Safranbolu’da binlerce insan, saf olmuş, tüm meydanı doldurmuştu. Allah rahmet eylesin Afrin’de şehit düşen Piyade Astsubay Kıdemli Çavuş Ömer Bilal Akpınar’ın Türk bayrağına sarılı tabutu omuzlardaydı. Meydanı dolduran on binlerce insanın üstten çekilmiş fotoğrafı, “Türkiye haritası” görüntüsünü vermişti.
Bütün vatan bir oldu.
Şehidine tutundu.
Aynı gün 2 eski stratejik ortak Türkiye ile ABD, namlu namluya geldi.
Dilerim!
Bu yazının başlığına koyduğum “2 eski stratejik ortak namlu namluya geldi” tespitim, yanlış çıkar.
Dilerim!
Türkiye ile ABD, Suriye’de bir savaşa tutuşmaz.

* * *

Şehit Kıdemli Başçavuş Ömer Bilal, Safranbolu’da son yolculuğuna uğurlandığı gün, Suriye’deki Amerikalı üç yıldızlı korgeneral, sadece 2 kilometre uzaklıkta mevzilenmiş Türk askerinin yakınına geldi, “Eğer bizi vurursanız (Türk ordusunu kast ediyor) biz de aggressive bir şekilde karşılık veririz” diye namlu gösterdi.
Bu üç yıldızlı general.
“Benim işim savaşmak” dedi.
O bir asker.
Onun işi savaşmak.
Emir alır.
Ve savaşır.
Belli ki aldığı emri tekrarlıyor. Ona Washington’dan “aggressive karşılık ver” diyenlerin söylediğini tekrarlıyor.
Aggressive şu demek:
Aşırı derecede.
Gözü karaca.
Gözü dönmüşçesine.
Tarihin sayfaları şahittir. ABD, “gözü dönünce” ve savaş cephede asker ile asker arasında devam ederken Japonya’ya sivil halkın yaşadığı şehirlere “atom bombası” attı. Ya da yine cephede asker ile asker savaşacak diye beklenirken Sırbistan’ın başkenti Belgrad’a Adriyatik Denizi’ndeki savaş gemisinden 3 güdümlü bombayı; biri Belgrad’ın en büyük köprüsünü, biri Belgrad’ın TV kulesini, biri de Belgrad’ın elektrik santralini uçurmak üzere gönderdi.

* * *

Gözü dönmüş ABD, eski stratejik ortağı Türkiye’nin Safranbolu Meydanı’nda şehidinin yanında “Tek Vatan” olmuş milyonlarına namlu gösteriyor.
Türkiye Sırbistan değil.
Ankara da Belgrad değil.
ABD’nin “gözü dönünce” Akdeniz’deki 6. Filo’dan İstanbul’a, Ankara’ya güdümlü füze yağdıracak gücü var diye “Tek Vatan olmaktan” geri adım atacak değil.
Türkiye:
“Menbiç’e geleceğiz” diyor.
ABD:
“Karşılığını görürsünüz” diyor.
Türk- Amerikan ilişkileri “musalla taşına” yatırılmak noktasına geldi. Türk halkının “ABD’yi dost-müttefik görme” oranı yüzde 5’e indi. Her 100 Türk’ten 95’i ABD’yi düşman olarak görme eğilimine girdi.

* * *

Bu noktaya; ABD’nin Ortadoğu’da Rusya ve İran’ın etkisini en aza indirmek üzere kurduğu son strateji sonunda gelindi. Türkiye’nin Irak ve Suriye sınırında “Kantonlara sahiplenerek” ve onlara silah sunarak, eğitilmiş ordu vererek bir “kanton koridor açmayı” planladı. Bu da Türkiye’de “Vatanın birliği ve bütünlüğünü” bozacak düşmanca bir girişim olarak tespit edildi. Sonunda “iki stratejik ortağın namlu namluya gelmesinde” dönülmeyecek noktaya varıldı.

* * *

Dilerim bu tespit boş çıkar.
Dilerim ABD, geri adım atar.
Dilerim bundan sonrası:
ABD ile Türkiye arasında.
ABD ile Rusya arasında.
ABD ile İran arasında.
İsrail ile İran arasında.
Suudi Arabistan ile İran arasında.
Sıcak savaş çıkmaz...