MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Afrin destanından ne haber PYD Membiç’ten çekildi mi?


Seçim telaşına girince pek çok şeyi unutuverdik.
Örneğin doları Euro’yu konuşan pek yok. İkisi de hâlâ rekor seviyelerde duruyor.
Altın deseniz artık düğünlerde bile takılamaz hale gelmiş. Çeyreğin çeyreği çıkmış. Ne yapsın eş dost akraba, düğüne gidecek, “bir altın takmadı mı?” dedirtecekler el aleme?
Ekonomiyi bırakalım kenara. AKP iktidarına hayran bir kesim var. Cebinde bir kuruşu bile olmasa da “Ama adamlar dünyanın en büyük havaalanını yapıyor” diye gururlanıyor ve laf söyletmiyor.
Ama ya “en çok önem verdiğimiz” kahramanlığımıza ne oldu?
İki ay boyunca “nedenini” bilmiyordu milyonlarca insan ama Afrin’de “destan” yazdığımıza inanıyordu.
Türk askeri girmişti Suriye’ye ne Rusya ne Amerika takmıyordu bile. Osmanlı tokadını çaka çaka yürüyordu.
Sonra Menbiç’te Amerikan destekli PYD’liler vardı.
Amerika’yı uyarıyorduk sürekli. “Bak git, yoksa geliyoruz” diyorduk.
AKP Genel Başkanı partisinin ilçe kongrelerinde “Bir gece ansızın gelebiliriz” şarkısını söyletiyordu kalabalıklara.
Oysa şimdi kimse konuşmuyor bile.
Her gün Hatay’da sınıra gidip uzaklardan el sallayarak destek veren sanatçılar, sporcular, gazeteci ve yazarlara ne oldu acaba?
Baskın seçim ilan edilinceye kadar morale ihtiyacı olan “kahraman Mehmetçik’in” artık morale ihtiyacı kalmadı herhalde.
Kimse merak bile etmiyor artık, Afrin’de askerimiz var mı, yoksa geri mi döndüler, oradaysalar rahatları yerinde mi; moralleri yüksek mi?
Bir de Membiç var tabii.
Orası çok daha farklı.
Biliyorsunuz Erdoğan Afrin için “Teröristleri böcek gibi ezdik, gücümüz karşısında kimse duramaz” derken danışmanlarından İlnur Çevik “Rusya izin vermese Afrin’de drone bile uçuramazdık” demişti.
Yani Afrin destanı biraz da Rusların sayesinde yazılmıştı ama Membiç öyle değil.
Orada Amerika var. Yanına şimdi Fransa da geldi. Sınırımızın tam karşısında yanlarında PYD’liler olduğu halde çok gelişmiş zırhlı araçlarla devriye geziyorlar.
Baskın seçim karanı alınıncaya kadar  “Mümbiç kırmızı çizgimizdi” orada Amerikan askeri varlığı bizim için önemli değildi, bir gece girer hepsini yok ederdik.
Şimdi kimsenin sesi çıkmıyor.
Ne oldu acaba? Yoksa zaten istesek de oralara pek el atamayacaktık da baskın seçim bahane mi oldu?
Şaşırıyorum, muhalefet bu konuyu sormuyor nedense.
Günlerce Afrin destanı yazan medyamız ise ortada hiç yok. İki ay boyunca ancak sınıra kadar gitme cesareti gösteren televizyonların canlı yayınları da bitti.
İşin aslı şu galiba; kimsede utanma kalmadı.

