ANALİZ

Zeytin Dalı’nda rahatsız edici görüntü fotoğraf ve haberler


Üzerinden tam bir hafta geçti Afrin’e yönelik operasyonun başlamasından bu yana. Haber televizyonları neredeyse 24 saat operasyon haberleri veriyor. Gazetelerin manşetlerinde artık başka haber yok. Tartışma programlarında uzmanlar aralıksız biçimde operasyon bilgileri veriyor, Türk Ordusu’nun yazdığı destanı ayrıntılarıyla anlatıyor. Türkiye’nin sahip olduğu askeri uzman ve kurmay açısından ne kadar zengin olduğunu görmek de hepimize ayrıca mutluluk ve gurur veriyor. Ancak her şeye rağmen operasyonla ilgili bazı fotoğraf görüntü ve haberler can sıkmıyor da değil. Bunları kendi zihnimde bir araya getirmeye çalıştım. Önce bazı “askersel” sorular;

AFRİN’E NE KADAR KALDI?

En çok merak ettiğim Türk Ordusu şu an Afrin’in neresinde? Haberlerde sürekli ilerlediğimiz anlatılıyor. Aradan 8 gün geçti. Afrin harekete geçtiğimiz tüm sınır noktalarımızdan aşağı yukarı 30 kilometre uzaklıkta. Sis, yağmur ve çamur olduğunu biliyoruz. Bu zor koşullara rağmen ordumuz ne kadar yol aldı, kesin bilmiyoruz.

BU ÇATIŞMALAR NEDİR?

Cepheden anlatılan haberlere göre teröristler adım başı tuzaklar kurmuşlar, sürekli çatışıyorlar. PKK Afrin’e çekilip beklemek yerine neden Türk askeriyle asla baş edemeyecekleri açık alanda çatışmanın içine giriyor?

KAÇ TERÖRİST YOK EDiLDİ?

TV ekranlarında kimi resmi olduğu ileri sürülen pek çok “imha edilen teröristler” haberleri izliyoruz. Bunlar gerçek rakamlar mı? Hepsi 10-15 kilometrelik bir alandan neden hiç “etkisiz hale getirilmiş terörist” fotoğrafı dağıtılmıyor? “3 şehit verdik ama kaç tanesini yok ettik biliyor musunuz” açıklamaları devlet ciddiyetine sığmıyor bana göre.

NEDEN ŞEHİT VERİYORUZ?

Operasyonun ilk günü yaralanan bir askerimizin gazetelere yansıyan açıklamalarına göre uçaklar Suriye’deki hedefleri bombaladıktan sonra karadan yürüyen birliklerimiz henüz 200 metre gitmeden saldırıya uğramış. Bunlar önceden belirlenemiyor mu da şehit veriyoruz? Sınıra bu kadar yakın mesafede çatışma çıkması istihbarat eksikliği anlamına da gelmiyor mu?

ROKETLER NEREDEN GELİYOR?

Türk Ordusu çok dar bir alanda tüm hakimiyeti kurduğu halde nasıl oluyor da Kilis ve Reyhanlı’ya hâlâ roket atışları yapılabiliyor? Roket atış noktalarının anında imha edildiği açıklanıyor ama her nasılsa bu saldırılar durdurulamıyor? Bu roketlerin Türkiye içinden atılıyor olma ihtimali ciddiye alınmakta mıdır?

MORAL BOZUCU AÇIKLAMALAR

Bütün Türkiye “destan yazan ordu” gururuyla ayaktayken Genelkurmay’ın şehit olan iki askerimize ulaşamadığını açıklaması moral bozucu değil midir? Genelkurmay elbette daima gerçekleri açıklamalıdır ama böyle bir konuda bir iki günlük sessizlik daha doğru olmaz mıydı?

Bunların dışında askerlerin çamur içindeki görüntüleri de rahatsız edici bana göre. Tank ve zırhlıların hep park halinde ve yan yana dizilmiş biçimde görüntülenmesi de askerliği bilmeyenler tarafından pek anlaşılacak durum değil. Ayrıca tüm halkın tek yumruk olarak operasyona destek vermesi hepimizin mutluluğu elbette ancak askere yemek taşınması, örgü örülmesi, odun götürülmesi türü görüntüler sempatik gibi görünse de yanlış. Asker aç mı kalmaktadır, üşümekte midir, ihtiyaçları karşılanamamakta mıdır soruları bir süre sonra zihinlerde farklı algılara yol açabilir.

