Haklarında geçmişe dönük soruşturma açılmayacağı garantisi verilerek Ankara, İstanbul, Bursa, Balıkesir büyükşehir belediye başkanları istifa ettirildi. Veda konuşmalarında da ne kadar başarılı olduklarını anlattılar. Sanırsınız, başarılı olmanın karşılığı sarayın emriyle istifa etmek. CHP’li belediye başkanları haklarındaki iddialar nedeniyle “soruşturmanın selameti” gerekçe gösterilip açığa alınıyor, görevden alınan HDP’li başkanların yerine ise kayyum atanıyor. Partisine göre muamele dönemi...

Ankara’nın yeni belediye başkanı Mustafa Tuna, seçimlere kadar bir şey yapamayacağını biliyor. Kolayına kaçıyor. Örneğin metroyu 24 saat çalıştıracağını söylüyor. Dünyanın hangi ülkesinde metro 24 saat çalıştırılıyor? Her gün mutlaka yapılması gereken rayından, vagonuna kadar bakımlar var. Suyu ucuzlattığını söylüyor, köylerde bulunan birkaç mandıranın suyu ucuzlatıldı. Diğer yurttaşlara yansıyan bir şey yok.

TUNA’NIN TAKTİĞİ

Gökçek döneminde, otopark ve hafriyat gelirleri Gökçek’in belirlediği şirketlere giderken, Tuna, bunların şimdilik belediyeye dönüşleri sağlıyor. Bakalım, öyle mi kalacak yoksa o da yandaş şirketlere mi kaydıracak... Öyle bir sistem kurulmuş ki, ihaleyi belediye şirketi ANFA alıyor, onlar da başkalarına devrediyor. ANFA’nın gelirlerinin ne olduğunu CHP’li belediye meclis üyeleri hiçbir zaman öğrenemedi. Çünkü, “ticari sır” denilip bilgi verilmedi.

Ankara’da hafriyat geliri yıllık ortalama 300 milyon lira. Ama buradan belediyeye gelen gelir yılda 400 bin lira civarında. Gökçek’in Osmanlıspor’una buradan kaynak aktarılıyor ama miktarını bilen yok. Çünkü, bu sorulara hiç cevap verilmiyor. Otobüslerin çalışma saatinin 01.30’a kadar uzatılmasını CHP’li üyeler yıllardır dile getiriyordu. “Zarar ediyor” gerekçesiyle seferler 23.30’da tamamlanıyordu. Başkan Mustafa Tuna’nın, zararı falan düşündüğü yok. O yüzden seferlerin 24 saat olmasını emretti. Bir yılda bir şey yapamayacağını biliyor ama Gökçek döneminin uygulamalarını kaldırarak puan kazanmaya çalışıyor.

CHP’YE ÇOK İŞ DÜŞÜYOR

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP ve MHP’nin elinde olan İstanbul, Ankara, Adana, Bursa, Balıkesir, Mersin, Denizli büyükşehir belediyelerini de alacaklarını belirtiyor. “Alacağız” deniliyor ama nasıl alınacağı belli değil.

Zaman geçirmeden çalışma grupları oluşturulmalı. Örneğin iflas etmiş ulaşım politikasına nasıl yön verilecek? Kültür, sanat, spor alanında neler yapılacak? İmar, kentleşme gibi politikaları üretecek kadrolar var mı? Şu anda her mahallede anket yaptırın birinci şikayet  sokak hayvanları oluyor. Bu konuda hangi projeler üretilecek. CHP’nin adaylarında halka dokunan, sorunları çözebilecek politika dokümanı bulunmalı. Mimarlar, şehir plancıları, kamu kuruluşları, üniversitelerin desteğini alıp ortak çalışmanın nasıl yapılacağı üzerinde durulmalı. Dahası aday seçiminde kayırmacılıktan çok seçimi kazanacak isimlerin belirlenmesi de önemli.

Eğer iyi bir hazırlık dönemiyle seçmenin karşısına çıkılmazsa, “kazanır” demekle kazanılamayacağı da görülecektir.

Soner Yalçın’ın kitabı: Saklı Seçilmişler


Araştıran, soruşturan değerli meslektaşımız Soner Yalçın’ın yeni kitabı “Saklı Seçilmiş­ler - Siz Onları Değil Onlar Sizi Seçti”. İçinde yine siyaset, ekonomi var ama bu kitap, Soner Yalçın’ın diğer kitaplarından biraz farklı. Yalçın, hepimizi yakından ilgilendiren gıda sağlığı, beslenme sorunumuza parmak basmış.

Hepimiz telaş içindeyiz; “ne yiyelim neyi ye­meyelim.” Hele konu çocuklar-torunlar olunca akan sular duruyor. “Saklı Seçilmişler” kitabı sadece bizi beslenme konusunda aydınlatmakla kalmıyor. Meselenin ekonomi-politiğini ele alı­yor. Bu zehir düzeni kimlerin nasıl kurduğunu ayrıntılarıyla ortaya çıkarıyor.

Sadece Türkiye’deki partileri ve liderlerinin neler yaptığını gözler önüne sermiyor. Bu işin başında olan Rockefeller gibi küresel devlerin faaliyetlerini-ilişkilerini yazıyor. Soner Yalçın diyor ki: “Bile bile bizlere tehlikeli kimyasal gıdaları niye yediriyorlar? Mesele sadece para kazanmak değil. Bunun altında bir sır var. Yoksul insanları yok eden yeni bir soykırımla karşı karşıyayız.”

Soner kitabının önemli bir bölümünü küresel baronların kitlesel kıyımı nasıl yaptıklarına ayırmış. Dehşet içinde kalarak okuyorsunuz. Okuduğunuzda çok bilgi edineceksiniz. “Saklı Seçilmişler” büyük emek harcanan bir kitap olmuş.

SÖZCÜ ailesinden bir kitap daha geldi: Yazdığı haberden dolayı cezaevine konulan Gökmen Ulu, yıkılmadı, bükülmedi, elinde kalemiyle hep dik durdu. Kitabına da “Yıkıl­ma Sakın” adını verdi. İki kitap da Kırmızı Kedi Yayınları’ndan çıktı. Soner ve Gökmen’in ellerine sağlık.