Türkiye’nin içinde bulunduğu bölge fokur fokur kaynıyor!..
Geçen yılın son günlerinde İran’ın Meşhed kentinde “ekonomik sıkıntılar” gerekçesiyle başlayıp, kısa sürede ülkeni geneline yayılıp “rejim karşıtı gösterilere” dönüşen olaylar, başta ABD olmak üzere Batı dünyasında “Renkli devrim operasyonu” başladı yorumlarına neden olmuştu...
Buna karşın, gösteriler bir hafta içinde bastırıldı, birçok kişi gözaltına alındı ve iddialar şimdilik gerçekleşmemiş oldu. Ancak ünlü Amerikan Brooking Enstitüsü’nün yıllar önce hazırladığı “İran için hangi yol- Which path to Persia” başlıklı raporunda belirttiği üzere “İran’ı istikrarsızlaştırarak zayıflatma ve böylece askeri harekata uygun hale getirme” planı ABD ve İsrail tarafından yürürlüğe konuldu!.. Bu ne demek peki?..
-İran rejimi, bugün ayaklanma girişimini bastırsa dahi olayların devamı gelecek demek!..
Yukarıdaki başlık, OdaTV sitesinde bugünleri ve yakın geleceği dikkat çekici biçimde ele alan Osman Başıbüyük’ün yazısından alındı. İlgiyle ve ürpererek okuduğum analizde Başıbüyük, ABD’nin büyük bir savaş için neredeyse gün saydığını, yoksa 21. Yüzyılı tamamen kaybedeceğini düşündüğünü gerçekçi verilere dayanarak anlatıyor. En yaşamsal gerekçe tahmin edeceğiniz üzere ekonomi tabii ki!.. Evet, ABD savaşa çok yakın ancak bir hatta iki büyük sorun var:
-Çin ve Rusya!..

Kağıt zengini ülke: ABD!..


Başıbüyük’ün anlatımıyla devam edelim:
Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun en etkili stratejisti Tuğgeneral  Qioa Liang, 2015 yılında Komünist Parti Merkez Komitesi’ne sunduğu araştırmasında ABD’nin geliştirdiği “Paradan para kazanma sistemini” anlattı. Neydi peki bu sistem?
-ABD karşılıksız para basıyordu! Bu durumun ülkede enflasyon etkisi yaratmaması için doları küresel dolaşıma açmıştı. Ancak doların değerini korumak için para basmanın bir sınırı olması gerekiyordu. Bunun yolu da bulundu; ABD borçlanarak doları ülkeye geri getirmenin yolunu açtı!..
Kısacası ABD bir yandan para bastığı, diğer yandan borçlandığı bir oyun oynamaya başlamıştı... Para basarak kağıttan değer yaratıyor, aynı zamanda borçlanarak yine parasal bir değer yaratıyordu... Hani amiyane tabirle “çift katlı, kaymaklı ekmek kadayıfı” durumuydu söz konusu olan!.. Bu tür finansal ekonomi, endüstri ve üretime dayalı gerçek ekonomiden çok daha kolay ve kârlıydı ve ABD taa 1971’den beri aşamalı olarak gerçek ekonomiden sanal ekonomiye geçmişti...
-Aslında bu ekonominin altı boştu!..
Günümüzde ABD’nin 18 trilyon dolar görünen gayrisafi milli hasılasının ancak 5 trilyon doları gerçek ekonomiye aitti!.. Diğer bir deyişle ABD’nin zenginliği emme basma tulumba şeklinde çalışan bir mekanizmayla doların dünya piyasasına pompalanması ve tekrar emilmesi yoluyla işleyen sanal bir ekonomiye dayanmaktaydı!.. Bu sistemin en yaşamsal ayağı ise doların “Dünya Rezerv para birimi” olmasıydı!..
-Ne şahane bir soygun ve boyunduruk mekanizması değil mi?!.

Saadet zinciri bir yere kadar!..


Ancak ABD’nin bu saadet zincirine dur diyecek ülkeler de vardı!..
Bunların başında da Çin geliyordu! Yıllardır hazinesinde altın biriktiren Çin 2017 sonlarında dolar yerine Yuan üzerinden petrol satışı için düğmeye bastı. Böylece ABD’nin en korktuğu süreç başlamış oldu:
-Petrol ticaretinde doların zayıflaması!..
Rusya, İran, Venezuella gibi Amerikan yaptırımlarından kaçmak isteyen birçok ülkeye de gün doğmuş oluyordu böylece!..
ABD ekonomisinin kısa sürede çökmeye başlayacağını değerlendiren Osman Başıbüyük, Amerika’nın savaştan başka bir seçeneği kalmayacağını şöyle anlatıyor:
-Petrodolar sisteminin çökmeye yüz tutması sonucu doların arkasında yalnızca tek güç kalmıştır: ABD Silahlı Kuvvetleri!..
Başıbüyük, yaklaşmakta olan dünya savaşının, ilk çatışmasının İran’da gerçekleşeceğini ve hızla tırmanabileceğini öngörerek  şu yorumu yapıyor:
- Şimdiye kadar ABD ile erken çatışmayı son çare olarak gören Çin’in artık bu çatışmayı kabul edeceği anlaşılıyor. Devlet Başkanı Şi Jinping 3 Ocak’ta Çin ordusuna “Ölümden korkmayın, savaşa hazır olun!” dedi.
Savaş öncesi tarafları da belirten Büyükbaş, bir tarafta ABD, İngiltere, İsrail, Suudi Arabistan ve körfez ülkeleri , diğer tarafta ise Rusya, Çin ve İran’ı sıralıyor... Almanya ve Fransa’nın rengini tam belli etmediğini de belirtiyor... Peki ya Türkiye?.. Başıbüyük’e göre Türkiye tıpkı 1. Dünya savaşında olduğu gibi bir tarafa doğru itiliyor:
-Osmanlı, savaş öncesinde İngiltere ve Fransa ile ittifak yapmak istemiş, ancak bu iki ülke Osmanlı’yı parçalamak istediklerinden ittifaka yanaşmamıştı. Osmanlı, Almanya ile ittifaka mecbur kalmıştı. Bugün de ABD PYD, FETÖ üzerinden Türkiye’yi istikrarsızlaştırmaya çalışıyor. Bu sayılanlar Türkiye’nin dışlandığını gösteriyor!..
Diğer yandan ABD, Türkiye’nin Rusya-Çin-İran bloğuna dahil olmasını da istemiyor, bu ülkelerle arasının bozulması için elinden geleni esirgemiyor!.. Rusya ise Türkiye ve İran’la kurulacak askeri, siyasi ve stratejik bir ittifak öneriyor:
-Avrasya Üçgeni!..
Bu analizini şöyle sonlandırıyor Büyükbaş:
-Savaşın önlenmesi, dünyanın bir nükleer felakette yok olmaması için en büyük görev Amerikalı generallere düşüyor; ya küresel patronların tuzağına düşecekler ya da direnerek insanlığı paranın kölesi olmaktan kurtaracaklar...
İşte geleceğimiz bu denli pamuk ipliğine bağlı!..