Gezegenemiz çalkantılı bir tarihe sahip. Bu tür olaylardan biri 252 milyon yıl önce Dünya'nın volkanik aktivite ile sarsılması ve bunun yaşamı tehdit eder boyutta olmasıydı.

Jeologlar bu dönemi Dünya tarihinde en büyük soy tükenme olayı olarak adlandırıyor; Permiyen dönemin sonu ve Triyas devrinin başlangıcı olarak görülen dönem. Ancak bu olaya isim takmak yetmiyor. Bilim insanları ayrıca bu dönem yaşananların özeti olarak görülen kayaların yerini bulmak istiyor.

20 yıllık bir tartışmanın ardından 2001'de bu soruna nihayet bir çözüm bulundu.

Colin Barras'ın BBC Future'deki haberine göre; Çin'in Zhejiang eyaletinde Meishan bölgesindeki bir uçurumda bu döneme en iyi ışık tutan verileri katmanlar halinde görmek mümkün.

Bazı jeologlar 70 yıl kadar önce yeni bir jeolojik dönüm noktasına girdiğimize inanıyor. İnsanın dünya üzerindeki etkisine istinaden buna "insan çağı" anlamında Antroposen çağı adı veriliyor.

Peki bu çağın başlangıcını gösteren en iyi veriler nerede bulunabilir?

Britanya Jeoloji Derneğinden Colin Waters bu dönemin başlangıcı sayılacak izleri bulmanın daha önce karşılaşılmamış sorunlar içerdiğini söylüyor.

Daha önceki dönemlere ait izler Meishan'da olduğu gibi uçurumlarda bulunabiliyor. Ama kayalık uçurumların oluşması on binlerce yıl alıyor.

Ancak Waters ve ekibi, Antroposen çağının 1950'lerde başladığına ve bunun göstergesinin kimyasal veya biyolojik veriler olacağına inanıyor. Atom bombası denemeleri sonucu atmosferde oluşan radyoaktivite, çevremizde mikroplastik yoğunlaşması veya daha başka bir şey…

Bunların bulunabileceği yer çöp yığınlarımız da olabilir. Bu yüzden araştırmacılar New York'taki Staten Adası'nda bulunan Fresh Kills çöplüğünü adaylardan biri olarak görüyor.

1948'de açılan bu çöplük dünyanın en büyük çöplüğü denebilir. En yoğun döneminde buraya günde 26 bin ton çöp döküldüğü belirtiliyor.

Ancak çöplükler sürekli makinelerle karıştırıldığından her yıl üst üste düzenli katmanlar oluşması zorlaşıyor, sınırlar belirsizleşiyor.

Antroposen çağın başlangıcını gösterecek yerlerden biri de nehir ağızları olabilir. Buralarda toplanan balçığın alt üst olması daha az muhtemel. Örneğin İskoçya'daki Clyde nehir ağzında her yılın birikintisi rahatlıkla görülebilir ve Androposen çağı belirgin çizgi halinde kendisini gösterebilir.

Çamur ve balçık göl ve okyanus diplerinde de birikir. Kanada'nın Ontario bölgesindeki Crawford Gölü'nün dibinde toplanan balçıkta yıllık sanayi kirliliği ayrıntılı olarak görülebiliyor.

Ancak okyanus tabanındaki balçığa ulaşmak ve buradan çıkarıp yüzeyde incelemek ve bunu 70 yıl gibi kısa bir zamanda oluşacak ince bir katman için yapmak oldukça zor. Waters, çıkarma işlemi sırasında katmanların bozulabileceğini ve yanlış sonuçlara yol açabileceğini söylüyor.

Bu nedenle en doğrusu karada bu birikintilerin sabit ve katı haldeki izini bulmak olacaktır.

Waters'a göre buna en uygun yerlerden biri Paris'teki kanalizasyon bağlantılarıdır. 300 yıllık bu kanallarda ince tabakalar halinde kalker birikintileri oluşmuş ve bunlar bakır ve kurşun gibi metaller içermektedir.

Ama Waters'ın gösterdiği favori seçeneklerden biri Karayipler'deki mercanlar olabilir. Mercanlar üzerinde de her yıl bir tabaka birikmekte ve bu tabakaların içinde yer alan kimyasallar atom bombası testlerinden atmosferdeki karbondioksit seviyesine kadar insan aktivitesine dair ipuçları içermektedir.

Ancak bütün bu adayların önemli bir dezavantajı olduğunu söylüyor Waters. Jeoloji toplulukları daha önce hiç bu tür yerleri jeolojik çağlar arasındaki ayrımın verilerini içeren noktalar olarak belirlememişti. Bu nedenle, en uygun olanın belirlenmesi için bu konuda oy kullanacak insanlar arasında böyle bir tartışma başlatılması yararlı olurdu.

Jeologlar bu tür kararları alırken çok dikkatli davranıyor ve uzun bir süreç işletiliyor. Bu nedenle Waters ve ekibi, oy kullanacak kurumların aşina olduğu oluşum ve süreçleri tercih ediyor. Bu alanda son söz sahibi Uluslararası Jeolojik Bilimler Derneği.

Yeni jeolojik dönemin verilerini içeren bir alternatif de Doğu Antarktika'daki buzullar olabilir. Bunlarda atmosferin kimyasıyla ilgili değişimler görülebilir.

Ancak böyle yeni bir çağa, Antroposen çağa geçtiğimiz önermesini kabul etmeyen jeologlar da var. Yani bu önerme yaygın kabul görmüş değil henüz.