Nedir bu yerli ve milli duruş?
AKP iktidarı pompalıyor bunu...
AKP’nin görüşlerine uygun hareket edersen millisin. AKP’ye biat etmez de muhalefet yapar ve halka gerçekleri söylemeye kalkarsan gayrı millisin!
Anlayış böylesine tek yanlı ve ilkel!
Peki, bu düşüncelere karşı çıkan yok mu? Var!
* * *
İktidarla mücadele eden iki muhalefet partisi var: CHP ve İYİ Parti... MHP ve HDP’yi saymıyorum. Çünkü MHP iktidarın uydusu oldu, partinin Genel Başkanı Devlet Bahçeli koltuk kapmak için AKP’nin çevresinde dolanıp duruyor!
HDP’yi ise Türkiye’yi bölmek isteyen zararlı bir parti olarak görüyor ve bu partinin milletvekillerini samimiyetsiz buluyorum. Bölgelerinin halkına faydalı olmak için ellerine geçen altın fırsatı gaflet içinde harcadılar!
* * *
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu gibi tüm gayretiyle muhalefet yapan İYİ Parti lideri Meral Akşener, Uşak ve Afyonkarahisar’da coşkulu kalabalıklar tarafından karşılandı ve AKP-MHP ittifakından söz ederek âdeta patladı:
“Mutabakatın başındaki abi, hepimizin yerli ve milli olmadığını kontrol ediyor. Daha önce de Türk milliyetçiliğini ayağının altına almıştı. Kendini Türk milliyetçisi olarak tanıtanlara da ‘Kafatasçısınız, kandan besleniyorsunuz’ demişti. Şimdi sen millisin, biz ise gayrı milliyiz, öyle mi? Hadi oradan!”
* * *
Meral Akşener “Aldatmayan, aldanmayan bir siyasi irade vaat ediyorum” diyor ve şunları söylüyor:
“Size söz veriyorum, çocuklarınız işsiz kalmayacak. Türkiye’yi sanayi ülkesi ve üreten ülke haline getireceğim. Söz veriyorum hırsızlık yapmayacağım, yaptırmayacağım. Bu muhteremin kanunsuz emirlerine uymayın. Bir gün Mavi Marmara’da olduğu gibi ‘Bana mı sordunuz?’ der, apışıp kalırsınız!”
“Çömez devlet” ha?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendi yönetimini övmek için “Karşınızda ne Osmanlı’nın hasta adamı, ne Cumhuriyet’in çömez devleti, ne 1970’lerin, 1990’ların güçsüz ülkesi var!” demesi toplumda kabul görmedi!
O ne derse desin gerçek şudur:
Tayyip Erdoğan ve tüm AKP, bugünkü konumlarını ve iktidarlarını Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ne borçludur.
Tarih bunu böyle yazacaktır.
Ecevit’in kurduğu DSP (Demokratik Sol Parti) Genel Başkan Yardımcısı olan Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, Türkiye Cumhuriyeti’nin “Çömez” lâfı ile küçültülmesine itiraz edenlerin başında geliyor ve diyor ki:
“Erdoğan, çok sık kullandığı bir yöntemi bir kez daha uygulayarak, kendi dönemini övmek için önceki Cumhuriyet hükümetlerini kötülemek yoluna gitmiştir.
‘Çömez devlet’ nitelemesi, 94 yıllık Cumhuriyet tarihinin hiçbir dönemi için doğru değildir.
Eğer ‘Çömez devlet’ nitelemesini mutlaka kullanmak gerekirse, bunu 23 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşması’nın 12’nci maddesindeki ‘Asya sahilinden üç mil mesafede bulunan adalar, iş bu antlaşmada tersine açıklık bulunmadıkça Türkiye’nin egemenliği altında kalacaklardır.’ hükmüne rağmen Ege sahillerimizde bu mesafedeki 18 adanın Yunanistan tarafından işgal edilmesi karşısında hareketsiz kalan AKP iktidarı hakkında kullanmak daha doğru olacaktır.”
TEBESSÜM
Perişan bir aşk gecesi!
Temel, İstanbul’da lüks bir butik otele gider...
Birkaç duble rakı içip kafası kıyak olunca otelin resepsiyonunu arayıp talimat verir:
“Benim odaya hemen güzel bir kadın bulup gönderin. Parası önemli değil!”
Telefondaki otelin sahibi çok şaşırır ve sinirlenir. Yanında duran karısına:
“Şu edepsize bak yahu” der “Bizim Karadenizli şu müşteri var ya... Kafayı bulmuş, benden utanmadan kadın istiyor. Terbiyesiz herif!”
Bunu duyan otelcinin karısı daha da çok sinirleniyor:
“Sen dur hele! Ben şimdi gidip o edepsize ağzının payını veririm!” diyerek hışımla Temel’in ağzının payını vermeye gidiyor.
Az sonra yukarıdan gürültüler gelmeye başlıyor. 15-20 dakika sonra Temel, üstü başı yırtılmış, yüzü tırmık içinde resepsiyona inip, kendisine şaşkın şaşkın bakan otelciye çatıyor:
“Ula, Pirus zaferi gibi oldu bu... Ne biçim karı göndermişsin yaa? Daha odaya girer girmez ‘İstemem’ diye bağırmaya başladı. İşi bitirinceye kadar perişan oldum valla!”
GÜNÜN SÖZÜ
Şüphe doğdu mu her şey biter! Güven “ruh gibi” bir kez gitti mi, geriye dönmez!
