Sevgili okurlarım, sayın dünya liderimizle sayın Devlet Bahçeli nikah kıydılar, geçmişteki bir sürü karşılıklı hakaretlerinden sonra dünya evine girmeyi başardılar!
Biz unutkan, balık hafızalı bir toplumuz...
Onların karşılıklı hakaretlerini de doğal olarak unuttuk gitti.
Allah korusun, örneğin Devlet Bey’in Tayyip Bey için meydanlarda ve kürsülerde avaz avaz bağırarak söylediği sözlerin yüzde birini ben burada yazmış olsaydım, hakkımda bir sürü davalar açılır ve kodesi boylardım!
Sadece ben değil, bu siyasi ortamda kim yazsa ve söylese aynı akıbetle karşılaşırdı.

* * *

Yıllar boyu süren bu karşılıklı hakaretler sonrasında birbirlerini acaba mahkemeye verdiler mi?
Bazı davalar açıldı ama doğrusunu isterseniz sonucunu bilemiyorum.
İyi de, daha sonra neler oldu acaba?
Netleşen tablo karşımızda...
Şimdi geçmişe bir sünger çekip dost oldular!
Sayın dünya liderimiz, sadece ülkemizi değil dünyayı da yöneten cumhurbaşkanımız, başarılı bir hamle ile Devlet Bey’i elinden tutup AKP’nin kayığına bindirdi.
Bundan sonra kurtuluşu yok, bizim Devlet Bey ayaklarına bağlanan prangalara kendi eliyle kilit vurdu...
Ve bundan sonra AKP’nin her konuda ve her alanda sürekli destekçisi olmaya eli mahkûm.
Aksi takdirde kayıktan itiverirler, derin sularda boğulur.

* * *

İşte Bay Devlet Bahçeli’nin çeşitli zamanlarda yaptığı mitinglerde ve partisinin grup toplantılarında Erdoğan için söylediği sözlerden birkaç örnek:
- Behey densiz, behey gafil...
- Besmeleyle soygun yapıp şükrederek haram havuzunda ıslandılar.
- Erdoğan siyasetin dibindedir...
- Akıllı ol, yoksa Türk Milleti senin aklını başına getirmeyi bilecektir.
- Bozgunculuk AKP’nin hammaddesidir.
- Baskı ve zulümde rekorlar kıran Erdoğan gönülleri nasıl tamir edecektir?
- Bunlar çifte standartlıdır. Bir öyledir bir böyledir. (Kendisi öyle değil!)
- Erdoğan milletle dalga geçmektedir. Kendisi ve partisi başarısızlığa mahkûm olmuştur.
- TOMA’cı hükümet gitmeli, gazcı Erdoğan istifa etmelidir.
- MHP’ye yavru diyor. Sen kısa pantolonla gezerken bu parti milletin hizmetindeydi. Mehter marşıyla geldin, İzmir marşıyla gideceksin.
- Biz küp yapıp içini haramla doldurmadık.
- Geldiğin gibi gideceksin Recep ağa. Abbas yolcudur.
- Erdoğan aklıyla arasını açmış, klinik bir vaka haline gelmiştir.
- Sayın Erdoğan ya Kandil yetiştirmesidir, ya da Türk düşmanıdır.

* * *

Küçüğü konuşur da büyüğü boş durur mu!.. O da konuşuyordu:
- Sayın Bahçeli, gerçekten acınacak bir halin var.
- MHP’yi küçülten bu adamla bir yere varamazsınız. (Onun özellikle bu sözü doğrudur, altına imzamı atarım!)
- Milliyetçiyim diyen MHP genel başkanı önce gitsin, bu milletin edebinden nasiplensin...
- Önce haddini bileceksin...
- Bir taraftan da milliyetçi ayaklarına takılacaksın.
- Ey Bahçeli, bunları ispat edemezsen sen alçaksın, adisin.
- MHP’nin başındaki beyefendi aile nedir bilmez, onun böyle bir derdi yok. Çoluk çocuk nedir bilmez.
- Evlenmemiş de olabilirsin, o ayrı mesele. Ama sen ailenin kıymetini bilmezsin.
- Irkçılık yaptınız, kabilecilik yaptınız, şeytani olan anlayışa hizmet ettiniz. Kimse bizim karşımıza Türklükle çıkmasın. Biz her türlü milliyetçiliği ayaklar altına almış bir iktidarız.
- Bu adam siyasette çırak bile olamadı ve olamayacak da. (Şimdi ise onu kendi elleriyle kalfalığa terfi ettirmeye çalışıyor!)
- Ağzından salyalar akıyor.
- Ey Bahçeli sana sesleniyorum. Bildim bileli o koltukta oturuyorsun, hiçbir işe yaramadın yaa. (Bundan sonra inşallah yarayacak!)

* * *

Birbirlerine yakın geçmişte en ağır hakaretleri savuran bu ikili, şimdi ülkemizi yönetmek adına işbirliği yapıyor!
Genel başkanı ve yönetimi, MHP’yi zaten bitirmiş, tüketmiş durumda.
Bunlar önce hem kamuoyuna, hem de kendi seçmenlerine bu tüketişin hesabını vermek zorunda değil mi?
MHP’nin tabanını yıllardır izleriz.
Ülkücülerin pek çoğunun nasıl Atatürk milliyetçisi ve yurtsever insanlar olduğunu iyi biliriz.
Şimdi, gelecek yıl yapılacak seçimlerde o yurtsever insanlar gidip Tayyip Erdoğan ve partisine mi oy verecek?
Gerek vatandaş ve gerekse gazeteci kimliğimle benim aklım ve mantığım bunu almıyor. O kitleler “Bizim genel başkan bu işi beceremedi, partiyi mahvetti. Bunun zaten ülkeyi yönetmek gibi bir isteği yok, bari oylarımızı AKP’ye verelim de onun geleceğini kurtaralım” mı diyecek?
Devlet Bahçeli olayının dünyada ikinci bir örneği yok. Varsa bile istisnadır.
İktidar olmaktan korkan, iktidara değil de muhalefete karşı muhalefet yapan ve partisini yok etmeye yelken açan bir genel başkan!
Kolay gelsin!