Aynen!
‘Aynen’ ne ya?
‘Aynen’ artık yeni ‘Evet’!
Gençlerimizin kullandığı yeni dilde her şey ‘Aynen’.
“Dondurma sever misin?”
“Aynen! “
Yani? Seviyormuş ve “Evet” diyor!
Türkçemizin ve eğitimli gençlerimizin geldiği nokta; ‘aynen’!

* * *

Geçenlerde severek izlediğim ‘Yemekteyiz’ programında bir adam, yanındaki kadına ‘Ev bayanı mısınız?’ dedi…
Ev bayanı?
Allah’ım, çıldıracağım. ‘Bayan’ kelimesinin geldiği son nokta!
Kibar olmak isteyen ve bunu nasıl yapacağını bilemeyen insancıklarımızın yaşadığı çaresizlik ‘bayan’ kelimesinde vücut buluyor.
“Bayan” dedin mi tamam! Kibarsın!
‘Kadın’? Tüh, kaka, ayıp!
Yakında ‘sokak bayanı’ diye bir şey duyarsanız hiç şaşırmayın.

* * *

Eskiden ilkokullarda ‘Hayat Bilgisi’ dersinde genel toplum kuralları öğretilirdi.
“Yemek yerken ağzımızı şapırdatmamalıyız, ağzımız kapalı olmalı…”
“Öksürürken, hapşırırken, esnerken ağzımızı elimizle kapatmalıyız” gibi…
Artık okullarda bunları öğretmiyorlar galiba.
Belli ki çocuklarımızın ve gençlerimizin çoğu ailelerinden de bu tür bilgileri edinemiyorlar! Her yerde ağzını kapatmadan ‘Öhöö öhöö’ diye öksüren, hapşıran çocuklar, gençler…
Yüzünüze baka baka, çekinmeden, en doğal şeymiş gibi ağız bir karış açık esniyorlar.
Geçenlerde metroda yanımdaki çocuk bana baka baka yüzüme doğru öksürürken, annesi de öylece baktı. Bu çok doğal bir şey ya! Belli ki o da bilmiyor bunun doğal olmadığını…
Huylandım, nefesimi tuttum ama neye yarar!
Hastalıkların bu kadar yaygın olduğu bir dönemde bu tür hareketler her şeyden önce sağlık açısından son derece sakıncalı.
“Öksürürken, hapşırırken mutlaka ağzınızı kapatın” diye kamu spotu yapsalar ne iyi olur. Eğitim şart!

* * *

Çocuklara yönelik cinsel istismarın 12 yaşla sınırlandırılması tam anlamıyla rezalet!
Biz de “Bu konuyu ele alacağız” denilip komisyon falan kurulunca bir şey yapacaklar sandık!
Meğer yapacakları 12 yaş üzeri çocuklara yapılanları meşrulaştırmakmış.
Bir genç ergenliğe girer girmez yetişkin mi oluyor? Organların gelişip büyümesi 18, 20 yaşına kadar devam ediyor. Her şeyden önce bedenin büyümesi de yeterli değil, kişinin zihinsel ve psikolojik olarak gelişmesi 18 yaşını buluyor.
13 yaşındaki bir çocuk tecavüze ve istismara uğrayınca ne olacak? Sapık iyi hal indirimi mi alacak? Çünkü 13 yaşındaki zavallı ‘çocuk’ çocuk sayılmayacak!
Peki “Her şey rızasıyla oldu’”denince ne olacak? O zavallı çocuk korkutulup, tehdit edilerek, susturulup, zorla “Evet; her şey rızamla oldu” deyince ellerimizi kavuşturup gönül rahatlığıyla oturacak mıyız?

* * *

AVM ve rezidanslara doyduk! İstanbul’da nefes alacak yer, yeşil alan kalmadı. Hâlâ tüm ağaçları söküp kalan yerleri de betona çevirmek derdindeler. Şehir dışına çıkarılan askeri birliklerden geriye kalan arazileri de bir bir betonlaştırıyorlar. Oysa parklara, doğaya, ağaçlara ne kadar da ihtiyacımız var! Ülkeniz savaşta ve varlık mücadelesi veriyor olsa ne yapardınız? Ben kadın halimle canımı seve seve verirdim. Gider savaşırdım. Peki buradaki eli silah tutan genç Suriyeli erkekler ne yapıyor? Biz onlar için savaşırken neden vatanları için parmaklarını bile kıpırdatmıyorlar? Onlar da askere çağrılmalı. Bu, her şeyden önce onların vatani görevi…