Halkımız yıllardır ağlaşır durur ama çektiği dertlerden kurtulmanın yollarını aramaz!
Eskiden insanlarımızın yakınmalarını duydukça kahrolurdum... Bu nedenle tüm iktidarları çok eleştirdim.
Ağızlarından bal akanların, kalpleri zehir saçabiliyor!
Aradan yarım yüzyıl geçti. Aynı ağlamalar, aynı sızlanmalar devam ediyor.
Hele şu son 15 yıl, her şeyin üzerine tuz-biber ekti, açılan yaralar daha da çok kanamaya başladı.
Vaatler, vaatler, vaatler... Siyasetçiler atınca mangalda kül bırakmıyor ama... Geldiğimiz nokta kocaman bir hiç!
Fakat sevgili ağlaşanlar!
Çaresiz değilsiniz...
Çare sizsiniz!
Başkası değil, kendinizi ancak siz kurtarabilirsiniz.
Kurtulmak istemiyorsanız, sizi kimse kurtaramaz!
Sadece vaatlerle kandırıp oylarınızı kaparlar. Sonrası koca bir boşluk!
Çare sizin oylarınızdır. O oylar, bir torba fasulye, bir avuç kömür değil, altın değerindedir. Yeter ki kullanmasını bilin! Şimdiye kadar çok uzun yıllardır hep yanlış kullandınız. Şimdi ağlayıp sızlanmaya hakkınız yok!
Tekrar ediyorum:
Çaresiz değil, çare sizsiniz!