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

Dünya ülkelerinden seçme atasözleri


Atasözleri binlerce yıllık kültürlerden süzülüp gelen anlamlı, güzel sözlerdir. Dünyada her kültürün, her ülkenin kendine özgü atasözleri var. Geçenlerde dostum doktor Metin Ağcaoğlu “Bir arkadaşım çeşitli ülkelerin atasözlerinden bazılarını toplamış bana göndermiş. Benim çok hoşuma gitti belki köşen için sana da yarar” dedi. Bazı atasözlerinin benzerleri hatta aynıları bizim dağarcığımızda da var. İsterseniz hem çeşitli ülkelerden gelen atasözlerini okuyun hem bizdeki karşılıklarını bir düşünün;

Sis, yelpaze ile dağıtılmaz. JAPONYA

Altın ateşle, kadın altınla, erkek kadınla imtihan edilir. ABD

Ne kadar az yüksekten uçarsan, düştüğün zaman o kadar az incinirsin. TİBET

Dikenler arasında güller yetişir. ALMAN

Kadınlar gülebildikleri zaman gülerler, istedikleri zaman ağlarlar. VENEZUELA

Kadın gölge gibidir, kendisini takip edenden kaçar, önünden gidenin arkasından koşar. KONGO

Evlenmeden evvel gözlerinizi dört açın. Evlendikten sonra yarı yarıya kapayın. PORTEKİZ

İnsanlar yaşadıkça ihtiyarladıklarını sanırlar, halbuki yaşamadıkça ihtiyarlarlar. İSKOÇYA

Hakiki sevgi ayrılıkta unutulmaz. BELÇİKA

Allah’ın gülü dikenli yarattığına hayret edeceğiniz yerde, dikenler arasında gül yarattığına hayret ediniz. ARABİSTAN

Biri öteki kadar zengin olunca, kardeşler birbirlerini severler. UGANDA

Evlilik, bir kale gibidir. Dışarıdakiler oraya girmek için, içindekiler de dışarı çıkmak için uğraşır dururlar. TAYLAND

Çabuk gelen kötü şans, geç gelen iyi şanstan iyidir. ARNAVUTLUK

Başkalarını azarlar gibi kendini azarla, kendini affeder gibi başkalarını affet. ÇİN

Erkek yaşını saklamaya, kadın ise saklamamaya başladığı zaman yaşlanmıştır. PERU

Güzellik, kadınlara verilen ilk hediye, aynı zamanda geri aldığı ilk şeydir. ŞİLİ

Yatağa yattığım zaman, problemlerimi elbiselerimde bırakırım. HOLLANDA

Taşı delen, suyun kuvveti değil, damlaların sürekliliğidir. BREZİLYA

Hiçbir mutfak, iki kadını alacak kadar zengin değildir. SUDAN

Üç taşınma, bir yangına bedeldir. JAPON

Nisan yağmuru Mayıs çiçeği getirir. KANADA

Bir yalan ne kadar hızlı olursa olsun, hakikat onu yetişip geçer. KENYA

Küçük üzüntüler konuşurlar, büyük dertler dilsizdir. NİJERYA

Birleşmek başlangıçtır, birliği sürdürmek gelişmedir; birlikte çalışmak başarıdır. ABD

İdealler yıldızlar gibidir, onları tutmak mümkün olmaz ama karanlık gecelerde yolumuza onlar rehberlik ederler. FRANSA

Yalan, dört nala gider; gerçek, adım adım yürür fakat, yine de vaktinde yetişir. NORVEÇ

Biri sizi bir kez aldatırsa suç onundur. İki kez aldatırsa suç sizindir. ROMANYA

Bir şekilde doğar, fakat bin bir şekilde ölürüz. YUGOSLAVYA

Hak, yenir ama hazmedilmez. YUNAN

Bir adam, en çok sevgilisini, en iyi şekilde ailesini, en uzun da annesini sever. İRLANDA

Ağaç ne kadar yüksek olursa olsun, yaprakları yine de yere dökülür. ÇİN

Küçük kazançlar servet getirir. JAMAİKA

ÇOK GÜLDÜM

Biri politik iki Temel fıkrası


Fıkralarının tiryakisi olduğunuz Yıldırım Tuna’dan bu hafta iki fıkra sunuyorum. İkisi de Temel’le ilgili. Birincisi “paranoyak” bir politik fıkra.

