Kerameti kendilerinden menkul bazı din uzmanlarının (!) “Yedi veya dokuz yaşında kız çocuğuna nikâh kıyılabilir” gibi akıl ve bilimdışı açıklamalarına Diyanet’in bir fetva ile destek vermesi, toplumda geniş tepkiye neden oldu. Bu çıkışların nedeni; çocukların buluğa (ergenlik çağı) ermesine ilişkin geleneğe dayalı ama bilimden uzak genel kabuldür!..
Hangi hocaya, hangi ilahiyatçıya sorsanız; “Din ve nikâh gibi sorumluluklar, buluğa erince başlar” cevabını alırsınız. Bu doğrudur. Ancak “Buluğ ne zaman olur” sorusuna ise “Kız çocuklar adet görünce, erkek çocuklarda ise boşalma olunca” derler. İşte yanılgı buradadır! Bugün bilim, insanın binlerce yıllık geçmişini izah edebiliyor. Anne karnından başlayarak doğum, çocukluk ve ergenlik çağlarının vücutta ve beyinde ne gibi değişimleri tetiklediği, sürecin ne zaman tamamlandığı, mikro düzeyde, neredeyse saat saat biliniyor. Ergenlik konusunda zihinlere takılan tüm sorulara WHO’nun (Dünya Sağlık Örgütü) internet sitesi bilimsel cevaplar veriyor.

* * *

Bu gerçeklere göre; kız çocuğu adet görünce hemen buluğa ermiyor. Adet, ergenlik çağının başında oluyor. Yani adetten sonra vücut, yıllarca ergenlik gelişmesini sürdürüyor. Beyin ise yirmili yaşlarda buluğa eriyor. İnsanın dışındaki memeliler hazır olunca üremek için çiftleşir ama evlenmezler. Evlilik ve inanç gibi uygulamalar, yalnızca insan aklının kavradığı sosyal kabullerdir. Sadece biyolojik olarak üremeye hazır olan kız çocukları için “Bu sorumlulukları, adet görünce başlar” diyerek memeliler düzeyine indirgeyip değerlendirmek için, bilim cahili olmak gerekir! Dahası bu tür düşünceler, yaratıcının biyolojik planını, yasasını hiçe saymakla eş anlamlıdır...

* * *

Bu bağlamda hiç kimse yaradılış yasalarına rağmen bilim dışı zamanlardan gelen ve Ortadoğu’da üreyen bazı sapkın kabulleri, dini hüküm olarak günümüze taşıyamaz. Çünkü Kur’an bu konuyu atlamamıştır ve evliliğin kaç yaşlarında olacağını net olarak belirtmiştir...

* * *

Kur’an’da evlilikle ilgili birçok ayet vardır. Tamamına yakını da evlenme ve boşanma ile ilgili düzenlemelerdir. Buluğa ermekle ilgili birkaç ayet mevcuttur.
Örneğin; ENAM-152- İSRA-34-
Bu iki ayetin ana konusu, yetimlerin (kız veya erkek olabilir) mallarının onlar buluğa erene (ergin olana) kadar korunması ve sonra da iade edilmesine ilişkin uyarılardır. Bu konudaki üçüncü ayet olan NİSA-6-da ise “Yetimleri deneyin. Evlenme çağına (buluğa) erdiklerinde, eğer reşit olduklarını görürseniz, mallarını kendilerine verin...”

* * *

Ayetteki en önemli ayrıntı; “buluğ”un önüne “nikah” ve “reşit” sözcüklerini koymasının yanı sıra “Deneyin, öyle karar verin” ifadesinin yer almasıdır. Ayrıntı neden çok önemli? Çünkü malum zihniyetin yorumuna göre; kız çocuğu adet görmüş, vücudu gelişmişse buluğa ermiştir! Ancak bu yorum ayetle çelişir. Zira ergendeki fiziki değişimi, özellikle kız çocuğunun vücudundaki gelişimi etrafındaki herkes görür ve fark eder. O halde ayet, ortada olan, herkes tarafından görülen bir şeyi neden “deneyin” diyor? Çünkü Kur’an’a göre; vücudun gelişmiş olması, ergen olmak anlamını taşımıyor. Kur’an’a göre buluğa ermek, sorumluluk alabilecek olgunluğa erişmektir. Yaratıcının kendi yaptığı plana göre de, insan ancak yirmili yaşlarda ergenlik çağını tamamlıyor. Kaldı ki ayet daha da öteye gidiyor. Bir genç, akıl ve vücut açısından ergin yaşa gelse bile bunu yeterli görmüyor. “Deneyin, ondan sonra evlilik ve mali konularda sorumluluk verin” diyor.
Bu sonuca göre, kız veya erkek hiçbir genç, hiçbir gerekçe ile 18 yaşından önce evlendirilemez! Hele hele 13-14 yaşındaki kız çocuklarını evlendirmek zulümdür. Allah’ın yaratılış planına ve koyduğu yasaya aykırıdır ve de inkârdır!..

* * *

Son olarak NİSA-6 ayetinin bir özelliğini daha anlatalım:
Bu ayet, buluğ, nikâh ve rüşt sözcüklerinin bir arada geçtiği tek ayettir. Yani nikâh için “sorumluluk alma yaşı şartını” getiren ayettir. Daha da ilginci, surenin adı da NİSA yani KADIN’dır!..”

* * *

Okuduğunuz satırlar, bu köşede yayımladığımda büyük ilgi gören “Atatürk Düşmanı Bir Babanın Oğluyum” başlıklı yazının sahibi, başarılı Deniz Ressamı Mustafa Günen’e ait...
Atatürk düşmanı bir çevrede büyümüş olmasına karşın Kur’an-ı Kerim’i çok iyi okuyup anlayan ve mütedeyyin yurttaşlarımızın inançlarını yalanlarla, çarpıtmalarla sömürüleri yine Kur’an’la deşifre eden gerçek Müslüman ve Atatürkçü sayın Günen’e bu çok değerli yorumu nedeniyle teşekkür ediyorum.