BUNU YAZMAK GEREK

1 Mayıs’ı hiç kutlayasım yok


Bugün 1 Mayıs.
Bütün dünya işçi bayramını kutlayacak.
Bu akşam TV ekranlarında, yarın da gazete sayfalarında Moskova’dan, New York’tan, Paris’ten, Londra’dan, Berlin’den, Tokyo’dan, Pekin’den kısacası dünyanın bütün önemli kentlerinden gelen coşku dolu görüntüleri göreceğiz.
Türkiye ise yine bu bayramı “buruk” biçimde kutlayacak.
Daha doğrusu kutlamayacak bile.
Çünkü AKP iktidarı her şeyin olduğu gibi 1 Mayıs’ın da içini boşalttı.
Taksim’i “anlamsız” biçimde yasaklayarak yıllarca insanları perişan etti.
Sahi; bir kişi Taksim’in neden kapatıldığını söyleyebilir mi?
2010 yılında Taksim’e gelen AKP’liler “Müthiş bir bayram” nutukları attıktan bir yıl sonra Taksim’i neden tıpkı 12 Eylül askeri yönetimi gibi 1 Mayıs’a kapattılar?
Sendikaların yok edildiği, taşeron işçiliğin öne geçirildiği, “grevlerin yasaklanmasıyla” övünüldüğü bir dönemdeyiz.
Herkese korku salınmış durumda. İşçiler emekçiler kendilerine dayatılan “suni” mekanlarda bayram kutlamaya itildi.
Üzüntüm şu ki, işçiler, emekçiler, aydınlar, demokratlar Taksim’i yasaklatan zihniyete karşı 1 Mayıs’ı alternatif biçimde kutlayacak fikir ve projeler üretemiyor. Bunun yerine AKP Genel Başkanı’nın gösterdiği denizden doldurulma bir alana tıpış tıpış gidiyor.

ŞAŞIRDIM

Bu anketlerin gerçeği göstermesi zor


Seçimler yaklaştıkça birbiri ardına anketler de gelmeye başladı.
Gördüğüm kadarıyla bu kez süre çok kısa olduğu için “aşırı yönlendirmeci” anketler pek yok.
Şu ana kadar AKP’nin oyunun yüzde 50’den fazla olduğunu “resmen” gösteren bir ankete rastlamadım.
Ama “saray kaynaklı” laf bol. Seçimin ilk turda Erdoğan’ın ve AKP’nin zaferi ile biteceğini söylüyor bazıları da; bunu anketin nerede, nasıl, kimlerle yapıldığını, oy dağılımını grafiklerle ve rakamlarla kanıtlayamıyorlar.
Bana göre şu ana kadar yapılan bütün anketler sağlıksız ve güvenilir değil.
Bunu neye dayandırıyorum?
Henüz baskın seçim kararı alınmadan önce saraya çok hizmet vermiş bir anket firmasının en önemli yöneticisiyle sohbet etmiştim.
Bu yönetici aynen şunu söylemişti; “Can Bey anket yapmak ve sağlıklı değerlendirmek çok zorlaştı. Bu nedenle şu anda yapılan tahminlerin, bizimki de dahil hiçbiri tam gerçeği yansıtamaz.”
Nedenini şöyle anlatmıştı; “Güneydoğu bölgesinde soru sorduğumuz 20 kişiden sadece biri cevap veriyor. Batı’ya doğru bu biraz daha düzeliyor ama örneğin Ege illerinde bile 10 kişiden biri cevap veriyor.”
Anket şirketi yöneticisine “Korkuyor mu halk?” diye sordum.
Bunun çok etkisi olduğunu belirterek “İnsanlar siyasi fikirlerini eskiye oranla daha fazla saklamaya çalışıyor. Bu çok ciddi bir korkunun kanıtıdır” cevabını verdi.
Bu konuşmadan bir hafta sonra baskın seçim kararı alındı.
Tahmin ediyorum şimdi bu korku daha da artmıştır. 18 ay sonraki bir seçim için bile fikrini söylemeye korkanların iki ay sonraki bir seçimle ilgili gerçek fikirlerini söylemelerini beklemek bana pek mantıklı gelmiyor.
Bütün bunlara rağmen AKP’nin ve Erdoğan’ın oyunun yüzde 45 ve altında görülmesi ise iktidarın neden bu kadar öfkeli olduğunun bir göstergesi gibidir.

