Yürüyüşün “En”leri...


CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun öncülüğündeki “Adalet yürüyüşüne” katılanların ortak noktası kararlılıktı.
Ancak yürüyüş, ilk günden itibaren Kılıçdaroğlu’nu yanlız bırakmayan CHP’li vekillerin de farklı farklı özelliklerini ortaya çıkardı. Yürüşün ilk 10 gününün “en”leri şöyle:
EN ESPRİLİSİ- Tartışmasız Burdur Milletvekili Mehmet Göker... Gerek molalarda, gerekse akşam yemek ve sohbetlerinde Göker’in içinde bulunduğu gruptan kahkaha sesleri hiç eksik olmadı.
EN AZİMLİSİ- Ayağının su toplayıp, ciddi şekilde yaralanmasına rağmen ayakkabıyla başladığı yürüyüşü, terlikle sürdüren, doktorların “yaraların geçsin” uyarısına rağmen yürümeye devam eden İstanbul Milletvekili Ali Şeker...
EN ŞIKI- Kilometrelerce yürüyüşte, harcadığı efor nedeniyle yüzü kıpkırmızı olan ancak üzerine adalet yazdırdığı gömlekleriyle şıklığından taviz vermeyen Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen...
EN GÜZEL SESLİSİ- Adalet Yürüyüşü’ne destek için gelen sanatçılarla birlikte türkü söylerken zaman zaman onların sesini bastıran, çok da alkış alan İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak...
EN İYİ HALAYCISI- Arife ve bayramda, yürüyüş molalarında çalan davul-zurna ile kurulan halayın başını kimselere kaptırmayan İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin...
EN ANONSÇUSU- Başlangıçta İstanbul Milletvekili Eren Erdem’in elindeki megafonu yürüyüşün üçüncü gününden itibaren ele geçirip, megafonla yürüyüşçülere bazen slogan attıran, bazen hizada yürümeye çağıran, kimi zaman da gazetecileri tek tek isimleriyle megafonla selamlayan Malatya Milletvekili Veli Ağbaba...
EN EYLEMCİSİ- Yürüyüşçülere en iyi sloganları bulan, yürüyüşte en rahat söylenecek şarkılara öncülük eden, yürüyüş nizamını sürekli kontrol altında tutan İstanbul Milletvekili Eren Erdem...
EN ŞANSLISI- Mola yerinde öğle vakti güneşin etkisini yitirmesi için beklerken, attığı inanılmaz şanslı zarlar sayesinde bendenizi tavlada yenen Sinop Milletvekili Barış Karadeniz...
EN SEMPATİĞİ- İlk günden itibaren yürüyüşte yüzünden gülümsemesi hiç eksik olmayan, uzun yıllar parti yöneticiliği yapmış olması nedeniyle neredeyse tüm partilileri tek tek isim isim selamlayan İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil...
EN SAKALLISI- Güneş altında, hava sıcaklığının dayanılmaz olduğu anlarda bile artık çenesinin altına kadar inmiş olan “olağanüstü hal sakalının” verdiği sıkıntıya rağmen hiç yakınmadan yürüyen Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı...
EN MİSAFİRPERVERİ- Yürüyüşün geçtiği ilin, Bolu’nun milletvekili olması nedeniyle yüzlerce yürüyüşcünün sorduğu yemek-otel-yol konusundaki binlerce soruya yanıt veren, eşiyle birlikte partililere ev sahipliği yapan Tanju Özcan...
EN ULUSLARARASICISI- Bir yandan yürüyen, diğer yandan sürekli üyesi olduğu Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi üyeleri ile telefonda yazışan, zaman zaman yabancı basına kendi dillerinde mülakat verip, yürüyüşün anlamını anlatan Ankara Milletvekili Haluk Koç...
EN RENKLİSİ- Meclis’te giydiği renkli ceketleri yürüşte üzerinde “adalet” yazan beyaz tişörtle değiştirmesine rağmen boynuna doladığı renkli yemenilerle, rengini hiç kaybetmeyen İzmir Milletvekili Musa Çam...
EN SAKİN VE KARARLISI- Yürüyüş sırasında kendisini selamlayan herkese gülümseyerek karşılık veren, yanına gelenlerin hepsiyle sohbet edip hatır soran, gazetecilerin bitmek tükenmek bilmeyen sorularının tümünü tek tek yanıtlayan, yürüyüşün her günü performansını daha da artırıp iyileştiren, 10. günden itibaren adımlarını iyice hızlandırıp, partililerin deyişiyle “5. vitese bağlayan” CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu...

Bayramımız kutlu olsun, güzel ülkeme huzur, refah, birlik ve adalet getirsin...

