Manifesto, bir kaptanın gemisindeki yükü beyan ettiği belgedir. Eğer bir gemide, manifestoda yazılı olmayan yükler varsa veya yazılı olanlar kısmen veya tamamen yoksa bu bir suçtur. Burada suç, neyin taşındığı değil, beyanın gerçeğe aykırı olmasıdır. Önemli tutarsızlıklar, kâtip hata yapmış diye açıklanamaz. Ya kaptan resmi makamları kandırmak istemiştir ya da kaptanı birileri kandırmıştır. Manifesto kelimesi siyasette de kullanılır. Özellikle düzeni değiştirmek iddiasıyla meydana çıkan siyasiler, önce bir manifesto hazırlar. Başa gelince neyi, nasıl yapacaklarını, hangi meseleyi nasıl çözeceklerini kamuoyuna açıklarlar. Manifesto değişmez değildir. Ama siyasette tutarlılık manifesto ile icraatın aynı olmasıdır.

HARP VE SULH

“Yurtta sulh, cihanda sulh” uzun harplerden sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletinin manifestosunda yer alan dış siyaset stratejisidir. “Kimsenin bir karış toprağında gözümüz yok” ve “Vatanın bir çakıl taşı kadar toprağını da kimseye vermeyiz” meydan okuyuşları da bu stratejiyi tamamlayan beyanlardır. Her eylem kararı, aynı zamanda bir eylemsizlik kararıdır. Ne olursa harekete geçerim diyen, o dediği şey olmadığı sürece eyleme geçmeyeceğinin sözünü vermiş demektir. Bu söz, karşı tarafı da eylemsizliğe iter. AKP’nin, Cumhuriyet’in dış siyasetini “kokmaz bulaşmaz” bulmasının sebebi, kanla irfanla kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti’nin dış siyasetindeki bu inceliği kavrayamamış olmasıdır. Demirel’in dediği gibi “güçlülük, caydırıcılık” demektir. Yoksa önüne gelenle sille tokat kavgaya girişmek değildir. Kodun mu değil, höt! dedin mi oturtacaksın.

SAVAŞ BİR ÇELİŞKİDİR

İnsan, Tanrı tarafından yaşamak üzere kurgulanmıştır. Aynı kurgu, ayrı bir hayatiyeti olan toplum için de geçerlidir. Savaş “düşman öldürmektir”. Savaşta düşman öldürmek, ölme riskini almak demektir. Çünkü düşman öldürmekle görevli her askerin karşısında onu öldürmekle görevli bir düşman vardır. Savaş, toplumun yaşaması (bekası) için, bireyin ölmesidir. Her savaş, barışla biter. Barış, düşmanla yapılır. Savaşan askerlerimiz, savaşmayan bizler için ölüyor. Savaşa karşı olmak, onların bizim için öldüğü gerçeğini değiştirmez. Hepimiz onlara minnet borçluyuz. Afrin savaşını değerlendirmekte çok zorlanıyorum. Bana göre, yurt dışındaki bu savaş, yurt içindeki bölücü isyanı bastırma harekâtının devamıdır. PKK’nın başarısı, ülkenin bölünmesi demekti. Ülke bölünürse etnik temizlik kaçınılmaz olur. Bu Kürtleri de böler, çekilecek çileyi artırır. Şimdi Afrin savaşı Suriyelileri geri yollamak için yapılıyor denmeye başlandı. Kafam iyice karıştı. Bu savaş bu sonucu sağlamaz gibi duruyor.

Son söz: Savaşa devamın gerekçesi başlamış olmak olmaz.