ÖNERİ

Seçmen olup olmadığınızı mutlaka kontrol edin


Baskın seçime çok az kaldı. Yarın listeler askıya çıkıyor. 12 Mayıs’ta ise kesinleşiyor.
Pek çok kişide “sahte seçmenler var, bizleri de seçime sokmayacaklar” türü endişeler olduğunu görüyorum.
Oysa bunun çaresi basit. Öncelikle herkes seçim kurullarından veya muhtarlıklardan adının olup olmadığını görebilir.
Bunun dışında Yüksek Seçim Kurulu internet sitesine girerek de adınızın olup olmadığını öğrenebilirsiniz.
Bunun için yapılacak şey çok basit.
İnternete girin, Google’a “YSK seçmen sorgulama” yazın.
Karşınıza şu çıkacak; Yurt İçi Seçmen Sorgulama - Seçmen Sorgulama - YSK
https://secmen.ysk.gov.tr/ysk/secmenBilgiYurtici.jsp
Tıklayın üzerine. Bu kez sizden kimlik numaranız ve kütüğünüzün bağlı olduğu yer ile sıra numaranız sorulacak. Bunlara doğru cevapladığınız anda seçmen listesinde adınızın olup olmadığı karşınıza çıkacak.
Herkes sorumluluk sahibi olarak sadece bir iki dakikasını buna ayırmalı.
Sonra üzülmenin, hile yapıldığını söylemenin bir anlamı kalmayacak ona göre.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Erdoğan’a göre seçimi kazanıyor ama rakam söyleyemezmiş


Türkiye’yi “tek adam rejimine” götürmek isteyen AKP ve Erdoğan’a karşı ciddi bir muhalif kesim “Bu tarihi seçimdir hatta son seçimdir” endişesi taşırken gördüğüm kadarıyla aynı endişe hatta daha fazlası Tayyip Erdoğan’da da var.
Erdoğan ne pahasına olursa olsun “ilk turda” kazanmak istiyor.
Çünkü ikinci tura kalması halinde muhalefetin özgüven kazanmasından ve yüzde 50’yi geçmesinden endişe ediyor.
Eğer 24 Haziran seçimlerinde Erdoğan ilk turda yüzde 45 ve altında bir oy alırsa bana göre de ikinci tur şansı çok zorlaşacaktır.
Ayrıca herkes biliyor ki AKP içinde gayrı memnun çok büyük bir kitle var. Ancak bu kitle iktidar olanın avantajlarını kullandığı ve liderinden de çok korktuğu için hiçbir şey yapamıyor.
İlk turda yüzde 45 ve altı çıkması halinde bu kitleler “Tamam artık bir dönem bitiyor” diyerek Erdoğan’ın ikinci turdaki oylarını daha da aşağıya çekebilir.
Bu saptamanın Erdoğan tarafından da görüldüğünü ve şu sıralar ciddi bir sıkıntı içinde olduğunu hissediyorum.
Bugüne kadar anketlere çok güvenen ve kendisine rehber edinen Erdoğan bu kez anketlerden “üstü kapalı” söz ediyor.
“Kazanacağımı görüyorum” diyor ama bunu göğsünü gere gere söyleyemiyor.
Diyor ki “Şu anda benim anketlere dayalı olarak neyi paylaşırız dersek, paylaşacağım tek şey var. Hamd olsun anketler cumhur ittifakının açık ara önde olduğunu gösteriyor. Ama rakamsal bir şeyi bizden beklerseniz rakamsal bir şey vermeyeceğim. Onu zaten sizler yayın grubu olarak da yapıyorsunuz. Sizler de bunu görüyorsunuz. Ama açık ara Cumhur İttifakı çok olumlu gayet güzel bir yerde.”
Erdoğan’ın sözünü ettiği “açık ara” nedir acaba? Yüzde 51 mi yoksa yüzde 55 mi veya yüzde 60 mı?
Çok belli ki Erdoğan da bunu bilemiyor “açık ara öndeyiz” diyerek hem kendine hem tabanına moral vermeye çalışıyor.

sozcu-banner-1