New York’taki Zarrab ana davasına bir hafta kala, işler iyice hızlandı.

Türk basınının çözmeye çalıştığı “Zarrab itirafçı mı oldu?” tartışmasına, bu hafta Amerikan basını da katıldı.
Ancak hala ne mahkemeden, ne savcılıktan, ne de bizzat Zarrab’ın Amerikalı avukatlarından herhangi bir açıklama yok. İşin ilginci, Zarrab’ın tam olarak nerede olduğu bile belli değil. Başka bir mahkumla girdiği bir ağız dalaşı nedeniyle, tutulmakta olduğu Brooklyn Federal Hapishanesi’nde önce tecrite alındığı bilgisi geldi. Ardından ise deyim yerindeyse, Zarrab “buhar olup uçtu”; Amerikan federal hapishanelerine ilişkin resmi internet sitesine göre Zarrab 8 Kasım’dan bu yana “tahliye edilmiş” görünüyor. Davaya bakan savcılık ise ısrarla “Zarrab federal tutuklama altında” diyor, ancak nerede olduğu konusunda ser verip, sır vermiyor.

Önce Türk basını, ardından Zarrab’ın Türk avukatı ve Amerikan basını, son olarak da bizzat Türk Dışişleri Bakanlığı’nın peşine düşmesine rağmen, halen Zarrab’ın nerede tutulduğunu bilen yok.

İşte tam bu aşamada, Zarrab dosyasına “mühürlü” yeni bir doküman girdi.

Bilmeyenler için özetlemekte fayda var; Zarrab dava dosyasına giren her türlü belge, ABD mahkeme kayıtlarının elektronik ortamda tutulduğu sistemden izlenebiliyor.

Ancak kamuoyuna açıklanmasında savcılık ya da bizzat sanıkların avukatları tarafından “sakınca” olduğu bildirilen belgelere, hakim kararıyla “gizlilik kaydı” konulabiliyor. Bu belgenin dosyaya girdiği görülmekle birlikte, içeriğini sadece hakimin izin verdikleri (Savcılık ya da savunma) görebiliyor.

Peki, tam da Zarrab’ın nerede olduğu tartışılırken, 14 Kasım’da dosyaya giren “mühürlü belge” ne olabilir? Bunun ipucunu, hemen ertesi gün, yani 15 Kasım’da dava dosyasına giren, ancak “gizlilik” kaydı olmayan belgede aramak mümkün.

15 Kasım’da dosyaya giren belge, dava Hakimi Richard Berman’ın, savcılığın isteği üzerine verdiği bir “kısıtlama kararı.”

Kısıtlama kararı, savcılığın savunmaya teslim ettiği yeni kanıtlar için konulmuş; Hakim Berman, savcılığın ortaya koyduğu çok sayıda yeni delilin savunmaya verilmesini karara bağlamış, ancak savunma ekibinin bu belgeleri çok gizli tutmaları, hiçbir şekilde açıklamamaları, ABD dışına çıkarmamaları için kesin gizlilik kararı koymuş.

İlginç nokta, bu “kısıtlama kararı”nda bahsedilen yeni delillerin “Şahıs-1” ile ilgili olduğunun ifade edilmesi. “Şahıs-1”in kim olduğu konusunda ise en ufak bir bilgi yok.

Ancak kısıtlama kararını isteyen savcılık yazısının bir yerinde yer alan bir atıf, bu “Şahıs-1”in bir “tanık” olabileceğine işaret ediyor; Çünkü savcılık yazısında “tanıkların ya da tanık yakınlarının korunmasına” ilişkin, başka mahkeme kararlarına atıf bulunuyor.

İşte tam da Reza Zarrab’ın “ortadan kaybolduğu”, davada tek sanık olarak duruşmalara Halkbank eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın gelmeye başladığı dönemde ortaya çıkan, üstelik “tanık” olma ihtimali olan “Şahıs-1” sakın Reza Zarrab olmasın?

Belgeler gizli; o yüzden bu “Şahıs-1”in Zarrab olup olmadığını bilmek bizim açımızdan şimdilik mümkün değil.
Jürili duruşmaya 7 gün var; bakalım orada ortaya çıkacak mı bu “Şahıs-1”?

Zarrab, jürili duruşmaya katılacak mı?


27 Kasım tarihi yaklaşırken bir başka merak edilen konu ise son dönemde duruşmalara katılmayan, avukatları savunma yapmayan Reza Zarrab’ın, jürili duruşmada hazır bulunup bulunmayacağı.

