Genel seçimlere ve Cumhurbaşkanı seçimine daha 21 ay var...
Buna rağmen Devlet Bahçeli, MHP’yi neden yarıştan çekti? Neden havlu atıp yenilgiyi kabul etti ve umudunu niçin iktidar partisi AKP’nin merhametine bağladı?
Bunun mantıklı tek cevabı şudur:
“Seçimde baraj altında kalıp Meclis’e giremeyeceğini gördü, şimdi can havliyle tutunacak dal arıyor!”
Bazı yazar arkadaşların yazdığı gibi Bahçeli’nin misyonunun (özel görevinin) “AKP’yi iktidarda tutmak olduğu ve onu bazı güçlerin yönlendirdiği” iddialarına inanmıyorum. Bence o, başka güçlere hizmet ettiği için değil, kötü yönettiği için partisini bu hale düşürdü.
En başta, kafasını Meral Akşener’e takıp onu partiden atınca bölünme süreci başladı.
Güçlü bir lider, kendine rakip olabilecek bir siyasetçiden korkmaz. Fakat o korktu!
Meral Akşener’in MHP’den ihracından sonra çözülme çorap söküğü gibi devam etti. MHP’nin ışığı söndü, İYİ Parti’nin yıldızı parlamaya başladı.

* * *

Önceki gün basınla yaptığı toplantıda Devlet Bahçeli, Meral Akşener’e çatarak:
“MHP ile kim uğraşıyorsa iki yakası bir araya gelmez. Cenabı Hak bazen yardım eder. İYİ Parti diye bir parti kurar, bir hanımefendiyi de koluna takar, güle güle der” dedi. Sonra da İYİ Parti’ye CHP ve HDP ile ittifak yapmasını önerdi.
Bu sözlere Akşener’den cevap anında geldi:
“Başkalarının iradeleri hakkında konuşmak siyasi olarak ayıptır. Kimse, kimin ne yapacağı konusunda akıl verme mevkiinde değil. Biz, Sayın Bahçeli, Sayın Erdoğan’ı şartsız şurtsuz niye destekliyor diyebilir miyiz? Diyemeyiz! Öyle karar vermiştir, saygı duymak lâzım. Bizim ne yapacağımıza da biz kendimiz karar veririz. Hiçbir parti ile ittifak söz konusu değildir”

* * *

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in bir kadın nezaketiyle söylediği sözlerin tercümesi “Bize akıl vereceğine, sen aklını kendine sakla! Yönettiğin koca partiyi ne hale getirdiğin malûm” demektir.

Geldiğimiz vahim durum!


“Bir sürü kanun hükmünde kararname (KHK) çıkardılar ama yıllardır Türkiye’ye ağır bedeller ödeten bölücü terör örgütü PKK’nın mal varlığına el konulması yönünde bir KHK çıkarmadılar. Bu dikkat çekicidir.”
Yukarıdaki sözleri İçişleri eski Bakanı ve Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan söylüyor. Tantan’a göre:
“Kamu düzenini yeniden tesis etmek, silahlı ve silahsız terör örgütü tehdidini ortadan kaldırmak amacına hizmet etmesi gereken KHK’lar, hayatın her alanına müdahale etmenin aracı olarak kullanılıyor!
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yapılan operasyonlarla Türk Ordusu zaafa uğratılırken, aynı zamanda Silahlı Kuvvetler’in içine de nifak sokuldu ve bölgedeki caydırıcılık etkisine darbe vuruldu.
Tutarsız hamlelerle çukura düşürülen Türkiye, bu sarmaldan çıkabilir. Bunun yolu Türkiye’nin kuruluş felsefesindeki esaslara geri dönmektir. Kurumsal devlet, hukuk ve adalet zemininde yeniden inşa edilmeli ve halka geri dönülmelidir. Zaafa uğratılan hukuk devleti yeniden kurulmalı, vatandaşın adalete olan güveni tesis edilmeli.”
Tantan, Ege Denizi’nde Yunanistan’ın adalarımızı işgal etmesi karşısında düşülen çaresizliğin, vahim durumumuzu ortaya koyduğunu ve bunun çok üzücü olduğunu da söylüyor.

TEBESSÜM

Eşeğin aklı...


Adamın biri eşeğiyle köyüne dönerken karnı acıkır ama yanında yiyecek hiçbir şey yok... Yolda gördüğü elma bahçesindeki elmalardan birkaç tane yiyerek açlığını bastırmak ister.
Eşeğiyle bahçeye girer ve kolayca eriştiği elmalarla bir güzel karnını doyurur. Tabii bu arada eşeğine de birkaç elma vermeyi ihmal etmez! Fakat tam ayrılacağı sırada bahçenin sahibi eşeği ve üzerindeki adamı görüp yakalar...
İri yarı bir adam olan bahçe sahibi önce eşeği bir güzel döver, ardından da adamı iyice pataklar!
Yediği dayaktan sonra adam merakla sorar:
“Tamam, dövdün, haklısın, anladık da sana bir şey sormak istiyorum. Neden önce beni değil de eşeği dövdün?”
Öfkeli bahçe sahibi cevap verir:
“Seni önce dövseydim, ben seni döverken eşek kaçardı da ondan!”
Yoruma açık bir fıkra ama tabii ki biz toplum olarak bu kadar salak değiliz!

GÜNÜN SÖZÜ


Yolun ortasında kazık gibi duran insana ne olduğunu herkes bilir: Çiğnenir!

13rahmibey_aynen