Marşımızda söylendiği şekliyle “Bozkırda yeşil bir yuvaya...” girdiğimde, 7 yaşındaydım. Ankara’da, annemin ve babamın büyük fedakarlıklarıyla TED Ankara Koleji’nden mezun oldum. Lise çağına kadar, her okul aşağı yukarı aynıdır sanıyordum. Olmadığını, eğitimde fırsat eşitliğini bir türlü başaramadığımızı yıllar içinde tanık olduğum trajik hikayelerle gördüm, anladım. Yıllar sonra Türk Eğitim Derneği’nin bugünkü Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu ile eğitimi konuşmak da bana düştü! Pehlivanoğlu ile okullar kurmuş bir sivil toplum örgütünün, o günkü adıyla Türk Maarif Cemiyeti, bugünkü adıyla Türk Eğitim Dermeği’nin 31 Ocak’taki 91. Yıldönümü için buluştuk. İşte anlattıkları…

- Türk Eğitim Derneği nedir?

Savaşta olan bir ülkeyi düşünün, okuma yazma oranının çok çok düşük olduğu bir ülkeyi... Bu ülkeyi kuran kadrolar her sektörde bir öncü yaratmışlar, Sümerbank, Kızılay, Türk Tarih Kurumu... Eğitimde de ilk iş olarak Milli Eğitim Şur’a’sını toplamışlar ve Türk Maarif Cemiyeti’ni kurmuşlar. 1928’de. O Cemiyet, bugün Türk Eğitim Derneği.

[caption id="attachment_2196357" align="alignnone" width="880"]OKULLARIMIZLA ÜLKENİN HER TARAFINA YAYILIYORUZ TED mezunu arkadaşımız Özlem Gürses’e konuşan Selçuk Pehlivanoğlu, “15 yıldır görevdeyim. 10 okulla başladık, şu anda 38 okulumuz var, 12 yeni okulumuz daha geliyor. Bu süreçte bir de Üniversite kurduk, ilk mezunlarını verdi. Batman’da, Çorum’da, Diyarbakır’da da okulumuz var, Ege’de de var. Ülkenin her tarafına yayılıyoruz” dedi. OKULLARIMIZLA ÜLKENİN HER TARAFINA YAYILIYORUZ
TED mezunu arkadaşımız Özlem Gürses’e konuşan Selçuk Pehlivanoğlu, “15 yıldır görevdeyim. 10 okulla başladık, şu anda 38 okulumuz var, 12 yeni okulumuz daha geliyor. Bu süreçte bir de Üniversite kurduk, ilk mezunlarını verdi. Batman’da, Çorum’da, Diyarbakır’da da okulumuz var, Ege’de de var. Ülkenin her tarafına yayılıyoruz” dedi.[/caption]

“EĞİTİMDE ÖNCÜ OL”

- Kuruluş belgesinde ne yazıyor bu derneğin?

Aslında bu bir belgeden de öte, hepimize bir vasiyet. Demiş ki; bir, ülkenin her yerine yayılmış misyoner okulları var, sen dünyada rekabet edebilecek, yabancı dilde eğitim veren özel teşebbüsle okullar kur. İki; imkanı olmayan çocuklara sahip çık. Üç; eğitimde öncü ol.

- Neler yapmış sonrasında Maarif Cemiyeti, şimdiki adıyla TED, Türk Eğitim Derneği ?

Harf Devrimi yapılmış, binlerce insana kurs açmışlar. Derken yurtlar açılmaya başlanmış Ankara’da; İzmir’de, Uşak’ta. İlk anaokulu olarak Yenişehir Koleji adında TED Ankara Koleji’nin de temeli atılmış. Bu anaokulundan sonra Bursa Kız Koleji açılmış. İngilizce, Fransızca kurslar başlamış. Türk Maarif Cemiyeti ayrıca Merkez Bankası’nın kurucu ortağı. Onun dışında Basın Yayın İlan Kurumu, Atatürk’ün verdiği bir kararname ile TED’in. Atatürk bunu Cemiyete kaynak yaratma düşüncesiyle yapmış, vizyona bakın. Sonra devrettik biz Basın İlan Kurumu’nu.

- O kuşağın idealizminin gereğini yapabildik mi peki?  

TED olarak tamamladığımızı düşünmüyorum, yapmamız gereken çok iş var. Türkiye olarak sorarsan, biz seçim kurtarmaktan, nesil kurtaramıyoruz! Nesil kurtarmak ciddi bir süreç, irade ve kararlılık gerektiriyor. Halimiz de zaten uluslararası ölçütlerde trajik bir şekilde ortada.

- Bir sivil toplum kuruluşu olarak niye okul açıyorsunuz?