Temel trende

Temel, trenle seyahat ediyor, amacı uyuyarak yolculuğu kısaltmak, ama ne mümkün. Tam yanında oturan 2 kişi yüksek sesle hükümeti hayli eleştirmekte, dış borçlar, işsizlik, enflasyon, v.s. Temel uyuyabilmek için adamlara susmalarını rica ediyor, başarılı olamayınca korkutmak için “Bakın beyler” diyor, “Memleketteki her yer gibi bu tren de dinleniyor. Her köşede dinleme aygıtları var. Hükümeti eleştiren ciddi okkanın altına girer, ona göre.” Bu uyarı ikiliyi etkilemiyor, hatta Temel’e gülüyorlar ve hükümete daha da ağır eleştiriler başlıyor. Sonunda sabaha karşı 03’e doğru Temel tuvalete gitme bahanesi ile koşuyor kondüktöre “Bana saat tam 03’te bir bardak su ve uyku hapı getirir misiniz?” diye rica ediyor. Koltuğuna dönüp oturur oturmaz da “Şu anda kompartımanımızı dinleyen görevli polisler” diye bağırıyor, “Eğer beni duyuyorsanız saat tam 03’te 1 bardak su ve 1 uyku hapı gönderir misiniz? Çünkü burada ha bire politika konuşup beni uyutmayan 2 arkadaş var!” Adamlar konuşmaya devam ediyorlar, tam 03’te kondüktör elinde 1 bardak su ve uyku hapı ile içeri girince adamlar şoke olup konuşmalarını kesiyorlar ve Temel mutlu bir şekilde uykusuna dalıyor. Temel sabah uyanınca konuşkan iki yolcunun trende olmadığını fark ediyor, nedenini sorunca kondüktör  “Siyah gözlüklü ve siyah elbiseli adamların gelerek onları tutukladığını” söylüyor, “Yahu aynı kompartımandayız? O zaman beni neden tutuklamadılar?” diye merak ediyor Temel, “Bilmiyorum” diye cevap veriyor kondüktör, “Ama sana bir ipucu vereyim, adamların şefi senin uyku hapı esprine bayılmış.”

Temel fotoğrafçıda

Vesikalık fotoğraflarında hiç güzel çıkmayan Temel, resmi bir iş nedeni ile fotoğraf çektirmesi gerekince tutmuş fotoğrafçının yolunu, girmiş içeri ve “Fotoğraf çektirmek istiyorum” demiş, “Yalnız o küçük vesikalıklarda berbat çıkıyorum.” Fotoğrafçı “Tamam efendim” demiş “6’9’a ne dersiniz?” Temel şaşırmış vaziyette “54 derim de” demiş “Bunun konumuzla ne alakası var?”

KOMİK

Pazarın aforizmaları


Mizah yazarı İbrahim Ormancı’dan bu hafta gelen duvar yazılarından seçtiğim bir demeti birlikte okuyalım;

Ayva yemek ülseri önlüyormuş. İnanmam. Bir vatandaş olarak durmadan ayvayı yediğim halde hala ülserim yahu. 

* * *

Sekiz yıl önceki yazısında “Sözcü, Fetö projesidir” diyen Fehmi Koru meğer espri yapmış. Allah’ım sen Fehmi Koru gibi kişilerden aklımızı koru.

* * *

Bir of çeksem karşı ki dağlar yıkılmaz belki ama karşı ki komşunun kapıya dayanacağı kesin.

* * *

Ekmek bence hiç bir zaman aslanın ağzında olamaz. Ekmek yiyen bir aslan var mı ki bu dünyada acaba?

* * *

O kadar unutkan ki sormayın gitsin. Issız bir adaya düşse alacağı üç şeyi bile unutur hani.

* * *

Yalandan kim ölmüş sözü çok doğru . Misal karıma ikide bir yalan söylemesem sağ bırakır mıydı beni be.

* * *

“Hatasız kul olmaz” sözü “Hatsız kul olmaz” oldu. Çünkü herkesin  bir cep telefonu var maşallah.

* * *

Beyaz atlı prens gelmeyecek kız. Sen prensip sahibi birini bul en iyisi.

* * *

İçim içime sığmıyor diyenler, kilo almış olmasınlar sakın.

* * *

Kimilerinde duyma problemi farklı şekillerde oluşur. Örneğin bazıları asla hicap duymazlar.

* * *

Kadınları dişiliklerine göre değerlendirenlerin kişilik sorunları vardır kesin.

* * *

Bizim vatandaşımız kitap okumaz ama kitabına uydurmada da sınır tanımaz.