Bu sorunun yanıtını da yine dava dosyasında arayalım:

ABD’de duruşma salonlarına herhangi bir elektronik alet sokmak yasak. Ancak duruşma hakiminin özel izniyle cep telefonu ya da dizüstü bilgisayar salona getirilebiliyor. Bu imkan da çoğunlukla, uzun sürecek jürili duruşmalarda, sanık avukatlarına tanınıyor. Böylece daha verimli savunma yapmalarına olanak sağlanıyor.

Nitekim, 27 Kasım’da başlayacak jürili duruşma için sanıklardan Mehmet Hakan Atilla’nın avukatları mahkemeye, duruşma sırasında cep telefonu ve kişisel bilgisayarlarını salona sokabilmek için izin istediler.

Ve Mahkeme Hakimi Richard Berman da, yine dava dosyasına koyduğu bir karar ile Atilla’yı savunacak avukatlar ve yardımcılarından altı kişiye 27 Kasım’dan itibaren salona cep telefonu ve dizüstü bilgisayarlarını sokmaları için izin verdi.
İşin ilginci, duruşmanın asıl sanığı olan Reza Zarrab’ın avukatları böyle bir talepte bulunmadı.

Yine Atilla’nın avukatları, 27 Kasım’da başlayacak jürili duruşma için kıyafet talebinde bulundular. Bugüne kadar yapılan ön duruşmalara hem Zarrab, hem de Atilla hep mavi mahkum üniforması ile getirilmişlerdi. Oysa jürili duruşmada, jüri önünde düzgün bir imaj verebilmeleri için sanıklara sivil kıyafet izni veriliyor.

Atilla’nın avukatları da müvekkilleri için iki takım elbise, iki gömlek, beş çorap, bir deri kemer ve bir takım elbiseye uygun ayakkabının hapishaneye gönderilmesi için izin istediler. Hakim Berman da bu izni verdiğini bir kararla, dava dosyasına koydu. Oysa Zarrab için bu konuda hiçbir başvuruda bulunulmadı.

Bu iki ayrı karar, Zarrab ve avukatlarının, 27 Kasım’dan itibaren başlayacak jürili duruşmalara ya “hiç gelmeyeceklerini”, ya da gelirlerse bile “savunmaya katılmayacaklarını” işaret ediyor.

Tabii, eğer “Şahıs-1” ise, Zarrab’ın duruşmaya “Savcılık tanığı” sıfatıyla gelmesi de mümkün.

Bakalım New York’taki duruşma salonunda Zarrab’ı görebilecek miyiz? Ya da “hangi sıfatla” göreceğiz?

Zarrab işi bitti, sıradaki gelsin...


New York’ta tutuklu yargılanan Reza Zarrab en çok savunması için tuttuğu, sadece tek bir saati için binlerce dolar ödediği avukatları ile çok konuşulmuştu.

Zarrab’ın, Amerikan basını tarafından “rüya savunma takımı” olarak adlandırdığı avukatlar grubunun en etkin ismi ise bugüne kadar hep Benjamin Brafman oldu.

“Şöhretlerin avukatı” olarak tanınan Brafman, Zarrab tutuklandığında diğer tüm işlerini yardımcılarına bırakıp, sadece bu davaya bakmaya başlamıştı.

Şimdilerde ise Brafman’ın Zarrab’dan daha şöhretli bir müvekkili oldu; Hollywood’da çok ünlü onlarca kadın yıldıza cinsel tacizde bulunmakla suçlanan, film yapımcısı Harvey Weinstein’le anlaştı. Konuyu bilmeyenler için, Weinstein’in kendisini taciz ettiğini iddia eden ünlüler arasında Angelina Jolie’den Gwyneth Paltrow’a, Games of Thrones’un yıldızlarından Lena Headey’e onlarca ünlü kadın oyuncu bulunuyor.

Brafman’ın, Weinstein gibi Zarrab’la kıyaslanmayacak kadar dikkat çeken bu davasında, işi yardımcılarına bırakmayacağı kesin.

Üstelik bu gelişme, tam da “Zarrab anlaştı, itirafçı oldu” dendiği günlerde yaşanıyor.

Herhalde Brafman’ın “Zarrab’la işi bitmiş” olmalı ki, yeni şöhretlere yelken açıyor.

27 Kasım’da New York’ta başlayacak Zarrab davası giderek daha çok renkleniyor...