Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) “Zeytin Dalı Harekatı” devam ederken, bazı açıklamalar askerlerde rahatsızlık yaratıyor. Bölgenin coğrafi yapısı, örgütün geliştirdiği yeni taktikler, “birkaç gün içinde temizlenir” denilen yerlerin temizlenememesinin nedenleri bilinmeden yorumlar yapılıyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri, Irak’ın kuzeyine 25 büyük harekat gerçekleştirmişti. Örgüt, en büyük kaybı, Türk Silahlı Kuvvetleri’yle “cephe savaşı”na giriştiğinde yaşamıştı. Suriye’de de teröristler askerimizle karşılaşmamaya, cephe savaşına girmemeye özen gösteriyor.

BAKANLAR YARIŞ İÇİNDE

Kuzey Irak harekatını yönetmiş emekli Korgeneral Altay Tokat’tan, askeri rahatsız eden açıklamaları dinledim. İşte rahatsızlıklar ve nedenleri:

“Televizyonlarda, harekatla ilgili aşırı, anlamsız programlar yapılıyor, gizlilik ilkelerine uyulmuyor. Programlara katılanların çoğu bilinçsiz açıklama ve yorumlarda bulunuyor. Sanki milli futbol maçı yapılıyormuş gibi bir algı ile olaya yaklaşılıyor. Bakanlar birbirleriyle yarışıyormuşçasına açıklamalar yapıyor.

1974 Kıbrıs Barış Harekatı’na da katıldım. Hem Kıbrıs Rum, hem Yunanistan radyo ve televizyonlarını istihbarat amaçlı izlerdik, dinlerdik. Psikolojik Harekat Planları’nın doğrultusunda yayınların ve resmi bildirilerin dışında bizdekine benzer bir yayın curcunası görmedim. O zaman, bizde de durum aynı şekildeydi.”

Yurtiçinde ve sınır ötesi harekatlarda bölücü terör örgütüyle mücadelede bir operasyon planlanırken, icra edilirken “Baskın prensibi” kapsamında, operasyonla doğrudan ilgisi olmayan subaylara bile detaylı bilgi verilmez, asker sivil araçlarla, birliğe karanlıkta getirilir, şoförleri kışla dışına çıkarılmazdı. Bir operasyonun başarısında gizlilik ve baskın çok önemli. Buna uyulmayınca sıkıntıyı da asker çekiyor.

YPG’NİN HAİN PLANLARI

Yöreyi iyi bilen emekli Albay Enver Aslan, Afrin’in arazi yapısının yoğun bitki örtüsü ve kayalık olduğunu, teröristlerin geçmişteki savunma hatalarını tekrarlamamak için Türk askeriyle karşı karşıya gelmemeye özen gösterdiğini belirtiyor. Teröristler, Türk askerinin günün birinde geleceğini bildikleri için de 1,5 yıldır bu günler için hazırlık yaptı.

Hiç çekinmeden halkı kalkan olarak kullanabiliyorlar. Kendileri de önceden yapılan sığınaklardan, mevzilerinden keskin nişancı atışı ile birliklere zayiat verdirmeye çalışıyorlar. Bu tür faaliyetleri önlemenin yolu da askerimizin devamlı arazi araması yapmasıdır. Tabii ki bu işler öyle kolay olmuyor. Cumhurbaşkanı, iki şehidimizin alınamadığını söylemişti. Alınamamasının nedeni de teröristlerin sığınaklarının, mevzilerinin arazi yapısı içinde kolay kolay görülememesi, hedeflere yaklaşılmakta yaşanan zorluktan kaynaklanıyor.

Teröristlerin Türkiye’deki uzantıları da boş durmayacaktır. Hatay’daki sınır karakollarımız, köylerimiz baskınlara karşı daha duyarlı hale getirilmeli, hatta çevre köylerde halk silahlandırılıp kendilerini korumaları da sağlanmalı.

Müfettişler bu ayrımın giderilmesini istiyor


Milli Eğitim Bakanlığı, başvuran bin 958 Maarif müfettişinin tamamını mülakatta başarılı saydı, 500 kadro alınabildiği için bunlardan 500’ünü Bakanlık Maarif Müfettişliği’ne atadı. Aynı görevi yapan müfettişler arasında aylık maaş farkı 2 bin 300 lira oldu. Bu durum rahatsızlık yarattı. Teftiş Kurulu Başkanı Atıf Ala’ya sorduk, bu durum şöyle açıkladı:

“Hazırladığımız Maarif Müfettişi Mülakat ve Atama Kılavuzu hükümleri doğrultusunda mülakat yapıldı, en yüksek puan alan 500’ü bakanlık kadrosuna atandı. Bu düzenlemeyle hiçbir maarif müfettişi mağdur edilmedi, emekliliğe zorlanmadı.

Mülakat ve atama kılavuzunun yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle TEMSEN tarafından  açılan dava Danıştay 2. Dairesi kılavuzun aylıktan kesme ve üstü ceza alanların bakanlık maarif müfettişliği başvurularının alınmaması ve bakanlık maarif baş müfettişi kadrolarına yapılacak atamaların yönetmelik yerine kılavuzla düzenlenmiş olması gerekçeleri ile kılavuzun bu maddelerinin yürütmesini durdurdu. Bu durumdan etkilenen müfettişler de mülakata alındı, Danıştay kararı yerine getirildi.

Anılan karara karşı hem davacıların hem de bakanlığımızın itirazları sonucunda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 9 Kasım 2017 tarihli kararında kılavuzun yürütmesini durdurdu, davanın esasına veya atamaların iptaline yönelik herhangi bir karar verilmedi.”

Bakanlık yetkililerine göre, kadro olmadığı için yapılacak bir şey yok. Müfettişler ise mülakatın tamamen iptali gerektiği görüşünde. Sonunu bekleyelim ve görelim.