ANKARA FISILTISI

Yürüyüş CHP’yi birleştirdi


“Adalet yürüyüşü” CHP’yi derinden etkiledi.
Yakın siyasi tarihimizde sürekli dağınıklıkla, hiziplerle anılan CHP, yüründükçe birleşti.
Yürüyüşte gözler doğal olarak en önde yürüyen CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nda...
Ancak arka taraflarda, parti içinde olağanüstü gelişmeler yaşanıyor.
Güneşten etkilenmemek için verilen uzun öğle aralarında, yol kenarındaki ağaçlık alanda, CHP içindeki tüm karşıt görüşler bir araya geldi.
TBMM’de yan yana bile gelmemeye özen gösteren CHP’li vekiller, ağaçlar altında birlikte güldü, birlikte türkü söyledi, en önemlisi de uzun uzun konuşma fırsatı buldu.
Partide, genel merkezciler, muhalifler akşam aynı sofralarda buluştu, birlikte güldü, zaman zaman Türkiye’nin yaşadığı sıkıntılara, şehitlere, fakirliğe birlikte hüzünlendi.
Delegeler, örgüt üyeleri yürüyüş yolunda vekillerle, parti yöneticileriyle uzun sohbetler yaptı. İllerin, ilçelerin sorunları uzun uzun konuşuldu, bunlara birlikte çözüm arandı.
Kars, Edirne, Trabzon, Mersin yollarda birbirine yoldaş oldu, yürümekte zorluk çekenin koluna girildi, şişen ayaklara, ağrıyan kaslara birlikte çözüm arandı.
CHP’liler Güven Park’tan itibaren atılan her adımla bütünleşti, Ankara’dan uzaklaştıkça birleşti.
Artık yeni bir CHP var.

İsrail ve Rumlar ile  ortak enerji şirketi


Türkiye ile İsrail arasında Mavi Marmara ile kesilen ilişkiler, sessiz sedasız onarılıyor; hatta Mavi Marmara öncesi döneme göre daha ileriye taşınıyor.
Son adım, enerji konusunda...
İsrailli üst düzey yetkililer, İstanbul’a “uluslararası toplantılar/konferanslar” gerekçesiyle gelip, Türk yetkililerle İsrail açıklarındaki doğalgazın Türkiye’ye aktarılması konusunda pazarlık ediyorlar.
AKP iktidarı öncesinde Türkiye’nin Akdeniz’deki enerji kaynakları konusundaki politikası netti; kıyıdaş tüm ülkeler kıta sahanlığı ve deniz sınırları konusunda anlaşmadan, Akdeniz’deki yatakların kullanılması yanlış olur.
Bu politikanın öncelikli gerekçesi elbette Kıbrıs sorununun çözülmemiş ve Ada etrafındaki karasuları ve kıta sahanlığı sorunlarının aşılmamış olmasıydı.
Ancak politikanın ikinci gerekçesi ise Filistin’di. Türkiye, Filistin sorunu çözülmeden İsrail açıklarında yapılacak her türlü sondaj çalışmasının Filistinliler’in “hakkının yenmesi” anlamına geleceğini savunuyordu.
Ancak AKP iktidarıyla birlikte, bu politikadan vazgeçildi. Kıbrıs’ta 2004 yılında “Annan Planı” çerçevesinde yürütülen görüşmelerle ilk olarak Kıbrıslı Rumlar’ın önce AB üyesi olması, ardından da “tüm Ada’nın sahibiymiş gibi”, petrol/doğalgaz aramasının önü açıldı.
Kıbrıs’a sahip çıkamayan AKP hükümeti, elbette Filistinliler’in haklarını da koruyamadı. İsrail de denizdeki doğalgazı “tüm sahibi kendisiymiş” gibi çıkarmaya ve işletmeye başladı.
Şimdi gelinen aşamada AKP hükümeti, İsrail’le çıkarılan bu doğalgazın “nasıl taşınacağını” tartışıyor. -Ve elbette Filistinliler’in bu gazın üzerindeki hakları bu görüşmelere dahil değil-.
AKP hükümeti ile İsrail arasındaki görüşmelerde gelinen son nokta ise İsrail doğalgazının Akdeniz’de Kıbrıs üzerinden Türkiye’ye taşınması için “boru hattı konsorsiyumu kurulması” aşaması...
Diplomatik kulislere göre İsrail yetkilileri Türkiye’ye İsrail, Kıbrıs Rum ve Türk özel şirketlerinin katılımıyla konsorsiyum kurulması önerisini getirirken, Avrupa Birliği’nin kuruluşunu örnek vermişler. “Avrupa Birliği de Almanya ve Fransa arasındaki düşmanlığın sona erdirilmesi amacıyla ilk başta kömür ve çelik alanında işbirliği olarak yapılandırılmıştı” mesajını vermişler.
Doğalgaz boru hattı gibi ekonomik alanda oluşturulacak işbirliğinin, orta ve uzun vadede siyasete de yansıyabileceğini söylemişler.
Ve yine diplomatik kaynaklardan gelen bir başka bilgi ise AKP hükümetinin sadece bu öneriye “sıcak baktığını” söylemekle kalmayıp, İsrail’den gelecek tüm doğalgazı satın alma taahhüdü bile verdiklerine işaret ediyor.
Eğer hesaplar tutarsa, İsrail-Türkiye doğalgaz boru hattı 2019’a kadar bitirilecek, İsrail doğalgazı (Filistin’in hakları hiç hesaba katılmadan) Türkiye’ye akmaya başlayacak.
Kıbrıs konusundaki görüşmelerin birden bire başlamasına bir de bu açıdan bakın.
İş parasal konulara, ekonomik işlere gelince, ne siyaset kalıyor, ne de dava...