Çünkü bir yerden para kazanıp, yoksul çocuklar için fon yaratıyoruz. Eğitimde modern Robin Hood gibiyiz. İkinci olarak, bir ilde eğitim rekabet koşullarını değiştirmek için okul açıyoruz.Yoksul çocukları kendi okullarımıza alıp üniversite sonuna kadar, cep harçlıkları dahil, biz okutuyoruz.

NİTELİKLİ BURS İMKANI

- Bu da kuruluş felsefesinin bir parçası sanırım...

Asıl derdimiz şu; öncü çocuklar yetiştirmek zorundayız. Bugüne kadar TED olarak 40 bine yakın çocuğu maddi olarak destekledik. 2003’ten sonra ise başka bir stratejiye döndük, tam eğitim bursuna. Yani ilkokuldan bu çocukları alıyoruz, üniversite sonuna kadar bize emanetler. Bu çocukların hepsi diksiyon dersi alıyor, resme meraklısıysa resim kursuna gidiyor. Bir şeye daha başladık, devlet okulunda okurken nitelikli burs.

- O ne demek?

Öğrenciyi kendi okulunda buluyoruz, hem sosyal zekalarını hem kültürel zekalarını geliştiriyoruz. Küçük de olsa cep harçlığı veriyoruz. Bu sene Ankara’da 250 çocuk aldık, 11’i engelli. Biz bu çocukları her hafta sonu evlerinden servisle alıyoruz, kendi üniversitemizde İngilizce, Matematik, Türkçe öğretiyoruz. Yüzme öğrenmek isteyene yüzme öğretiyoruz, saz çalmak isteyene saz dersi veriyoruz.

- Kim getiriyor çocukları?

İnanın çoğunu anneleri getiriyor, çoğunluğu da kız çocuğu. Eğitim komitesinde bir kadın, muhafazakar anne çıktı dedi ki “Benim evlenmekten başka bir hayalim olamadı, sayenizde bugün kızımın bambaşka hayalleri olduğunu görüyorum.” O kız devlet okulunda okurken bu sene ODTÜ’ye girdi. Ankara’da ve İstanbul’da Milli Eğitim Bakanlığı ile yeni bir proje yapıyoruz. Bizim mezun burslu çocuklarımız 2 devlet okulundaki çocuklara özel ders veriyor, karşılıksız. Bu çalışmayla iki okulu 30 sıra yükselttik. 10 bin çocuk yetiştirdiğimizi düşünelim, bunların da hayatı boyunca 100 çocuğa dokunduğunu düşünelim; 1 milyon çocuk!

- Şartınız ne ?

Tek şart var: Ülkeni, vatanını, toprağını ve insanını seveceksin. Sevmezsen TED’li değilsin.

Türkiye’de testle, tost arasında sıkıştırılmış nesil yetiştiriyoruz


- Türkiye’nin eğitim politikalarına dair araştırma raporları da yayınlıyorsunuz...

Elbette, görevlerimizden biri de o. İlk olarak “Hayat Eşittir 180 Dakika mı?” diye başladık. Testle tost arasına sıkıştırılmış bir nesil yetiştiriyoruz. Artık dünyada akademik zeka kalmadı, hatta sosyal zeka bile bitti, kültürel zekaya bakılıyor. Kültürel zeka başka kültürleri tanımanız, hoşgörülü ve onlarla entegre olmanız demek. Artık “geleceğin mesleği” diye bir şey yok, gelecekle ilgili kazanımlarımız var. O zaman buna uygun bir nesil yetiştirmemiz lazım. Bir araştırmaya göre Türkiye’de eğitim görenlerin yüzde 68’si yoksul aile çocukları. Biz bu çocuklara elimizi uzatmalıyız, birileri para kazanacak diye okul dışı sistemlere bu çocukları yönlendirmemeliyiz. Biz bu sosyal adaletsizliği ortadan kaldırmadan Türkiye’yi ileriye götüremeyiz. Artık savaşlar silahla yapılmıyor, beyinlerle yapılıyor.

14foto2215cm

- Herkes iyi eğitimle gelişebilir mi ?

Eğitimin yüzde 50’si genetik. Yüzde 30’u öğretmen. Yüzde 20’si ise çevre ve sosyal donanımlar. O nedenle öğretmen yetiştirmek, belki de öğrenci yetiştirmekten daha önemli. Peki biz ne yapıyoruz? Akıllı öğretmene ihtiyaç varken akıllı tahta alıyoruz. Atanamayan öğretmenler konusunu konuştuğumuz kadar, görevini hakkıyla yapmayan öğretmenleri de konuşmalıyız. Hep deniliyor ya, genç nesil bizim için büyük bir fırsat. Eğer böyle devam edersek büyük bir tehdit! Yığınla kitle arasında bir fark var çünkü. Yığın kalabalık demek, kitle düşünen, eleştiren, öngörüsü olandır. Cumhuriyet değerlerini benimsemiş, gelişen ve düşünen bir nesil yetişmemiz lazım. O nesil ülkesini nereye götürmek isterse götürür zaten!