Yeni yıl ile birlikte artık her fırsatta bu sütunda
bir ‘Köşe yazısı’ ile birlikte olacağız.
Konu malumunuz, otomotiv…
Bir ‘merhaba” yazısı olmasına rağmen sektörle
ilgili birkaç ilginç rakam paylaşmanın sakıncası
olmaz diye düşünüyorum...

* * *

2016 yılı itibarıyla 4 trilyon dolar (TL’ye çevirmeye
kalktım ‘1.48e16’ diye bir hata verdi,
sanırım hesap makinesinin sıfır kapasitesi yetmiyor)
ile dünya ekonomisinin yaklaşık yüzde
5’ini oluşturan otomotiv sektörü dünyanın en
büyük 4. ekonomisi olarak karşımıza çıkıyor.
Dünyada böyleyken bizde nasıl?
Türkiye taşıt araçları üretimi sıralamasında
Avrupa’da 5’incilikle 6’ncılık arasında gidip geliyor,
dünyada ise 15. sırada.
Ayrıca Avrupa’nın en büyük ticari araç üretim üssüyüz.

* * *

Otomotiv sektörü aynı zamanda yıllardır lider
ihracat kalemimiz.
Hani şu şamar oğlanı ‘cari açık’ var ya,
ÖTV’den KDV’ye, yetmiyor MTV’ye, birbirlerinin
üzerinden katlayarak aldıkları astronomik
vergilerin suçlusu gösterdikleri, işte otomotiv
hep onun yüzünden büyük bir haksızlığa da uğruyor.
Elbette, üretim için yapılan yüksek ithalata
rağmen, ihracat yüzünden milyar dolarlar dış
ticaret fazlası veren bir sektör.
Öte yandan sıfır araç satışındaki
ÖTV+KDV, yılda iki kere aldıkları MTV, akaryakıt
üzerinden topladıkları yine ÖTV+KDV,
taşıt kredilerinden alınan BSMV-KKDF, trafik sigortası
ve kasko kapsamındaki BSMV, araç
muayenesi ve son olarak yıllık bakım masrafı
üzerinde oluşan KDV de hesaba katıldığında,
kamuya gelir sağlayan en önemli kaynak yine
otomotiv.
Fabrikalarından yan sanayine, bakım servislerinden
satış ofislerine kadar, yakalı yakasız
binlerce, dolaylı olarak milyonlarca insana ekmek
kapısı otomotiv…

* * *

Son bir rakam paylaşalım…

* * *

2016’nın sadece ilk 11 ayında sıfır araç satışı
üzerinden tahsil edilen ÖTV geliri, kamunun
toplam ÖTV gelirlerinin yüzde 15’ini oluşturmuş,
varın gerisini siz hesaplayın…

* * *

SÖZCÜ Gazetesi’nin sizlerle buluştuğu ilk
günden bu zamana kadar geçen 10 yılı aşkın
sürede ‘Galeri’ adı altında bu sayfaya taşıdığım
ve dünyanın neresi olursa olsun giderek, sizlerle
buluşturduğum yeniler, yenilikler ve son gelişmeler
trenine bir vagon daha ekliyorum.

* * *

Evet, dedik ya bu bir “Köşe yazısı” olacak
diye, isterseniz birkaç cümleyle önce yazıyı
açalım…
Diyor ki TDK,
Köşe yazıları, “Konuları bir görüş ve düşünceye
bağlayarak yorumlayan” yazı türüdür.
Yani bir görüşün olacak, düşüneceksin, yorumlayacaksın,
yazacaksın ki düşündüresin diyor…
Siyaset değil amacım ama birbirinin tersi iki
söylemi bir gün arayla alkışlayanlardan olmayın
diyorum…Yerli ile milliyi, babayiğit ile ortak
girişimi birbirine karıştırmayın istiyorum…

* * *

Gelelim ‘Köşe’sine…
Sektör masasının iki tarafı değil dört tarafı
da kendine yer bulacak,
İthalatçısı, ihracatçısı, üreticisi, distribütörü,
yan sanayi, işçisi, satışı, pazarlaması, servisi,
kurumsalı, Pr’ı, vergisi, cezası, trafiği, sigortası,
kimin ne sorunu, eleştrisi varsa paylaşalım istiyorum…

* * *

Bitiriyorum…

* * *

Aklının bir ‘Köşe’sine yazmak, kıyıda ‘Köşe’de
kalmamak, ‘Köşe’ bucak dağılmamak,
‘Köşe’ kapmaca oynamamak, dünyanın kaç
bucak (Köşe) olduğunu göstermek, yarın bir
gün ‘Köşe’ bucak kaçmamak isteyenlerin,
Bir ‘Köşe’ye atılmak, bir ‘Köşe’ye çekilmek,
bir ‘Köşe’ye konmak, bir ‘Köşe’de kalmak ve
bir ‘Köşe’de tutulmak istemeyenlerin sesi olacağız…

* * *

Ne ‘Köşe’ dönenlerden, ne de ‘Köşe’sinde
dönenlerden olmadık, asla da olmayacağız,
Ciğerimin ‘Köşe’leri…