Servet yönetim danışmanları, insanlara servet sahibi olmanın yolunu gösteremez. Çünkü kendileri de bilmez. Onlar servet sahibi olmuş kişilere, servetlerini en yüksek getiriyi sağlayacak şekilde, nerelere yatırmaları gerektiğini söyler. Pek tabii “beklenen getiri” ile “alınmak istenen risk” arasında ters yönlü bir ilişki vardır. Dolayısıyla, her servet sahibine aynı “yatırım sepeti” önerilmez. Serveti katlamalı şekilde büyütmek isteyenleri, hiçbir sepet kesmez. Mutlaka “düşünce al-çıkınca sat” yapmak ve/veya  “finansal kaldıraç” kullanmak gerekir. Ama oyun böyle oynanırsa, eldeki servetin tamamını kaybetme riski de artar.

MİLLİ GELİRİN VE SERVETİN BÜYÜME YÜZDELERİ

Ekonominin en temel sorunu büyüme (milli gelir artışı diye okuyun) ise bununla ilintili ikinci sorun da “milli gelir dağılımı” değişimleridir. Milli gelir, emekçiler ve servet sahipleri arasında bölüşülür. Servet dört unsurdan oluşur. Bunlar sırasıyla:
1. Gayrimenkul,
2. Hisse senedi,
3. Uzun vadeli tahvil,
4. Kısa vadeli bono ve vadeli mevduat.
Bu dört unsurdan oluşan servetin yıllık ortalama getirisi, milli gelir büyümesinden yüksekse, milli gelir dağılımı emekçiler aleyhine bozuluyor demektir. Fransız iktisatçı Thomas Piketty, “Kapital” adlı kitabında, kendi derlediği bilgilere dayanarak yüzlerce yıldır “r, g’den hep daha büyük olmuştur” diyor. (Burada “r”, getirinin İngilizcesi olan return kelimesinin, “g” ise yine İngilizce büyüme anlamına gelen growth sözcüğünü temsil ediyor.) Bu yüzden de “gelir dağılımı sürekli emekçiler aleyhine değişmiştir” sonucuna varıyor. Aslında bu sonuç ifadesinde de bir hata vardır. Yapılan gözlemden çıkan cebirsel sonuç, gelir dağılımının bozulduğu değil, servet ‘stok’unun, milli gelirden hızlı arttığıdır. Bu da yanlıştır, çünkü servet artışının kabaca yarısı sanaldır. Yani henüz “gelire dönüşmemiş” kazançlardır.

EN YÜKSEK GETİRİ NEREDE

Amerikan “National Bureau of Economic Research” kurumu, “1870-2015” yılları arasında 16 ülkede “servetin getirisi ile milli gelir büyümesi” oranlarını hesaplamış. Piketty’nin hesapladığı gibi servetin, 145 yıllık getiri ortalaması, milli gelir büyümesinden daha yüksek olmuş. Enflasyondan arındırılmış olarak servet unsurları arasında en yüksek getiriyi yüzde 7 ile gayrimenkul sağlamış. Onun arkasından yüzde 6.5 ile hisse senetleri geliyor. Üçüncü sırada yüzde 2.5 ile uzun vadeli tahviller, son sırada ise yüzde 1 ile bonolar ve vadeli mevduat var. Aynı dönemde milli gelir büyümesi  yüzde 3.5 dolayında olmuş. Gayrimenkul ve hisse senedi getirilerinin yarısı, gelire henüz dönüşmemiş “sanal” değer artışıdır. Bu da hesaba katılırsa “servetin getirisi, büyüme hızından yüksek olamaz” kuramı doğrulanmış oluyor.
Son söz: Ülkem zengin olursa, ben de zengin olurum