Alarko Holding'in CEO'su Ayhan Yavrucu Dünya Gazetesi'nden Özlem Ermiş Beyhan'a konuştu. Yavrucu, "Demokratikleşme, özgürlük ortamı çok önemli. Bizim 2008, 2009 sürecinde geldiğimiz noktayı devam ettirmemiz gerekir" diye konuştu. İşte röportajın ilgili bölümü:

- Bu yıl için para bulmanın zorlaşacağına dair analizler var. Siz nasıl bir öngörüde bulunuyorsunuz?

Şöyle bir kıyamet senaryosu dillendiriliyor: FED faiz artırımına devam edecek. Avrupa Merkez Bankası'nın da parasal genişlemeyi durduracağı belirtiliyor. Ancak dünyada dolaşıma çıkmış da 4-5 trilyon dolar para var. Bunu ne kadar sıkılaştırırsanız sıkılaştırın ne kadarlık bir süre içinde bu parayı çekebileceksiniz? Öyle ben 2018'de, 2019'da bu paranın çekilebileceğini düşünmüyorum. Bir şey daha söyleyeyim; dünya ekonomik sistemi bu paralara alıştı. Vücuda girmiş kan gibi... Enflasyon nedeniyle bu parayı azaltma ihtiyacı olabilir ama dünyada verim artışının olduğu, insanların alıştığı yaşam standardının altına da kolay kolay inmeye razı olmayacağı da bir gerçek. O nedenle ben 2018'de para bulmak açısından çok önemli zorluklar olmayacağını düşünüyorum. Elbette zorluklar olabilir ama bu böyle kıyamet senaryosu ölçeğinde değil. Bütün mesele şu; o paradan siz ne kadar pay alabileceksiniz? Para çok olmaya devam edecek. Peki siz o büyük pastadan ne kadar pay alabileceksiniz. Ortamınız buna ne kadar uygun?

[special_article_template title="Sözleşme özgürlüğü ve sözleşmenin hukuk güvencesi altında olduğu atmosfer bu ülkede oluşmalı. " desc="" who="Alarko Holding CEO'su Ayhan Yavrucu"]

- Ben bu röportajlarda görüyorum ki Türkiye'nin dev şirketlerinin yeni yatırım, yeni iş iştahı var. Bu iştahın işe dönebilmesi için bu payı büyütmek gerekiyor. Siz burada nasıl bir yol haritası olması gerektiğini düşünüyorsunuz?

Ben Türkiye'nin yatırım açısından çok olumlu bir perspektifte olduğunu düşünüyorum. Bütün mesele bizim içeride yapmamız gerekenleri ne kadar yaptığımız. Bizim bu hukuk sistemini kesinlikle en baştan düzeltmemiz gerekiyor. Hak arama yolu ve düzeni bu ülkeye yerleştirilmeli. Adalet sistemi hızlı çalışmalı. Sözleşme özgürlüğü ve sözleşmenin hukuk güvencesi altında olduğu atmosfer bu ülkede oluşmalı. Demokratikleşme, özgürlük ortamı çok önemli. Bizim 2008, 2009 sürecinde geldiğimiz noktayı devam ettirmemiz gerekir. Yatırım ve yabancı sermayeyi çekme yolu budur. Yoksa yetişmiş insan gücü, 80 milyon kişilik pazarı ve her riski almaya hazır, yatırım ve girişim iştahı yüksek müteşebbis sınıfı var. Ben bunu görüyorum, buna dokunuyorum. Bütün mesele buna uygun ortamı yaratmamız. Regüle ederek serbestleşme Türkiye'ye hep kazandırdı

- 2017'de Avrupa ve Amerika ile gerginlikler ve bu paralelde kurda aşırı oynaklık izledik. Sizin için bu ortamda işi yönetmek ne kadar zor oldu?

Biz hep zorluklarla yaşadık bu ülkede. 1972 yılından beri iş hayatındayım. 5 yılı devlette, 40 yılı geçti özel sektörde... 10 dolara muhtaç olduğumuz yılları da, insanların cebinde 10 doları var diye yargılandığı yılları da yaşadık. Ben şunu gördüm hep; serbestleşme; ama başıboş bir serbestleşme değil, regüle ederek serbestleşme Türkiye'ye hep kazandırdı. Öngörülebilirlik arttıkça işler daha verimli ve kaliteli yatırım alanlarına yönelir. 2017'de bu yönde çok bir gelişme yapamadık. Dünya konjonktüründeki belirsizlikleri de bunun üzerine koyarsanız geçtiğimiz yıl iniş ve çıkışları ile çok da kestirilemeyen zor bir yıl oldu. Ben 2018'den daha umutluyum. ABD'nin ulusal güvenlik stratejisinin İran üzerine odaklanmasının Ortadoğu'da nasıl destabil bir ortam yaratacağını kestiremiyorum. Ama Irak ve Suriye'nin bir stabiliteye doğru gitmesi Türkiye için çok önemli bir fırsat. Sanayicimiz, müteahhidimiz, ihracatçımız için bu iki pazarı ve Afrika'yı çok önemsemeliyiz. Büyük potansiyel var.

[custom_content title="'BİZİM YÖNÜMÜZ AVRUPA'" desc="Bizim yönümüz Avrupa. Türkiye bir Avrupa ülkesidir. Osmanlı'da da bu böyleydi. Doğu'ya sefer yapan çok azdır, hep Batı'ya sefer yapılmıştır. Evet Orta Asya'dan geldik ama hep Batı'ya gittik. Avrupa bizim ticaretimizin yüzde 43'ü. Üstelik de büyüyor. Biz teknolojiyi Ortadoğu'dan değil Batı'dan alacağız."]