Sevgili okurlarım, iktidar seçim baskını kararı aldı. Bu tiyatronun senaryosu önceden hazırlanmıştı ama hiçbirimiz uyanamadık.
Senaryo yazarı: Recep Tayyip Erdoğan.
Başrol oyuncusu aynı şahıs.
Figüran: Bay Devlet Bahçeli.
Renk vermeyen, talimatları büyük ortağından alıp uygulamaya koyan, çeşitli senaryolarda onun partisine stepne olan bir sanatçı!
Bazı önemli özellikleri var:
Hayatında bir tek dostu ve arkadaşı olmadı.
Güldüğünü bugüne kadar kimse görmedi.
Poker suratlı!.. Renk vermez. Mimikleri yoktur, ne demek istediğini ancak konuşursa biraz olsun anlarsınız.
Sergilenen son tiyatro eserinin adı:
Beş dakkada Beşiktaş.

* * *

Başrol oyuncusuyla daha önce uzlaşmaya varmışlardı. Başroldeki, figürana şöyle demişti:
“Üstadım deniz bitti, duvara tosladık. Şimdi sen bir fedailik yapıp erken seçim isteyeceksin, biz arkandan gelip bu işi kotaracağız.”
Bay Bahçeli Meclis’te Grup konuşması yaptı:
“26 Ağustos’ta erken seçim isterük!”
Senaryo gereği, ertesi gün buluşmaya karar verdiler. Saray’daki görüşme brüt yarım saat, net 20 dakika sürdü. 24 Haziran günü baskın seçime karar verdiler!
Milletin kaderi ve geleceği ile oynuyorlardı, acele etmeleri, işi derhal bitirmeleri gerekiyordu. Yöntem belliydi:
Beş dakkada Beşiktaş!

* * *

Bütün Türkiye alınan kararı beklerken, başrol oyuncusu figüranı uyardı:
“Sen sakın ola ki ağzını açıp konuşma. Ben birazdan televizyona çıkıp kararı açıklayacağım.”
Tiyatronun figüranı aldığı talimatı uyguladı ve o andan itibaren ağzını hiç açamadı!
Aceleleri vardı, iş karışır diye korkuyorlardı.
Beş dakkada Beşiktaş!

* * *

Nitekim başrol oyuncusu çıktı ekranlara ve 24 Haziran tarihini açıkladı. 20 dakikalık bir görüşmede bu kararı nasıl almışlardı, danışıklı dövüş nasıl ayarlanmıştı, kimse bilemiyor.
Senaryo uygulamaya konulmuştu.
Basın açıklamasında, sadece altı dakika süren bir konuşma yaptı. Onun yarısında da FETÖ’den, Yenikapı mitinginden falan söz etti.
Ülkenin kaderini belirleyecek olan seçim tarihine sadece iki dakika ayırabilmişti!
Süreç hızla işliyordu:
Beş dakkada Beşiktaş!

* * *

Tiyatronun senaryosunda gerçi “Danışıklı dövüş yapılacaktır” denilmemişti ama uygulama onu gösteriyordu.
Denizin bittiğini, lime lime olan ceketin artık yama tutmadığını görmüşler, batan geminin mallarının hiç değilse bir bölümünü kurtarmaya niyetlenmişlerdi.
Aksi takdirde işler kötüye gidiyordu.
Gerek başrol oyuncusu, gerekse figüran bu yükün altından kalkamayacaktı.
O yüzden, böylesine yaşamsal bir konuda hızlı davranmaya karar verdiler.
Üstelik bu kararı açıklamadan önce OHAL’i bir kez daha uzatma kararı almışlardı.
Acele işe şeytan karışır demediler zira aceleleri vardı!
Ya Allah bismillah, beş dakkada Beşiktaş dediler, toplamı yarım saati bile bulmayan bir zaman diliminde baskın seçim kararı aldılar.
Acaba hayrını görecekler mi, onu zaman gösterecek. 

ADD’nin vefası


Sevgili okurlarım, dün Ankara’da Cebeci Asri Mezarlığı’nda küçük ve sade törenler düzenlendi.
Ülkemizin gurur kaynaklarından biri olan köy enstitülerinin kuruluşunun 78. yıldönümü idi.
Mezarlık ziyaretlerinde hep görürsünüz, bazı mezarlar bakımlıdır, bazıları ise sahipsizdir ve kaderine terk edilmiştir. O kadar ki, onlar harabeye dönmüş ve çökmüştür. Yazıları bile zor okunur.
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) büyük çileler çekme pahasına bu eğitim yuvalarının kurulmasını sağlayan unutulmaz isimler Hasan Âli Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’un mezarlarını dün ziyaret etti ve çiçeklendirdi.

* * *

Cumhuriyet döneminin devrimci Milli Eğitim Bakanları Reşit Galip, Mustafa Necati ve Vasıf Çınar’ın yattığı yerler de aynı mezarlıkta idi.
ADD üyeleri, başta Genel Başkan Tansel Çölaşan ve Genel Sekreter Öner Tanık ve dernek üyeleri olmak üzere, dün onların yıllarca bakımsız kalmış mezarlarını da ziyaret etti, her birini saygıyla andı.
Geçmişte vatana büyük hizmet etmiş olan bu yurtseverlerin mezarlarının tüm bakım ve onarımlarını önceden yaptırmışlardı.
Güzel bir vefa örneği sergilediler.

Emre Kongar’ın yeni kitabı


Kitaplarını ve Cumhuriyet gazetesindeki yazılarını zevkle okuduğum Emre Kongar çok değişik bir kitap hazırlamış:
“Emre Kongar Seçkisiyle Atatürk. Nutuk.” (Remzi Kitabevi)
Atatürk’ün Büyük Nutuk’u 1927 yılının diliyle okunmuştur. Dolayısıyla günümüzde anlamak hele genç kuşaklar için biraz zordur.
Kongar şöyle diyor:
“Atatürk’ün Nutuk’taki sözlerini, duygu ve düşüncelerini en doğru yansıtacak biçimde günümüz Türkçesi ile vermeyi amaçladım. Onları ne şiddetlendirmeye, ne de yumuşatmaya çalıştım.
Ne diyorsa, neyi kastetmişse, doğrudan o duygu ve düşünceleri olduğu gibi aktarmaya özen gösterdim... Böylece bu tarihsel yapıtı, belli bölümlerini seçerek yeni kuşaklara en doğru ve gerçek içeriğiyle yansıtmaya çalıştım.”
Emre Kongar araya kendi yorumlarını, bilinmeyen olayları da eklemiş ve ortaya çok ilginç, kolay okunan öğretici bir kitap çıkarmayı başarmış.
Ellerine sağlık.

sozcu-banner-1