Türk ekonomisi istikrarlı bir şekilde “en kırılgan ülkeler” listesinde yer alıyor. Aynı listede daha önce birlikte yer aldığımız ülkelerin hepsi, sırayla listeden çıktı. Yerlerine başka ülkeler girdi. Biz ise en kırılganlar listesindeki yerimizi koruduk. Ama kırılmadık. Dostum Mahfi Eğilmez’in yazılarından derlediğim bilgilere göre 2013’te yayımlanan ilk listede, Türkiye’nin yanında Brezilya, Rusya, Çin ve Hindistan varmış. 2016’da Brezilya ve Hindistan listeden çıkmış, yerlerine Meksika ve Kolombiya girmiş. 2013 listesinde yer alan Rusya ve Çin de 2017’de listeden çıkarılmış. İlk listeden, yerini muhafaza eden bizden başka ülke kalmamış. Yeni liste, Arjantin, Türkiye, Katar, Mısır ve Pakistan’dan oluşuyor.

LİSTELERİ HAZIRLAYANLAR HER ZAMAN HAKLI DEĞİLDİR

Bu listelerin ilkini Morgan Stanley gibi muteber bir banka, sonuncusunu Standard and Poor’s adlı güvenilir bir derecelendirme firması hazırlamış. Ben, hangi listeyi kim hazırlamış derdinde değilim. Netice itibariyle, bu “en kırılganlar” listelerinde yer alan ülkelerden hiçbiri kırılmamış. Yani bu listeleri hazırlayanların öngörüleri doğru çıkmamış. 2016’da adama “Sen hâlâ en kırılganlardan birisin” diyorsun, 2017’de onu listeden çıkarıyorsun.

Sorum şu: “Kırılgansın” denince bu ülkeleri yönetenler, aldıkları önlemlerle ekonomilerini dayanıklı hale mi getirdi? Yoksa bunlar zaten o kadar da kırılgan değil miydi? Bunları listeden çıkaran uzmanlar “meğer biz yanılmışız” demişler midir acaba?  Her ülke için bunu söylememiş olabilirler. Ama Çin’in “en kırılganlar” listesine dâhil edilmesini hiçbir zaman doğru bulmadım. “Cari fazla” şampiyonu olan, yani dünyadan alacaklı bir ülkeyi kırılgan ilan etmenin iktisadi bir mantığı olamaz. Çin, üstelik sürekli hızlı büyüme rekorunu elinde tutuyor. Kendisine kırılgan denmesinin sebebi herhalde Çin’in “ülke borcunun” yüksek olmasıdır. İşte zurnanın zırt dediği yer burasıdır. İç borçla, dış borcu toplayıp, buna ülke borcu demek kadar vahim bir muhasebe hatası yoktur. Ülke, kendi kendine borçlu olamaz. Bir ülkenin iç borcu her zaman sıfırdır. “Ülke borcu” sadece “dış borç” anlamına gelir. Çin’i kırılgan ilan etmek kadar yanlış bir şey olamazdı.

TÜRKİYE NİYE KIRILMIYOR?

Kırılganlık “bu ülke, dış borçlarını ödemekte zorlanır”dan başka hiçbir anlama gelmez. İki şey söyleyeceğim. Birincisi: Ekonomilerde tek bir “iyi” denge noktası yoktur. Bir ekonomi “kötü” durumda da dengede olabilir. İkincisi: Biri “statik” diğeri “dinamik” olmak üzere iki denge hali vardır. Türkiye’nin statik dengesi (bilançosu) bozuktur ama akım hesabı pozitiftir. Dinamik denge halindedir. Misal: Lunaparklarda üstüvane içinde dönüp duran motosikletler “dinamik denge” halindedir. Tek kare “statik” bir fotoğraf çekip, “motosiklet, yer çekimi kanununa aykırı” konumdadır,  mutlaka düşecektir denilemez. Motosiklet, benzini oldukça üstüvanede döner. Ekonomileri “dış borçla” dönen ülkeler, küresel ekonomik dengenin bir parçasıdır. Alacaklılar, borçlunun kırımı “küresel dengeyi bozacağı” yani sonuçta kendileri de zarar göreceği için, bunların kırılmasına izin vermez. Biz de bu sayede kırılmıyoruz. Bazen dibe vurup benzin almak için ara verilse de, lunapark kapanmadıkça bu motor dönmeye devam edecektir.

Son söz: Bazen zafiyet, güç; bazen de güç, zafiyettir.