Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından başlatılan “Zeytin Dalı Harekatı” kritik bir noktaya geldi. Suriye’de yaşananlara birden çok ülke karıştığı için olayın nereye doğru gideceği konusunda da belirsizlik var. Yapılan resmi açıklamalardan edindiğimiz, askerimizin başarılı bir harekat yürüttüğü, bölücü terör örgütüne büyük darbeler indirdiğidir. Askerimiz Afrin’e doğru ilerlerken, YPG, Suriye rejim güçlerinden yardım istedi. Onların da sivillerle birlikte Afrin’e sızmaya çalıştığı belirtiliyor.

Harekatta şehitlerimiz, gazilerimiz de oluyor. Yalnız sınır ötesinde değil, topraklarımızda da bu yılın ilk 49 gününde 49 şehidimiz oldu. Bunun 33’ü Suriye’de şehit düştü. 150’ye yakın askerimiz de yaralandı. Evet, şehitlerimiz için Türkiye’nin içi yandı ama iki şehidimizin aziz naaşlarının hâlâ bulunamaması karşısında söyleyecek söz bulamıyorsunuz. Üsteğmen Oğuz Kaan Usta ile Uzman Çavuş Mehmet Muratdağı’nın aileleri, 23 Ocak’tan bu yana onların cenazelerini bekliyor. Dün baba Canpolat Usta’yla konuştum, “Hiçbir haber yok” diyordu.

15 Temmuz darbe girişimi sırasında da şehitlerimiz, gazilerimiz oldu. Şehidi, gaziyi ayrıştırmak olmaz. Birisi demokrasi adına şehit düşerken, diğeri dağların zirvesinde, Suriye’de vatan görevi sırasında şehit düştü, yaralandı. Ama onları ayırıyorlar. Hem öyle ki ayrım daha kimlik kartında başlıyor.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından düzenlenen kimlik kartlarındaki bu ayrıcalığın giderilmesi gazilerin genel isteğidir. Ama dinleyen yok. Bu durum onları daha da üzüyor. Terörle mücadelede şehit düşen, gazi olanlar için tek tip bir kimlik kartı var. O kartın en üstünde “Şehit yakını, Gazi, Gazi Yakını, Vazife Malulü Yakını” yani “üçü bir arada” yazıyor. Örneğin o kartı taşıyan gazi ise alt bölümde “Kendisi”, gazi yakınıysa “Gazi yakını” yazıyor. Ama demokrasi gazisinin kartının en üstünde “Gazi” yazısını okuyorsunuz.

Ne oldukları kartlarından pek anlaşılmayan gaziler, bu durumun düzeltilmesini istiyor istemesine ama kendilerine “kanun değişmesi gerekiyor” cevabı veriliyor. Gazi Tarkan Yılgün’ün dilekçesine, bakanlık yetkilileri tarafından verilen cevabı okuyalım:

“Gazi tanımı, kartınızın değiştirilmesi, şehit ve gazi derneklerinin bakanlığımız tarafından denetlenmesi hususlarındaki talebiniz, mevzuatta değişiklik yapılmasını gerektirmekte olup, ilgili tüm kurumların, söz konusu kanun değişikliklerinde mutabık kalmaları ve değişiklik yapılması durumunda talebinizin karşılanması mümkün olabilecektir.”

BİRİ GAZİ, YA DİĞERİ?

15 Temmuz gazilerine verilen kartta “Gazi”liğin Kanun Hükmünde Kararname’ye dayanarak verildiği belirtiliyor. Diğer gazilerimizde ise terörle mücadeleden dolayı gazi olduklarına  ilişkin madde var. Gazilerin kimlik kartındaki bu ayrımın sonlandırılması için davalar da açılıyor ama değişen bir şey yok. İşte gaziler arasında ayrımı belgeleyen kimlik kartları:

02-posa-15cm

basliksiz-2

SURİYE’DE TOPLAM ŞEHİDİMİZ

Suriye El Bab harekatında 72 askerimiz şehit düşmüştü. Afrin harekatında 33 askerimiz şehit edildi. Bölgede neler olacağı konusunda önemli belirsizlikler var. Cumhurbaşkanı, Başbakan harekatla ilgili kararlılığımızı her fırsatta dile getiriyor, Türkiye’nin, Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olduğunu vurguluyor.

İkisi dışında şehitlerimiz dualarla toprağa verildi. Üsteğmen Oğuz Kaan Usta ve Uzman Çavuş Mehmet Muratdağı’nın da cenazelerinin bir an önce bulunup Türkiye’ye getirilmesini diliyoruz. Ülkemize getirilen ve törenle toprağa verilen şehnitlerimizi de analım:

Musa Özalkan, Fatih Mehmet Han, Ali Gümüş, Cihangir Çubukçu, Ufuk Akdağ, Fırat Karaca, İbrahim Gül, Nurullah Seçen, Ahmet Bayram, Fevzi Gürsu, Ali Yılmaz, Selim Vurdal, Bekir Evren, Ahmet Aktepe, Şahin Kaya, Bilal Akpınar, Emre Doğan, Sergen Pamukçu, İlker Ağçay, İlker Karaman, Erdem Mut, Hasan Kuş, Oğuzcan Ekiz, Enes Sarıaslan, Halil Koca, Koray Karaca, Burak Akalın, Serdar Ege, Hüseyin Şahin, Hamza Karacaoğlu, Ali Akdoğan.

Hepsine rahmet diliyoruz, şükranla anıyoruz. Bir dileğimiz de yeni şehitler, gaziler gelmemesi.