Bir yıldırma, bir gözdağı verme çalışması aynı zamanda.
Bunu sadece Türkiye değil, tüm dünya gördü.
Avrupa Birliği mesela: SÖZCÜ’ye yapılan operasyon üzerine “Terörle mücadele kanununun seçici ve keyfi uygulaması” açıklaması yaptı.
Ya da ABD; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı daha birkaç gün önce Beyaz Saray’da ağırlayan Trump yönetimi aynen şu açıklamayı yaptı:
”Türk yetkililerin hükümetten farklı düşünen kesimleri hedef alan uygulamaları hakkında ciddi şekilde kaygılıyız. SÖZCÜ Gazetesi’nin bazı yöneticileri hakkında verilen tutuklama kararı bu doğrultadaki
uygulamaların son örneğini teşkil etmektedir..”
Her iki açıklamada da mesaj aynı:
Hükümet, yargıyı kullanarak kendisi gibi düşünmeyenlere operasyon yapıyor.
Son hedef SÖZCÜ oldu.
Çünkü biliyorlar ; SÖZCÜ susarsa Türkiye susar.
Bilmedikleri şu: Susmayacağız. Yaptıklarınızı anlatmaya, yanlışlarınızı ortaya koymaya devam edeceğiz. Buradayız. Türkiye Cumhuriyeti için vazgeçmeyeceğiz...